Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
1990’larda, özel televizyonlar yaygınlaşmaya başlayınca, televizyona çıkanların sayısında da patlama oldu… O günlerde denildi ki; “Bu televizyon çağında, herkes 15 dakikalığına meşhur olacak”…
Bu kehanet gerçekleşmedi… Evet, binlerce insan TV’lerde boy gösterdi… Birkaç dakika veya saatliğine şöhret oldu… Fakat sıra herkese, milyonlara gelmedi…
Derken, internet dönemine girdik…
Bu internet denilen nesne dehşet bir şey!
Bütün anlayışları, algıları, alışkanlıkları kökünden değiştirdi.
İnternetin herkesi “15 dakikalığına meşhur etmek” gibi bir iddiası yok… Lâkin bütün ünlülerin ipliğini pazara çıkarmak gibi bir marifeti var.
Düşünün, hatırlayın… İnternet hiç kimseye ayrıcalık tanımıyor… Siyasî, askerî, mülkî yetkililer, iş adamları ve kadınları, sanatçılar, medyacılar, sporcular… Vs. hepsi kapsama alanı içinde... İnternet kimseye ayrıcalık ve dokunulmazlık bahşetmiyor…
Her ne kadar, şimdilerde iktidar sahiplerinin ses veya görüntüleri pek yayınlanmıyorsa da bir dönem sonra onların da ses ve görüntüleri internete düşecektir. Yaşayan görecek!
Peki, istenmeyen ses ve görüntülerin ortaya çıkması kıyamet alameti olabilir mi?
Kıyametle ne alakası var mı, diyorsunuz?
Şu alakası var: Malûm, kıyamet günü herkesin yaptığı ettiği önüne gelecek! İşte şimdi ünlülerin yaptığı ettiği, öte dünyaya kalmadan bu dünyada önlerine geliyor…Onun için kıyamet alameti mi, diye soruyorum!
Hatta ünlülerden başlamak üzere, kıyamet günü önümüze konacak ses ve görüntüleri bu dünyada yaşıyor gibiyiz. Dolayısıyla, “kıyameti mi yaşıyoruz” suali bile sorulabilir!
Ses kayıt cihazları ve kameralar her yerde… Her anımız çekiliyor, her konuştuğumuz kaydediliyor.
x x x
Bu yazdıklarımızı bize ilham eden; bir AKP milletvekilinin, Başbakan hakkında söylediklerinin internette yayınlanması oldu…
Ses, yeni AKP milletvekili, eski yazar, Erdoğan hayranı Mehmet Metiner’e ait. Tabii biz kendisini Başbakan’ın hayranı olarak biliyorduk. Meğer pek öyle değilmiş. Metiner, Tayyip Erdoğan hakkında şunları söylüyor:
“ERDOĞAN’IN ÇÖZECEK ENTELEKTÜEL DÜZEYİ YOK
Bir Mehmet Ağar’ın bir başka gerçekten sicili bozuk insanlarla birlikte yol arkadaşlığı yapıyor olması bile Tayyip Erdoğan’ın aslında Kürt sorununun ne çözümünde ne de demokratikleşme sürecinde çok aktif bir rol oynamayacağı sonucuna götürür… Tayyip Bey bunu götürebilecek bir şey değil, kendisi siyaseten entelektüel düzeyde bunu kaldırabilecek çapta bir insan değil. Henüz entelektüel birikiminin, siyasal birikiminin bu çapta olduğuna inanmıyorum.” (http://gvenilirvideohaber.wordpress.com/2011/08/31/mehmet-metineri-yakacak-sok-ses-kaydi-video/)
Yukarıdaki linkten kaydın tamamını hem dinleyebilir, hem de okuyabilirsiniz. Şunlar var:
“Tayyib bey benim eski dostum, yani herkesten çok ve herkesten önce yakından tanıyorum. Yani onun beyin kıvrımlarında nelerin dolaştığını bilebilecek kadar kendisine yakın olan bir insanım. Şimdi isterseniz bunu hemen çok önemsediğim için değineceğim ama politikacıların paranoyaları olur, kendilerini yaşatmak için paranoyaları olur ama bütün politikalarını paranoyalar üzerine bina etmemelidirler. Yani bir boşluktan yararlanmaya çalıştığı besbelli. Siyasal bir boşluk var. Bu boşluğu doldurabilecek etkili isimlerden biri olarak gözüküyor. İki; bir yerlerden icazet almaya çalıştı, aldı mı almadı mı bilemiyorum.
ERDOĞAN’LA DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE İNŞA EDİLEMEZ
Tayyip Erdoğan’ın liberal sağ, demokratik sağ tırnak içinde, çok kategorik olarak tabi, bunlar bire bir doğrudur anlamında söylemiyorum ama yeni bir siyaset teorisi ortaya çıkıyor, yeni bir ekonomik politika, yeni bir sosyal, kültürel, siyasal proje ortaya çıkıyor veyahut dış dinamiklerin istediği değişim bu.
Ben Tayyip Erdoğan’la demokratik bir Türkiye inşa edilebileceği kanaatinde değilim. Çünkü icazet aldığı içerideki çevreler statükonun sahici sahipleri.
KÜRT MESELESİNDE ÇOK GERİ BİR KONUMDA
Kürt meselesinde de Tayyip Erdoğan’ın çok geri ve antidemokratik bir konumda olduğunu biliyorum ama çok pragmatik bir yaklaşımla Kürt sorununa el atabilir. Ama buna ne kadar cesaret edebilir bilemiyorum. Bir; cesareti el vermez. İki; zaten böyle düşünmez.
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ İLE BİREBİR ÖRTÜŞÜYOR
Yani Erbakan’ın şahsında temsil edilen gelenekçileri Kürt sorununa yaklaşımda Tayyip Erdoğan ve çevresindeki arkadaşlardan çok daha ileri bir konumdadırlar. Türk milliyetçiliği ile birebir örtüşebilecek bir siyasal yaklaşım içindedirler Abdullah Gül ve arkadaşları. Ben hepsini birebir yakından tanıyorum.
Anadil tartışmalarında da soruyorlar bize, Kürtçe anadilde eğitim istiyor musunuz? Elbette… Yani Kürtçe anadilde, Kürt insanlarımızın anadilde eğitim öğrenim yapmalarına karşı çıkmak demokratik bir yaklaşım değildir.”
Önceki yazılar