Umur TALU, medeniyetektebi.org'tan
Bir yıl kadar önceydi.
Haberler şöyleydi:
Türkiye İran’a karşı füze kalkanına itiraz ediyor.
Şimdi şöyle:
Füze kalkanı için müsait yer aranıyor!
***
Bir yıl önce, füze kalkanına resmi muhalefet sebebimiz, İran’ı
hedeflemesiydi.
Şimdi, füze kalkanını çoktan kabul etmiş de, oturtacak oturak ararken,
nedense bu hiç telaffuz edilmiyor.
Cesur dış politikanın mahcup yanı da bu olmalı!
Oysa İran aynı İran, kalkan aynı kalkan!
Muhtemelen biziz eski yerinden kalkan.
***
Bir yıl önce, “Kalkan”a muhalefette resmi bir sebebimiz de “İsrail’e
korumalık edeceği” üzerineydi.
Bir yıl sonra, ağzımıza bile almıyoruz.
Oysa, İsrail’e ne kadar kızgınız, nasıl da (doğru) tavırlar alıyoruz.
Ama bir yandan da, İsrail’e karşı değil, İsrail için, İran’a karşı “kalkancı”
oluyoruz.
Nasıl oluyor da böyle oluyor?
Nasıl oluyor da, “peşin kalkan”ı görünce, Obama da İsrail’e özür için baskı
filan yapıyor.
Nasıl oluyor da, biz İsrail’e kızgın, “kalkanım” İsrail’e yangın.
Nasıl oluyor da, geçen yıl her şeyin adını koyuyoruz, İran ve İsrail’i yerli
yerine oturtuyoruz da, bu yıl bir türlü ikisinin doğru adını, doğru yerini,
kalkanın nasıl konuşlandığını, kalkandan kimin hoşlandığını konuşamıyoruz.
Nasıl oluyor da, yandaş veya değil; bir yıl önce kalkana muhaliflik eden nice
medyacı bile şimdi birer Ali Kalkancı olup çıkmış!
***
Geçen yıl kasımdı. Cumhurbaşkanı Lizbon’da NATO’yu uyarıyordu; “Füze kalkanı
İran’ı hedeflememeli” diye.
Ankara uyarıyordu, “İsrail’i korumak için olmamalı” diye.
Geldik nereye?
Şuraya:
NATO’nun tavizi ile bizim rızamız, yani mutabakat şu:
Kalkan yine kalkan; ama ülke isimleri telaffuz edilmeyecek!
Gerçeklik böyle bir şey:
Esasta hakikat belli; lakin telaffuz etmezsen, yokmuş oluyor.
Kalkancılar da böyle sanıyor, öyle sunuyor.
Çünkü biz, hepimiz, alışıldık üzere, NATO kafa, NATO mermeriz!
Çünkü, ne cumhuriyetçi ordu, ne demokrat hükümetler, ne muhafazakar ve
milliyetçi ahali, İncirlik’i açık konuşur mesela.
Sanki orada bir köy var uzakta…
Sanki gitmesek de görmesek de…
O köy bizimmiş gibi.
Sanki İncirlik yokmuş gibi.
Sanki, ABD kumandasında, 90 nükleer başlık, yani atom bombası yokmuş gibi…
Sanki yüce onurumuz, bağımsızlığımız İncirlik’te incir çekirdeği doldurmazmış
gibi.
***
Böyle ince politikalar bilmediğimden, muhtemelen yanılıyorum, ama anladığım
özet şu:
Füze kalkanı esas İran’a (bu arada Rusya’ya da) karşı ve İsrail’e kanka…
İsrail’e sert tavrımız ise, kalkan rahatsızlığımıza, bu virajımıza, halkın
muhtemel kalkan tepkisine karşı, adeta vicdan kalkanı!
Hop top politik değil, bizim gibi saf saf, ilkelerden bakarsanız; binende,
inende, kalkanda özde göreceğiniz budur.
Çünkü NATO şudur:
Barış diye savaşa yatırım.
Nükleer tehlikeye karşı daha çok nükleer bomba.
İttifak görünümlü ABD şahini.
***
Ortadoğu’da nükleer saldırı kapasitesi olan üç odak var:
1. Denetime dahi alınamayan, nükleer müfettiş dahi gidemeyen İsrail.
2. ABD’nin (ve ittifakın) bölgedeki nükleer cephaneliği.
3. İncirlik’teki nükleer başlıklar.
Ve biz şimdi…
ABD nükleer başlıklarını depolamış ülkemizde, tek nükleer saldırı imkanına
sahip bölge devleti İsrail’e kanka, bölgeyi nükleer cephanelik yapmış ABD ve
NATO’yla birlik…
Henüz nükleer saldırı kapasitesi kanıtlanmamış İran’a karşı…
Kalkan avına çıkıyoruz!
Haydi hayırlı işler.
***
Füze kalkanı için müsait yer aranıyormuş.
Önce vicdanda bir yer bulacaksınız!
Çünkü ülkeler, iktidarların değil, halklarındır.
İktidarlar kalkancı olsa dahi, halklar hancıdır!
Habertürk
08/09/2011
|