BU NASIL MÜTTEFİKLİK, BU NASIL KAVGA?

İsmail Hakkı CENGİZ - 10.09.2011

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


NATO’ya dâhil olduğumuz 1950’lerden bugüne, iktidarlar değişse de dış politikada değişmeyen bir şey var: ABD ve İsrail’le münasebetler…

Ülkede iktidara gelen partinin fikir yapısına ve tercihine göre Rusya’yla, Suriye’yle, Çin’le, Mısır’la… Vs. ilişkilerinizi değiştirebilir, geliştirebilirsiniz… Dünyanın herhangi bir ülkesiyle sıcak ilişkiler kurabilir veya buz gibi olabilirsiniz… Fakat iş ABD ve İsrail’e geldi mi, “görüş”ünüz ne olursa olsun onlarla iyi geçinmek zorunda kalırsınız…

Bu vaziyet, büyük çoğunlukla iktidara gelen ve kendisini “muhafazakâr” olarak tanımlayan AKP için de değişmedi. Hatta AKP iktidarı ve bu partinin lideri İsrail ve ABD ile tarihin en sıcak ilişkilerini kurdu. O kadar sıcak ki, İsrail ilk defa bir Türk siyasî liderine, Başbakan Erdoğan’a “üstün hizmet” madalyası verdi.

x   x   x

Bu iki ülkeyle, yani ABD ve İsrail’le o kadar yakınız ve birbirimize o denli güveniyoruz ki, onlara “stratejik müttefik” diyoruz da başka bir şey demiyoruz.

Bu stratejik müttefiklik kapsamında silahlarımızı bu iki ülkeden alıyoruz…

Tank ve uçaklarımızın modernizasyonunu bu ülkelere emanet ediyoruz...

Terörle mücadelede en büyük desteği bu iki ülkeden alıyoruz(!)…

Terörle mücadele istihbaratı kapsamında en mühim araç olan “HERON”ları İsrail’den alıyoruz. Dünyanın parasını vererek satın aldığımız bu insansız hava araçları pek de fazla işe yaramıyor… İşe yarasınlar diye bakım ve onarım için elbette İsrail’e gönderiliyor… Onlar İsrail’deyken, bu devletle aramızda sorunlar(!) yaşanıyor… İsrail de HERON’ları iade etmiyor… Bu keyfiyeti Sayın Başbakan halka şikâyet ediyor. HERON’ların gelmemesinin terörle mücadelede bir zafiyet yaratacağından bahsediyor.

x   x   x

Şu yaşananlara güler misiniz, ağlar mısınız?

Hangi İsrail terörle mücadelemizi destekliyor?

Teröristlere eğitim veren, lojistik yardımlar yapan İsrail mi?

Böyle bir ülkeden istihbarat aracı almanın ne yararı olacağını sormak niçin hiç akıllara gelmiyor?

Bunlara mı yansak yoksa 75 milyonluk koca ülkenin, terörle mücadele için, onda biri kadar nüfusa sahip bir ülkeye muhtaç oluşuna… Bu mahkûmiyetin Başbakan tarafından itiraf edilmesine mi?

En doğrusu, madem İsrail’e mahkûmuz, neden kavga(!) ediyoruz diye sormak, herhalde!

x   x   x

Gerilim tırmanırken, malûm, İsrail’le diplomatik ilişkilerimiz “2’nci kâtip” seviyesine indirildi…

Sonra, İsrail PKK’ya açıktan destek vermekten ve ABD’deki ve dünyanın her yerindeki Ermeni lobisiyle işbirliği yapmaktan bahsetti…

Demek ki İsrail’le aramızdaki köprüler atıldı(!)…

İki hasım ülke haline geldik(!)…

Aramızda güven kalmadı(!)…

Peki, madem öyle, İsrail’i koruyacak olan füze kalkanının ülkeye konuşlandırılmasına niçin müsaade ediyorsunuz?

Bu nasıl gerginlik!

Bu nasıl kavga!

Yoksa bu bir tiyatro mu?

 
 

 Önceki yazılar

Tarih: 10.09.2011 Okunma: 671

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?