ATALAY HAYRANLIK UYANDIRIYOR

İsmail Hakkı CENGİZ - 13.10.2011

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Böyle bir suçlamanın öznesi, bir muhalefet partisi ileri geleni olsaydı, yani büyük bir yolsuzluk davasıyla ilgili olarak, zanlılara, arama yapılacağı ihbarını bir CHP veya MHP yöneticisi yapmış olsaydı, başlarına neler gelebileceğini artık varın siz hesap edin!

Velâkin aynı mevzuun öznesi bir iktidar ileri geleni olunca medyanın takındığı tutum ne?

Hiçbir şey olmamış gibi…

Hatta vaziyeti ortaya çıkaran CHP liderini “suçlama”, “köstebeği” ise “aklama” girişimleri…

Medyanın bu tavrından da cesaret alsa gerek, iddiaların merkezindeki isim, Atalay son derece rahat… O kadar ki, savunmaları ve karşı atakları insanda “hayranlık” uyandırıyor.

x   x   x

Biz elbette bu suçlamalardan bir netice çıkacağını, Bakan’ın ve hatta adı geçen koruma müdürünün görevden el çektirileceğini, beklemiyoruz.

Şu satırları dizmemizdeki saik, sadece Sayın Atalay’ın şahsımız üzerinde uyandırdığı hayranlığı dile getirmektir. Bir de satırlarımız, bir makale boyutunu bulsun diye hadisenin bazı noktalarına değineceğim.

x   x   x

Sayın Bakan diyor ki; “Benim bakanlığımdan, 40 yıllık arkadaşım bir belediye başkanlığının telefonla aranması gayet doğaldır”!

Güzel!

Fakat Sayın Bakan, 40 yıllık arkadaşınızı arayan bizzat siz değilsiniz ki, koruma müdürünüz… Madem, Kırıkkale belediye başkanı kadim dostunuz, aramak ve görüşmek gerektiğinde bizzat görüşmeniz daha “tabiî” olmaz mıydı?

Olayda “pek tabiî” olmayan başka hususlar da mevcut: Adı geçen belediye başkanı, koruma müdürünün telefonundan 3 saniye sonra İstanbul’daki, “Deniz Feneri zanlı”larından Mustafa Çelik’i arıyor… Çelik de arama kararını, Deniz Feneri davasının en tepesindeki birkaç isimden biri olan İsmail Karahan’a bildiriyor.

Demek, Sayın Bakanın makamından bir belediye başkanının aranması gibi, o aramanın arkasından, Fener zanlılarıyla yapılan zincirleme telefon görüşmeleri de “gayet normal”!

x   x   x

Bu arada, “köstebek” tartışmasıyla öğreniyoruz ki, geçmişte, Beşir Atalay’la Zahit Akman ortak “film şirketi” kurmuşlar.

Zahit Akman’ı tanımayan, “Deniz Feneri”yle özdeşleştiğini bilmeyen var mı?

Demek ki bunlar hep tesadüf… Tesadüfün iğne deliği!

x   x   x

İktidar kanadı, Kılıçdaroğlu’nun iddialarını “yalan” ve “iftira” olarak niteliyor… Ve bir “argüman” daha ileri sürüyor: “Koruma müdürünün birini araması, hatta velev ki suç işlemesi Sayın Bakan’ı bağlamaz”!

Peki, hem “Bakanlık makamından partili bir belediye başkanının aranması gayet doğaldır”, hem de “Korumanın araması Sayın Bakanı bağlamaz, bundan dolayı Bakan suçlanamaz” söylemi birbiriyle nasıl bağdaşabiliyor?

x   x   x

Bu dediklerinize, en yakınınızdakiler, hatta aile fertleriniz bile inanıyorsa, biz de inanalım!

Tarih: 13.10.2011 Okunma: 682

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?