Prosedürler
Ergenekon
Kapatma Davası
Son günlerde harareti düşmeye başlayan tartışmalar içinde insanlarımızın gerçeklerini görmelerini belki sağlayacak birkaç farklı nokta saptaması yapmak istiyorum.
Yaz sıcağında meclisimiz çalışıyor. “Hamili kart yakınımdır” yazılı T.B.M.M. kartı sahibi olan insanlarımız her noktada iş başındalar. Vekillerimizin çok yoğun prosedürler altında bu kartları yazdıklarını biliyorum.
1987 de fakülteyi bitirdikten sonra var olan ideallerimi hayata geçirebilecek bir şeyelr yapabilme şansım var mı diye Ankara’ya gelirken Bolu’ya uğramıştım. Teyzemin kocası O zamanlar Bolu Milletvekili olan Kazım Oksay beyden hamili kart yakınımdır kartı almıştı bana. Meclise gidince önce Erzurum milletvekillerini görmek istedim.
O zamanın milletvekillerinden olan Sebahattin Aras beyin odasında 4 milletvekili daha vardı. Sağlık Bakanı olan Nihat Kitapçı ile konuşmakta olan Sebahattin beyin ifadelerini duyunca o kadar korkunç bir şaşkınlık yaşamıştım ki; anlatabilmem mümkün değil.
O zamana kadar hiç duymadığım onurlandırma sıfatları ile cümleler kuran milletvekili hamili kart yakınımdır yazacağı bir vatandaşın Ilıca Şeker Fabrikasına müdür olarak atamasının yapılmasını sağlamaya çalışıyordu.
Milletvekili konuştu dar odanın girişinde benim yüzüm kıpkırmızı oldu. Öyle bir olay yaşıyordum ki orda o anda olmaktansa ölmeyi tercih ederdim. Uzatmıyım telefon galibiyet ifade eder tarzda sona erdi. Togay Gemalmaz beyefendinin sizin ne vardı cümlesi ile kendime geldim.
Kekeledim. Ne diyeceğimi şaşırdım. Çünkü benim orya gidişteki temel amacım Erzurum’da halkın kültür düzeyini yükseltebilmek için Fakülte boyunca notlar alarak oluşturduğum tezlerimi konuşmak onlar için destek bulmaktı.
Benim tezlerimin temel geçerliliği her şeyden önce liyakat tabanında mümkündü.
Hamili kart yakınımdır denerek oluşturulan yetkililerle yapılması mümkün olmayan köklü değişim teklifleri içeriyordu. Dahası bir milletvekili, kendisi ile aynı düzeyde seçilmiş birine bu şekilde yağcılık yapıyor ve istediğini kabul ettiriyorsa ne kabul edenin nede ettirenle işim olması mümkün değildi.
Laflar ağzıma dizilmişti. Yinede birkaç şey söylemeye çalıştım. İş arıyorsan yardımcı olmaya çalışalım ifadesi geldi Rıza Şimşekten. Kazım Oksay’ın hamili kart yakınımdır kartına rağmen hayır iş aramıyorum diyebilecek gücü kendimde buldum. Ve teşekkür edip kendimi dışarı attım.
Bugün bunları niye hatırladım niye yazdım.
Oturduğumuz semt Başakşehir. Orta zenginlikte ki ailelerin bir çoğunun bayanlarının arabaları var. Çoğusu arabaları olmasına rağmen şöfor eğitimi almaları gerekiyor.
Eşime böyle bir talep gelince şu işin prosedürünü bir öğrenelim dedik. Çünkü Ben günde 12 ila 16 saat arası çalıştığım halde bırakın zengin olmayı her geçen gün borcumuz artıyor. 10 Parmağında 10 marifet olup Ülkemizde parmakla sayılabilecek kadar düzeyde özelliklere sahip olup Genel Müdür olarak çalışmama rağmen çalıştırdığım şirketi kara geçiremediğim için geçim sıkıntısı çekiyoruz. Doğal olarak da eşimde bende usta şoför olduğumuza boş zamanda bulabilirsek ek gelir elde edebiliriz diye konuyla ilgilendik.
Usta öğretici diye bir sertifikaya sahip olunması gerekiyormuş. Bu sertifikayı da M.E.B bünyesinde tam olarak emin olmakla beraber MESEM(Mesleki Eğitim Merkezi) denen kurumların bünyesinde açılan kurslar sonucu MESEM veriyormuş.(?)
Ben bu satırları ararken konuyu öğrenmeye çalıştığım İl Genel Meclisi arkadaşımın sekreteri aradı. Daha önce konu Milli Eğitim Müdürlüklerindeymiş. Şimdi Halk Eğitim Merkezlerine görev verilmiş. Eylülde tekrar kurslar başlayacakmış. Kurların tarihleri de İlçe Halk Eğitim müdürlüklerinden o zaman öğrenilebilirmiş.
Kesine yakın bu bilgi sayesinde eşimi aradım. Bilgi verdim uğraşmamasını söyledim.
Bu noktada aslında bu yazım anlamsız kaldı gibi görünüyor.
Hayır ben bu yazıyı Fatih MESEM’de telefona çıkan bayanın ifadesi üzerine yazdım.
Anlattığım soruyu sorduğum bayan bana birkaç soru sordu. Usta öğretici belgesi nasıl alınırı sormak için aradığım yer bana Ustalık Belgen var mı?, Kalfalık Belgen Var mı? Gibi bana saçma sapan gelen sorular sorduktan sonra öyleyse 4 Ağustosta bilmem ne bey izinden gelecek onu bekleyin demesi üzerine yazdım.
Liyakat kavramının, hamili kart yakınımdır mantığının nelere sebep olduğunu göstermek için yazdım.
Neden başlıkta Ergenekon ve Kapatma davası var.
Onları yazmaz isem kimse burayı okumaz ki.
Onlarla gündem meşgul olurken Ülkemizde neleri kaybediyoruz. Belki değerlendiririz.
Saygılarımla