Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
1937-38’deki “hadiseler” dolayısıyla CHP’nin üzerine geliniyor. Binlerce Kürt’ün ölümünden CHP sorumlu tutuluyor. İşin garip tarafı, bu eski yarayı bir CHP’li vekilin kaşıması ve tartışmaları başlatması…
Deniliyor ki, CHP “özür” dilesin!
Tabii “CHP” deyince akla gelecek isim İsmet İnönü…
Neden?
Çünkü kesintileri çıkarırsak 80 yıllık CHP’nin 40 yılında, partiye İnönü başkanlık etti de ondan.
Peki, CHP’nin İnönü’sü veya İnönü’nün CHP’si Kürtlere zarar vermek ister mi?
Bu sualin cevabı, İnönü’yü tanımakla ortaya çıkarılabilir. Burada elbette İnönü’nün Kürt kimliğiyle münasebeti ve Kürtlere bakış açısı sorgulanmalı…
İnönü “Kürt” olabilir mi?
Kendisi Malatyalıdır.
Malatya’da Kürt var mıdır?
Başka bir Malatyalı olan, 8’nci Cumhurbaşkanı Turgut Özal, “Ben anne tarafından Kürt’üm, bende Kürt kanı vardır” demişti.
Malatyalı Özal’ın Kürt olma ihtimali varsa İnönü’nün de vardır.
x x x
Şimdi, ateşli tartışmaların konusu olan dönemlerin canlı tanığı olan Nihal Atsız “Z Vitamini” adlı eserinde, İnönü’nün “Millî Şef” sıfatını, “Beşeri Şef”e dönüştürerek hicveder. “Beşeri Şef”, Türkçülüğe, Türk milliyetçiliğine savaş açmıştır. Çünkü “Beşerî Şef” millet ayrımına karşıdır. Bütün milletler birbiriyle kardeş olmalıdır. Bunun ilk adımını kendi bünyesinde atar… Her milletten getirilen kanlar, sırayla “Beşerî şef”in damarlarına zerk edilir. Sıra Kürt kanına gelince “Beşerî Şef”te bir hoşluk, bir haz meydana gelir… Kürt kanından bir doz daha zerk edilmesini ister.
Yani Atsız’a göre, İnönü Kürtleri çok sever. Onlara bayılır. Türkçüleri ise hiç sevmez… Nitekim 1944’te, başta Atsız Hoca ve Alparslan Türkeş başta olmak üzere Türk milliyetçilerini ezmiştir.
Şimdi, insaf edin, böyle bir siyasetçi Kürtleri “kırmak” istemiş olabilir mi?
x x x
İşin bir başka boyutu; olayların yaşandığı 1937-38 yıllarında başbakan İnönü değil, Celal Bayar’dır. Başbakan Bayar olduğu halde söz konusu olaylarla o niçin hiç ilişkilendirilmiyor?
Eğer hadiselerden CHP sorumlu tutulacaksa, o günün CHP’lisi olan Adnan Menderes’in de olaylarda payı olduğu niçin hiç dile getirilmiyor?
x x x
Öte yandan; oradaki harekâtı asker yaptığına göre, askerin başında bulunan Mareşal Fevzi Çakmak’a niçin hiçbir mesuliyet yüklenmiyor? Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli Genel Kurmay Başkanından habersiz ve izinsiz tek mermi atılmış olabilir mi?
x x x
Tabii biz, 70-80 sene önce olmuş hadiselerden dolayı kimseyi suçlamak niyetinde değiliz. Fakat mademki dosya açıldı, hadiseler iz’an ve insafla ve her yönüyle ele alınmalı.
Bu tartışmalarda en fazla üzüldüğüm husus, konuşulanların “birliğe” değil, ayrılmaya, ayrıştırmaya, kin ve nefret tohumları ekmeye, insanları kışkırtmaya “hizmet” ettiğidir.
Sizin niyet ve maksadınız birlik ve huzur mu yoksa ayrışma ve kargaşa mı?
Siz neye ve kime hizmet ediyorsunuz?