Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Haber kanalı olarak, sadece NTV ve Habertürk’ü seyredebiliyorum. Çünkü benim dâhilî anten ancak bu ikisini çekebiliyor.
Bu iki kanalda da yaz tatili öncesi pek çok siyasî içerikli program mevcuttu.
Bir kere, NTV’de her akşam “Yorum Farkı” vardı. Sonra, değişik görüşlerin dile getirildiği tartışma programları yayınlanıyordu. Hepsi bitmiş… Tarihe karışmış…
Habertürk’te de aynı “değişiklik” söz konusu… Eskiden var olan “ateşli” tartışmalar artık sizlere ömür. Prof. Dr. Osman Altuğ’un katıldığı mizahî, keyifli ama demir gibi doğruların anlatıldığı ekonomik tartışmalar, artık birer hatıra…
Bir de Habertürk’te, Çarşamba akşamları, Balçiçek İlter’in yönettiği “Görüş Farkı” adlı bir tartışma programı vardı. O programda çok geniş yelpazedeki kişilerin fikirleri, düşünce dünyamıza renk ve değer katıyordu. Bitmiş! Balçiçek Hanım artık “Memleketin Hali”ni sunuyor. Konukları da hep aynı; Prof. Nur Vergin ve Prof. İhsan Bal… Suya sabuna dokunmayan, sade suya tirit, Merhum Cemil Meriç’in deyimiyle “iliksiz, kemiksiz, sinirsiz” cümleler…
Ne bunlar?
Memleket dâhilindeki iktidar sahiplerinin duymak istediği sözler, övgüler, methiyeler…
Yazık ki, bu sayın Prof.lar dünyadaki güç sahipleri yani Amerika, İngiltere, İsrail hakkında da bir eleştiri getirmiyorlar…
İnsan onları dinlerken üzülüyor… Hatta acıyor… Biraz da onlar adına utanıyor!
Çünkü aldıkları “rol” unvanlarına hiç yakışmıyor.
x x x
YANDAŞLAR NE KADAR USTAŞAŞMIŞLAR!
Başbakan ve Cumhurbaşkanı aynı çizgideyken, her konuda paralel düşünür ve hareket ederken yandaşın işi kolaydı.
Bir gün onu, bir gün bunu metheder, işi götürürdün…
Lâkin çizgiler farklılaşınca, Erdoğan başka, Gül başka türlü fikir beyan edince ne yapmalı?
Hangi tarafı övmeli, hangi tarafı yermeli?
x x x
Dalkavuk dediğin “kıvrak” olmalı…
“Pusu”ya yatmasını bilmeli, havayı koklamalı…
Bazen ağır olmalı ki “molla” desinler…
Nitekim bütün medya dalkavukları bu mevzularda ne kadar usta olduklarını kanıtladılar…
Büyük çoğunluğu “Şike yasası” dolayısıyla Gül ve Erdoğan arasında meydana gelen farklılığı görmezden gelmeyi tercih etti. Böyle bir şey hiç yokmuş gibi yaptı… O konuya girmedi, pusuya yattı… “Du bakali ne olacak?” duruşunda, başka mevzularla idare faslındalar…
x x x
Fakat bu ahvalde, “kıvrak”lara aşk olsun!
İşte, kalem erbabı böyle olmalı… Aynı yazı içinde, “Şike yasası” yüzünden karşı karşıya gelmiş olan iki siyasetçiyi birden övme başarısını gösterebildiler…
Nasıl becerdiler?
Zor olur zannediyordum…
Meğer çok basitmiş!
“Şike yasası”ndaki tavrı, yani “veto”su dolayısıyla Abdullah Gül’ün ne kadar “adil”, “hassas” ve “demokrat” olduğunu vurgulayarak onu methettiler.
Ve fakat Erdoğan’ı da daha önceki icraatları, 9 yıllık Başbakanlığı döneminin nasıl verimli ve feyizli olduğunu hatırlatarak göklere çıkardılar.
Ben, böyle kıvrak kalemlerin önünde şapkamı çıkarırım, arkadaş!
Yandaşın en “efdal”i budur!