Her yer is, duman altında kaldı

Hüseyin ŞİNASİ - 09.12.2011

                             

 

Çevremizde kış kendini iyice hissettirmeye başladı. Kasım-Aralık aylarında gündüzleri sıcak, akşamları soğuk geçen günler bol yağışlı günlere bırakıyor. Ama değişen iklim şartları nedeniyle güz ve kış aylarında eskisi kadar bol yağış görülemiyor. Bu nedenle sahip olduğumuz su kaynaklarını verimli ve iyi kullanmak zorundayız. Belki çoğumuz kırklı yıllarda hiç yağışın olmadığı veya çok az olduğu kıtlık şartlarını görmedi. O yılları görüp yaşayanlar hala yana yakıla o yılları hep anlatır durur.

         Çevre ve iklim şartları nedeniyle azalan yağış ve su kaynakları elbette çok önemli bir konu, ama şu günlerde yaşanan isli, dumanlı hava koşulları da bir o kadar önemli. Şu günlerde akşamları sokağa çıkmak ve bir yerlere gitmişliğiniz oldu mu? Sizi bilmem ama geçen akşam altı ile dokuz arasında Anamur is ve duman istilasına uğramış ve sokakta yürünemez hale gelmişti.

Bilindiği gibi Anamur doğusu, batısı ve kuzeyi kapalı küçük bir havzadır. Eğer güneyden gelen esinti olmaz, durgun bir hava varsa, yazın sıcaktan, kışın is ve duman insan sağlığını olumsuz şekilde etkiliyor. Böylesi durumlarda nefes darlığı ve astım rahatsızlığı olanların ve yaşlı ve çocukların kesinlikle sokağa çıkmaması tavsiye ediliyor.

Yaz aylarında insanların aşırı sıcaklara karşı klima kullanma, yazlıklara taşınma veya yaylalara göçme gibi tedbirler aldığı, kışın ısınma sorunu ise odun, kömür ve lpg sobaları, katı ve gaz yakıtlı kaloriferler, klima ve elektrikli ev aletleri ile gidermeye çalıştığı biliniyor. Elektrikli soba ve klimaların kullanımı kolay, çevre kirliliğine etkisi az, ama bir o kadar da pahalıdır. Buna karşılık kış aylarında ısınmak için odun ve kömür kullanmak belki pek pahalı değildir. Fakat çevreye olumsuz etkisi çok fazladır. Elbette bu olumsuz gelişmede yakacak olarak kullanılan düşük kalorili, is ve duman oranı yüksek odun ve kömürün etkisi çok büyüktür.

Ülkemizde özellikle kış aylarında ortaya çıkan bu çevre sorunun önlenmesinde yerel yönetimlerin ve çevre ve sağlık bakanlığının sorumluluk alması gerekiyor. Belki en kolay ve basit olanı da belediye ekiplerinin kalorisi düşük, karbondioksit oranı yüksek kömür dağıtım ve satışlarını önlemesi olabilir. Elbette Başbakanlık tarafından Kaymakamlık aracılığı ile dağıtılan kömürün rolü de önemlidir. Bu sene için kömür dağıtımına müdahale imkânı ortadan kalkmıştır. Ancak bundan sonra dağıtılacak ve kömür için bir şeyler yapılabilir. Şehir içinde satış yapan kömür ve odun depolarının kontrol altında tutulması da çözümü bir parçasıdır.

Bir cenaze merasimi sırasında, bir dostumuz  kanserden ölümlerin hızla artmaya devam ettiğini söylemiş, Antalya’da bir doktorun “Anamur’un çoğu benim hastam olacak” dediğini aktarmıştı. Elbette bu iddianın üzerinde önemle durulması gerekir. Acaba bu konuda etkili ve yetkili makamlarımız bir araştırma yapmış ve halka önerilerde bulunmuş mudur? Eğer bu konuda herhangi bir araştırma yapılmışsa, halkın acil olarak bilgilendirilmesini, bir araştırma ve inceleme yapılmamışsa ilgilileri göreve davet ediyoruz. Hiç vakit kaybetmeden Anamur’un çevre ve sağlık haritası ortaya çıkmalı. Vatandaş hangi şartlarda yaşadığını bilmeli ve ona göre tedbirlerini alabilmelidir.

Biliyorum çoğunuza bu öneriler bir masal, bir safsata gibi gelecek. Söylenen, yazılan şeylere aldırmayacak, kulaklarını tıkayacak, kör ve sağırları oynayacaksınız, “bana dokunmayan yılan çok yaşasın” diyeceksiniz. Ama olsun, biz yine de bir hatırlatalım.

Olur ya bir gören, duyan olur.

Tarih: 09.12.2011 Okunma: 872

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?