Birileri Ahmet ustaya sahip çıksın

Hüseyin ŞİNASİ - 19.12.2011


 

       Bugüne kadar çeşitli konularda yazılarımız oldu. Kimi yazılarımız bazılarının hoşuna gitmedi. Bazı yazılarımız nedeniyle telefon eden veya mesaj çekip teşekkür edenler oldu. Bizim için yapılan tüm olumlu veya olumsuz görüş ve eleştiriler elbette değerlidir. Yalnız bazıları sahte isim veya rumuzlarla hakaret ve küfre kalkışıyorlar, onlara iki cihanda da haklarımızı helal etmedik, etmeyeceğiz.

         Bir yıla yakın zamandır, gözümüzün önünde yaşanmakta olan örnek bir yaşam mücadelesinden söz etmek istiyorum. Anlatmak istediğimiz kişiyi belki çoğunuz tanıyorsunuz. Birkaç yıl öncesine kadar tanımıyordum. Belki sağda solda karşılaşıyor, ama dikkatimizi çekmiyordu. Daha sonraları daha sık karşılaşmaya başlayınca, tanıdık.

Ana cadde ve sokaklarda hızlı adımlarla ve yüksek sesle bir şeyler konuşarak, çoğu zamanda kim olduklarını bilmediğimiz birilerine küfür ederek geçip giderken karşılaşır ve çoğu zaman yolumuzu değiştirmek zorunda kalırdık. Elbette onun bizimle bir alıp veremediği yoktu. Ama yine de ne olur, ne olmaz hesabı yakınlarında bulunmak istemezdik.

Şehir içinde çoğu yere yürüyerek gidip gelmeyi tercih ettiğimizden, rahatsız olmadığı ve normal olduğu zamanlarda, nerede karşılaşmışsak selam verir, biz de selamına selamla karşılık verir yolumuza devam ederdik. İşyerimize bazen haftada bir veya on günde bir uğrar, saygılı bir şekilde selam verir, 1 lira var mı derdi? Biz de çıkarır 1 lira verir, yoksa bugün yok diye cevap verirdik. Ama para versek de vermesek de teşekkür eder, sessizce çeker giderdi. Bu karşılaşmalardan çok sonralar adını öğrendik.

         Ahmet usta Anamur’a uzun yıllar önce başlayan yap-sat inşaat furyasının başladığı sıralarda gelmiş. Kimi inşaatları usta, kimi inşaatları da iş sahibi olarak tamamlamış. Anamur’dan evlenmiş çoluk çocuğa karışmış. Daha sonra ailesiyle bir anlaşmazlık sonucu ayrılmışlar. Görüştüğümüz çok kişi Ahmet ustanın bu olaydan sonra psikolojik bunalıma girdiğini anlatırlar.

         Geçtiğimiz Mart- Nisan aylarında çöp kontenyirlarında bir şeyler aramaya başladığı görmeye başladık Ahmet ustanın. Bir süre sonra, işe yarayacak, satılabilecek demir, plastik ve odun türü eşyaları bir ağaç dibinde biriktirmeye ve hurdacılara, para kazanmaya başlamıştı. Önce yakınlardaki, sonraları daha uzaklardaki çöp kontenyirlarını da tek tek dolaşıp, bulabildiği eşyaları bazen elinde, bazen üçtekerli bir arabayla karşımızdaki bahçede belirlediği ağacın dibine taşımaya başladığı günler geldi. Bir gün başıboş dolaşan irice bir köpek onu adım adım takip etmeye başladığını gördük. Zamanla köpek sayısı önce iki, sonra üç ve dört oldu. Etrafında dolaşan köpekler, gelen geçenlere rahatsızlık vermeye başlamış, çöp konteynırlarına kimseyi yaklaştırmamaya başlamıştı. Durum belediye görevlilerine haber verilince, köpekler bir süre etrafta görülmediler.

Aradan bir hafta on gün geçtikten sonra Ahmet usta’nın köpeklerinden biri geri döndü. Meğer hamileymiş ve bir de yavrusu oldu. Bundan sonra Ahmet ustanın, anne köpeğe ve yavrusuna titizlikle bakmaya başladığını gördük. Ne yapıp ediyor zamanında karınlarını doyuruyor, sahiplendiği işini de yapmayı ihmal etmiyordu. Bu arada eskisi kadar taşkınlık yapmıyor, sağa sola küfretmiyordu. Bir yerlerden bulduğu sandalye, koltuk, karyola, yatak, battaniye ve yastık gibi eşyalarla kendine küçük bir barınak kurmuş, oracıkta yatmaya başlamış ve orayı iyice benimsemişti. Bir süre sonra havaların soğumaya başlamıştı ki tek kişilik basit bir kulübe ortaya çıktı. Demek ki yaz kış oracıkta barınacaktı.

Ekim ayı ortalarına doğru artık iyice büyümüş ve etrafına efelenmeye başlayan yavru köpek ve anne köpeğin başıboş dolaşmalarından ve çevreyi rahatsız etmelerinden rahatsız olmuş olacak ki, ikisini de barınağının yanında bir ağaca iple bağlamaya başladı. Ama köpeklerin bu bağlama işine memnun olmadıkları huysuzlaşmalarından ve garip garip seslerinden anlaşılabiliyordu. Ancak zaman geçtikçe bu duruma köpekler de alışmışlardı. Dikkat çekici bir husus da köpeklerin işeme vakti geldiğinde çözüp bahçenin uzak bir yerlerine götürüp getirmesiydi. Aralık ayı gelip havalar iyice soğuyunca Ahmet usta, köpeklerin de barınağın içine almaya başladı.

Ahmet usta ve köpekleri arasında bu ve benzer yaşam mücadelesi devam ederken, bahçenin bir tarafından motorlu testere sesleri duymaya başladık. Yıllardır boş, bakımsız ve sahipsiz sandığımız bahçenin sahipleri bir inşaatçıyla anlaşmış ve yıkım başlamıştı. Şimdi bir taraftan inşaat ruhsat işlemleri yapılırken, portakal ağaçlarındaki meyvelerin yetişmesi ve toplanması bekleniyormuş. Yani bahçen bir tarafında inşaat hazırlıkları, bir tarafta Ahmet usta ve köpeklerinin insanı duygulandıran yaşam mücadelesi yanı başımızda sürüp gidiyor. Ama bu kavganın elbette bir kaybedeni olacak. Korkarız ki kaybeden, Ahmet usta ve onun sadık köpekleri olmasın?

Ahmet usta ve ona sadaktan vazgeçmeyen köpeklerini içinde bulundukları acıklı dramdan kurtaracak birileri olacak mı dört gözle bekliyoruz? Artık Anamur Kaymakamlığı mı el atar, Anamur Belediyesi mi, Anamur Yardım Sevenler Derneği mi, ya da Hanımeli Yardım Bankası mı, yoksa Anamur Kimsesizler Derneği mi hiç fark etmez. Yeter ki birileri sahip çıksın. Sahip çıkmak istenler bilemiyorlarsa bize ulaşsınlar Ahmet usta ile buluşturalım. Ama emin olun bize bile gerek yok onu çoğunuz zaten tanıyorsunuz.

 

 

 

 

 

       

           

Tarih: 19.12.2011 Okunma: 841

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?