Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Lügâtlar “soyut” terimini şöyle tanımlıyor: Beş duyu organından biriyle algılanamayan, maddesi olmayan kavram ve varlıklara soyut denir.
Demek ki “soyut” olanı gözle göremeyiz...
Kulaklarımızla işitemeyiz...
Tadı ve kokusu yoktur...
“Soyut” olana elle dokunamayız...
Dolayısıyla, “soyut” olan bizim “maddî” dünyamıza ait olamaz!
x x x
Ayhan çarkın...
Bildiğimiz kadarı ile “somut” olarak eski bir polis memuru... Bir eski “özel harekât”çı...
Bu eski memur, akıl almaz iddia ve itiraflarda bulunuyor...
Bu iddia ve itiraflar; geçmişte yaşamış, bir kısmı halen yaşamakta olan, diğer bir kısmı artık yaşamayan fakat adı sanı, yeri yurdu belli kişi ve olaylar hakkında!
Nitekim söz konusu iddialarda adı geçen, Mehmet Eymür gibi, eski üst düzey MİT görevlilerinin ifadesine baş vuruldu...
Bütün kamuoyu, Çarkın’ın iddialarıyla başlayan “fail-i meçhul” araştırmasının derinleştirildiğini sanıyor ve umuyordu!
Fakat o da ne?
Bir de baktık ki...
Meğer, Çarkın’ın bütün itiraf ve iddiaları “soyut”muş!
Başlangıçta iddiaları ciddi bularak, 11 Ağustos’ta, ilgili 7-8 kişiyi tutuklayan mahkeme, daha sonra, aynı iddialara “soyut” diyerek 13 Aralık’ta Çarkın dışındakileri tahliye etti.
Böyle bir karar, haliyle herkesi şaşırttı...
x x x
Bundan bir hafta önceye denk gelen kararı duyunca, doğrusu, bendeniz fazla şaşırmadım.
Çünkü bu ülkede birşeylerin kolay kolay değişmeyeceğine, hele karanlıkların aydınlığa kolay kolay çıkmayacağına inananlardanım.
Dün, Ayhan Çarkın yine konuşmuş... “Soyut” iddia ve itiraflarını “somut” isimler, mekanlar, tarihler vererek kuvvetlendirmeye çalışmış!
O yeniden konuştuğundan dolayı olsa gerek; iktidara yakın iki kanal, 7 ve a, “fail-i meçhul” dosyasını yeniden açmaya çalışmış!
Hem de herkesin bildiği, tanıdığı, elle tutulan, gözle görülen “somut” isimlerle...
Ağar, Çiller, Yılmaz, Demirel gibi isimlere “fail-i meçhul” suallerinin sorulmadığına pek şaşırmış görünüyorlar...
Ben de onların bu şaşkınlıklarına şaşırıyorum...
x x x
Çünkü Ayhan Çarkın “soyut”...
İtirafları “soyut”...
İddiaları “soyut”...
Eh, tabiatıyla iddia ve itiraflarında adı geçen kişiler...
Mekânlar...
Tarihler de “soyut”!
“Soyut”a dokunamazsın!