ÖYLE DEĞİL AHMET HAKAN

Neslihan KORUTÜRK - 13.01.2012

Ahmet Hakan’ın, 12 Ocak tarihli Hürriyet gazetesindeki yazısı, bazı internet sitelerince “şok” yazı olarak alıntılanmış. Hakan’ın söz konusu yazıdaki son yargısı şöyle: “Tayyip Erdoğan istemese ‘Cemaat’ kuş bile uçuramaz.”

Ahmet Hakan, çok uzun üsreden beri ülkenin en, hatta tek güçlü kişisinin Başbakan Erdoğan olduğu, onun her şeye hâkim hatta “kâdir” olduğu inancını yerleştirmek istiyor.

Önce Hakan’ın o yazısının ilk bölümünü okuyalım:

BAZILARI diyor ki:

- Aziz Yıldırım’ın içeri tıkılması...
- Ahmet ile Nedim’in tahliye edilmemesi...
- Hanefi Avcı’nın hayatının karartılması...
- MİT’in yıpratılması...
- Reyting için operasyon yapılması...
- KCK meselesi...
- Cüppeli’nin içeri tıkılması...
- İlker Başbuğ’un tutuklanması...
- Hurşit Tolon’a el atılması...
- Kılıçdaroğlu hakkında fezleke hazırlanması...
- Ve “Sırada kim var” sorusunun ardının arkasının kesilmemesi...
Bütün bunların arkasında “cemaat” var.

Soruyoruz:
İyi de kardeşim, sonuçta...
- Operasyonları polis yapıyor.
- Suçlamaları savcı yöneltiyor.
- Kararları yargıç veriyor.
“Cemaat” bunun neresinde?

Soruya cevap vermek yerine...
Yüzümüze hınzır ve bilmiş bir gülümsemeyle bakılıyor.
Ardından da ekleniyor:
“Konuşturma beni.”
Ne demek isteniyor?
Demek istenen şudur:
“Cemaat, özel yetkili mahkemelerde etkinliğinin doruğuna ulaşmış. Hükümetin elinden bir şey gelmiyor. Ya atılan adımların bazılarının arkasında durmak zorunda kalıyor ya da küçük serzenişlerle işi geçiştiriyor. Bunları kanıtlayamam ve kamu önünde söyleyemem... Ama işin doğrusu budur.”

Ben de diyorum ki:
İyi de kardeşim, ne diye kanıtlayamayacağın ve kamu önünde açıkça söyleyemeyeceğin bir iddianın peşinden gidiyorsun?
Kanıtlanamayan bir iddianın kaderi bellidir:
Ya “spekülasyon yapıyorsun” derler ya da “iftira atıyorsun” derler.
Kamuoyu önünde söylenemeyen, köşede bucakta fısıldanan bir iddianın da kaderi bellidir:
“Herkesin içinde söyleyemediğini gizli kapaklı fısıldamanın hiç kimseye bir faydası yoktur” derler adama...

Baştan beri söylüyorum, yine söyleyeceğim:
Nerede başlayıp nerede bittiği bilinmeyen “Cemaat” adlı bir heyulayla uğraşmak yerine...
Nerede başlayıp nerede bittiği gayet iyi bilinen “hükümet” adlı kanlı canlı somut varlıkla uğraşmak gerekir.
Çünkü...
Gerçekten de bütün bu olup bitenleri “Cemaat” yapıyorsa bile...
Ona bir “yaptıran” vardır.
Şunu hiç aklından çıkarma:
Tayyip Erdoğan istemese “Cemaat” kuş bile uçuramaz.

x   x   x

Ahmet Hakan,  “Erdoğan istemese ‘Cemaat’ kuş bile uçuramaz.” diyor.

Fakat bize pek öyle gelmiyor...

Bize göre; iktidarda “cemaatler” var... Bir cemaatler koalisyonu var... Erdoğan bu koalisyonun “orkestra şefi”!

Evet idare etmeye çalışıyor. Fakat her şeye hâkim, hele her şeye “kâdir” hiç değil...

X   x   x

Hakan’ın aynı günkü yazısının devamını okuyalım:

Valizi hazır tutmak

DARBE dönemlerinin en bilinen cümlelerinden biridir:
“Valizi hazır tutmak.” Hafiften aykırı gidenler, her an alınıp götürüleceklerini hesaba katarak valizi hazır tutarlardı.
Hazırlıksız yakalanmamak için... Çoktandır unutmuştuk “valizi hazır tutmak” tabirini... Tam da 12 Eylül’ün yargılandığı şu günlerde...
“Valizi hazır tutmak” yeniden moda oldu. Bu durumlarda “Yetmez ama evet” deniyordu, değil mi?

Yeni sözlük

- ERGENEKONCU: Tırsması sağlanmak istenen kişiye karşı kullanılan bir hitap biçimi.
- TUTUKLAMA: Hayatı kaydırma.
- PROTESTO: Hükümeti yıkmak için derin güçlerle işbirliği içinde gerçekleştirilen eylem.
- GENERAL: Uzak durulması gereken tehlikeli şahıs...
- STATÜKO: Temsilcilerinin tümü içeride olmasına rağmen bir türlü yıkılmayan dayanıklı yapı.
- RESİM: Bir terör aracı...
- SANAT: Terörün arka bahçesi...
- YÜCE DİVAN: Özel yetkili mahkemelerden sonra gayet şirin bir imaja kavuşan mahkeme...
- TAHLİYE: Olmayacak dua.

x   x   x

Hakan’ın şu son yazdıkları bile Erdoğan’ın her şeye hâkim olmadığını kanıtlamak için yeterli.

Çünkü “takiyye”  dahi yapıyor olsa, “demokrasi”den bahseden hiçbir başbakan, şu yukarıda yazılanlarla anılmak istemez.

Bu hakikatler, Tayyip Erdoğan’ın pek çok noktada vaziyete hâkim olamadığının işaretleridir.

Belki de artık “askerî vesayet” dönemi bitti... Yerine “cemaat vesayeti” dönemi başladı.

Tarih: 13.01.2012 Okunma: 793

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?