12 Haziran milletvekili seçimleri sonrasında yazdığımız bir yazının başlığı “Başbakan Erdoğan’a teşekkür etmeleri lazım” idi. Bakın yazının son kısmında ne yazmışız.
“Seçim sonrasında Başbakan Erdoğan ve hükümeti usulen istifa edecek ve hemen yenisi kurulacak. Kimlerin bakan olacağı, kimlerin kızağa çekileceği çok da önemli değil. Ama yeni kurulan hükümeti sürekli ertelenen, sürekli halının altına süpürülen dev gibi sorunlar bekliyor olacak. Yapısal sorunlar, sürekli büyüyen cari açık, borçlanma yarışı, ithalata dayalı ihracat, işsizlik, yolsuzluk ve yoksulluk, sıcak para, içeride ve dışarıda meydana gelen bölgesel yangınlar nasıl çözülecek, görmek lazım.
Daha önceki yazılarımızda AK Parti ve Başbakan Erdoğan seçimi kazanmak istemiyor demiştik. CHP ve MHP de öyle. Bizim gönlümüz MHP’nin mecliste daha güçlü temsil edilmesinden yanaydı. Bunu hep ifade ettik. Bazıları bizi tarafsız olmamakla, gerçekçi olmamakla itham ettiler. MHP istediğimiz bir başarıya ulaşamadı. AK Parti tarihi bir sonuçla büyük bir zafer kazandı. Bu sonuçta hepimizin katkısı var.
Ancak umarız ki, bu büyük zafer, ustalık dönemi bir “Pirus Zaferi”ne dönüşmez. Zira Epirus kralı Piros, bütün gücü ve ağırlıkları ile Roma’ya saldırır. Amansız bir meydan savaşı olur. Sonunda Kral Pirus savaşı kazanır. Fakat zafer sonrası etrafında üçbeş döküntüden başka bir şey kalmamıştır. Kendi kendine keşke bu savaşı kazanmasaydım diye hayıflanmıştır. Bu nedenle Başbakan Erdoğan’a ve AK Parti’nin başarısı için dua etmekten başka çaremiz yoktur.
Eğer ortaya çıkan iç ve dış sorunlar karşısında, AK Parti kazanamasaydı, CHP ve MHP’nin ve BDP’nin de içinde bulundu koalisyon hükümetleri dönemine dönmüş olacaktık. İşte o zaman o koalisyon hükümeti partilerinin hali duman olurdu. O nedenle muhalefet partileri çıkıp Erdoğan’a teşekkür etmeleri lazım.”
Seçimlerin üzerinden neredeyse sekiz ay geçti. Ak Parti iktidarı çıraklık, kalfalık dönemlerinden sonra ustalık döneminin aradan geçen sekiz aylık dönemi halka elle tutulur, gözle görülür bir uygulamayı hayata geçiremedi. Aksine seçim kampanyaları süresince şiddetle karşı çıktıkları, bedelli yasası gibi, şike yasası gibi, kıyak emeklilik gibi, Mit yasasında değişiklik gibi kamu vicdanını yaralayan skandal kararlara imza atmak zorunda kaldılar.
Ak Parti hükümeti için TBMM dikensiz bir gül bahçesine benzer. Meclisten istedikleri yasaları çıkarmaları konusunda engel çıkması söz konusu değil. Ancak bu defa Ak Parti koalisyonu içinde yer alan cemaatler, tarikatlar ve gruplar arasında ortaya çıkan anlaşmazlıkların nasıl bir sonuca ulaşacağı merakla izleniyor.
Son olarak ortaya çıkan Mit-Emniyet-Adliye krizinde kazanan taraf Başbakan Erdoğan ve AK Parti hükümeti oldu. Mit’e Başbakanlık koruma kalkanı getirildi. Adliye kanadında özel yetkili savcılar işten el çektirildi. Haklarında HSYK tarafından soruşturma başlatıldı. Emniyet içinde etkili bir birim toz duman edildi. Müdürler görevden alındı, polislerin tayini çıktı. Kamu İhale Kurumu’nda büyük bir yolsuzluk operasyonu başlatıldı. Çok sayıda kamu görevlisi ve iş adamı gözaltına alındı veya tutuklandı.
Bundan sonra ne olabilir? Ak Partiden “kazan doğurdu” misali yeni bir parti kurulabilir. Hükümetin etkili bakanları hakkında yolsuzluk dosyaları gündeme gelebilir. İş adamları arasında kıyasıya bir mücadelenin fitili ateşlenebilir. Ülke içinden çıkılmaz bir kaosa sürüklenebilir.
İşte böyle ortamda Başbakanın sağlığı ve işinin başında olması için dua etmekten başka bir çıkar yol yoktur. Gelin hep beraber ellerimizi açıp dua edip yalvaralım.