Zihin; insanı, diğer canlılardan ayıran en önemli farklılıklardan biridir. Belki de, insanı, insan eden; zihin denen şeyin varlığıdır. Hatta işleyişi itibariyle, insanı bile, insandan ayıran bir şeydir. İnsan, zihni sayesinde planını yapar, önünü görür, tedbirini alır, adımını atar, problemlerini çözer. Neden ve sonuç analizi yapar. Dostunu ve düşmanını tanır. Algılar, düşünür ve var olur. İnsana dair bütün süreçleri taşır zihin. Geçmişi de, geleceği de taşır. Geçmişe dair hatıralar ve hüzünler, geleceğe dair hayaller ve endişeler zihnin besinidir adeta. Yani zihin deyince, bu ifadeyi kullanırken bile, beyninizin derinliklerinde duyumsadığınız şeydir. Yazılan bu yazı da, zihnin ürünüdür. Sanki beyninizin derinliklerinde saklı bir veri deposu var ve oradan süratle yayılıyor düşünceler. Ve yine zihin sayesinde şekilleniyor ve bir bütünlük içinde anlam kazanıyor. Mevcudattaki olgulardan beslenir ve olguları, algıladığı haliyle kullanıma hazırlar. Zihin dediğimiz şey, verilerin işlendiği bir yapıdır. Veriler alınır ve depolanır, ihtiyaç duyuldukça tetkik ve tahlil edilir, işlenir, kullanılır. Zihin, çok hassas bir şeydir. Lüzumsuzluklar ve fazlalıklar zihin için yorucudur, zihni bulanıklaştırıcıdır. Zihnin, asli fonksiyonunu icra etmesine engel olurlar. Hatta isabetli tetkik ve tahlil yapmasını da zorlaştırırlar. Zihnimizi, çöp kutusu gibi kullanmak ve kirletmek; zihnimizin, bizi doğru yönlendirmesini engeller. Bu yüzden, zihnimizi rastgele doldurmak tehlikelidir. Her zaman, biraz boşluk bırakmak iyidir. Zihinde, beden gibi yorulabilir, bu yüzden dinlenmeye ihtiyacı olur. Dinlenmediği zaman, işlevini, olması gerektiği gibi ifa edemez.
Zihin, bazı verileri yüklenmiş halde gelir. Yani sonradan edinilmezler, yüklenmiştirler. Ve daha sonra gerektiği zaman kullanılırlar. Bir çocuk, yüklenmiş verilerle hareket eder önce. Biz bunu algılayamayız, ama bu, gerçeği değiştirmez. Çocuğun, hareket süreçlerinde fark ederiz bunu. Çocuk, henüz olguları algılamadığı zamanlarda bile ilginç hareketlerde bulunur, tecrübe sahibiymiş gibi konuşur. İşte bu, çocuğun zihninin, bazı verilerle yüklenmiş olduğunu gösterir bize. Daha sonra, büyüdükçe ve tabiattaki olguları algılamaya başladıkça da yeni verilerle yükler zihnini. Böylece zihin, daha bir işlevsellik kesbeder. Ve işte, o andan itibaren de, zihnilerimiz hem yorulmaya hem de saflığını kaybetmeye başlamıştır. Olgular ve kavramlar olmasaydı, zihin de, hiçbir şey olurdu. Zihne anlam veren, olgular ve kavramlardır. Zihin, olgulardan beslenir ama kavramlarla işlevini görür. Kavramlar, zihinsel üretimlerin hammaddesidirler. İnsanın, zihinsel faaliyetlerine çok dikkat etmesi gerekir. Kontrol edilmenin ve yönlendirilmenin odak noktasıdır zihin. Zihne her yüklenen veri, çok iyi tahlil ve tetkik edilmelidir ya da verilerin nasıl yüklenilmesi gerektiği bilinmelidir. Zira zihninizin kontrolü de, yönlendirilmesi de yüklenilen verilerle olur. Zihni kontrol altına alınmış bir insanın, hayatı da kontrol altındadır. İşte bizim en büyük ve en birincil sorunumuz budur.