ZİHNİYET DEVRİMİ...6...

Özgür DENİZ - 22.02.2012

Gerçekten de, zihinlerimiz, bize ait olmayan ve bizi anlatmayan kavramlarla işgal ve iğdiş edilmiştir. Körleştirilmiş, bulanıklaştırılmış ve darlaştırılmıştır. Hayata bakış açımızı, bu kavramlar temelinde kurar olmuşuz. Kimliğimiz ve dinimiz, bu kavramlarla yozlaştırılmıştır, tahrip ve tahrif edilmiştir. Hayatımız ve varlık evimiz, bu kavramların gizli tasallutu altındadır. Dünyayı, kendi berrak kaynaklarımız temelinde, saf ve temiz bir zihinle algılayacağımıza, algılamaya çalışacağımıza ve öylece yorumlayacağımıza; gidiyoruz, bize ezberlettirilen ve yutturulan kavramlarla algılamaya ve yorumlamaya çalışıyoruz. O kavramların taşıyıcısı olan dizilerle, ürünlerle, araçlarla yatıp kalkıyoruz. Ve bizler, o kavramlara bağlandıkça ve o kavramları hap gibi yutup uyudukça, birileri hayatın nimetlerine kavuşuyorlar ve bildikleri anlamda hayatın tadını çıkarıyorlar. Kaynaklarımızı yağmalıyorlar, çocuklarımızı kendilerine hizmetkârlar kılıyorlar, ülkemizi talan ediyorlar, değerlerimizi çürütüyorlar, devletimizi çökertiyorlar. Bizlerse battığımız bataklıkta çırpınıp duruyoruz. Bütün yüce değerlerimizi, mukaddeslerimizi, törelerimizi ve geleneklerimizi bu kavramlara kurban veriyoruz. Kendi kavramlarımızı tanımıyoruz, düşmanlarımızın kavramlarını tanıdığımız kadar. Kendi medeniyetimiz için mücadele vermiyoruz, başkalarının uygarlığı için verdiğimiz mücadele kadar. Bu demek değildir ki; düşmanının kavramlarını, silahlarını öğrenme, bilme, tanıma. Hayır, kesinlikle böyle söylemiyorum ama düşmanının kavramlarına da alışma diyorum, onlar da bir güzellik var sanıp aldanma diyorum, çocuklarına o kavramları güzeldir diye sunma diyorum. Fakat nafile çırpınışlar olarak kalıyor bunlar. Gidiyorsun, düşmanının putları önünde eğiliyorsun. Allah’ını ve kitabını inkâr ediyorsun ama farkında değilsin Çünkü zihnin felç olmuş. İyiyi ve kötüyü tefrik edecek yetilerin yok olmuş. Düşmanın kavramlarını takdis ederek, kadim medeniyetini diriltemeyeceğinin bilincinde değilsin. Zavallı ve çaresizsin. Yalan mıyım söyle! Senin için dikilmeyen elbiseyi giymekten mutlu olabilir misin, ya da o elbise sana uyar mı? Uymaz ve de giyemezsin canım benim. Çünkü sen başkasın, diken başka! Senin terzin, giyeceğin elbiseyi dikmiş zaten. Ama düşmanların, o elbiseyi çıkartıp, kendi diktikleri elbiseyi giymeye zorlamışlar seni. Buna boyun mu eğeceksin?

 

Sen, aslında, düşmanın kavramlarını tasdik ederken, kendi çocuklarına da şu mesajı vermiş oluyorsun zımnen; bak çocuğum, senin kavramların kötü, sana güzel bir şey sunmuyor, senin dertlerine derman olmuyor; bu yüzden sana bu kavramları sunuyorum, bu kavramlarda hayat var, güzellik var, saygı var, barış var, umut var, özgürlük var diyorsun. Senin medeniyetin ölmüştür, Batı uygarlığına boyun eğmelisin diyorsun. Peki, hiç mi utanmıyorsun? Ya da zımnen böyle söylediğinin farkına varamıyorsun? Yazık, gerçekten yazık! Düştüğün ve düşürüldüğün kavramlarla kalkabileceğini sanmak ne büyük hamakatlık timsalidir. Söyle lütfen; çağdaşlıkla, demokrasiyle, liberalizmle kim ne elde etmişte sen bir şeyler elde edeceksin? Zaten elde etseydi, bu kavramları icat edenler elde ederlerdi ama onların da durumu malumdur. Bunu da mı görmüyorsun? Neyin peşindesin? Bugüne kadar hangi ideolojiden bir hayır gördün? Lütfen biraz düşünsen ne olur; yarın öldüğünde, sana bu kavramlardan mı sorulacak, yoksa kitabından mı? İdeolojilerden mi, yoksa dininden mi hesaba çekileceksin? Kitabında neyi aradın da bulamadın? Kendi kavramlarınla nereye ulaşmak istedin de ulaşamadın? Kavramlarını yaşama, yaşatma sonra düştüğün durumdan kavramlarını suçla! Bu haysiyetsizlikten başka nedir Allah aşkına? Kadim medeniyetinin temellerini böyle mi atacaksın? Kimliğinle ve dininle var olma iradesini böyle mi göstereceksin? İnsanlığa, bu şekilde mi umut vereceksin? Daha kendine bir hayrı olmayanın, insanlığa ne hayrı olabilir? Kendinden bihaber olanın, haberdar olabileceği ne vardır? Kendine dön! Kendi kavramlarına çevir yüzünü! Ne ararsan kendinde ara, kendi kitabında, kendi tarihinde ara! Bulamadım diyorsan, başkalarına müracaat etme, sadece temizlen! Kalbini ve zihnini temizle!

Tarih: 22.02.2012 Okunma: 712

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?