Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Doğrusu, TV haberlerine pek fazla bakmıyorum... Biraz vakit darlığından, biraz aynı haberi tekrar tekrar yayınlamalarından, biraz da hemen tamamının iktidar borazanı olmalarından...
Gündemi gazetelerden ve internetten takip etmeye çalışıyorum...
Ortak gündem pek az... Herkesin gündemi farklı... Herbiri politikasına, siyasî görüşlere yakınlığına göre başka bir hususu öne çıkarıyor.
x x x
Fener Rum Patriği Barthalomeos ilginç şeyler söylemiş. Demiş ki, “hepimiz Türk’üz”... Bu haber, bir tek Yeniçağ gazetesinde vardı.
Demek ki diğer gazeteler, ırk kökeni Türk olmayan, dünyada sözü geçen bir dinî liderin “hepimiz Türk’üz” çıkışının haber değeri olmadığı görüşündeler.
Tuhaf!
x x x
Yine Yeniçağ’da, kamuoyunun bir vakitler ilgi odağı halindeki Silivri davasına ait çok çarpıcı bir haber daha vardı... Davanın görüldüğü 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Doğu Perinçek’e 16 duruşma, onun ve Sevgi Erenol’un avukatlarına dava sonuna kadar “duruşmalara girmeme” cezası vermiş.
Sanık ve avukatı duruşmalara katılamazsa “adalet” yerini nasıl bulacak? Bir önceki yazı başlığım aklıma geldi... Ne diyordu Fenerliler kocaman harflerle: “Hukuka saygılıyız, karardan kaygılıyız”... Eh, gelin de bu şartlarda “adalet”in tecellisinden ve “karar”ın isabetinden endişeli olmayın!
Demek bu haber de, küçücük bile olsa manşetlere çıkacak değerde bulunmamış.
Gazeteciler, aydınlar “adalet” konusunda hassas olmayacaklar, herkes için “adalet” aramayacaklarsa işlevleri nedir? Neden gazetecilik yapıyor, niçin yazıyorlar?
x x x
Bugünlerde Türk dünyasının gündeminde Hocalı katliamının 20’nci sene-i devriyesi var.
26 Şubat, bir günde 613 Azeri’nin katledildiği acının tarihi...
Bu tarihî acıyı dünyaya hatırlatacak, bilmeyenlere duyuracağız...
1992’de Azerbaycan’ın Karabağ bölgesi Ermenilerce işgal edildi. Binlerce soydaşmız öldürüldü, yaralandı, sakat bırakıldı... Bir milyondan fazla Azerî topraklarından sürüldü. Aradan 20 sene geçmesine rağmen, bu milyondan fazla Türk evlerine, yurtlarına dönemedi... Gurbette sefalet içinde hayatı idameye çalışıyorlar.
İşte bütün bu haksızlıkları dünyaya haykırmak için 26 Şubat, saat 14:00’te Taksim’de toplanacağız.
Azerî kardeşlerimiz ve bütün Türklük âlemiyle dayanışmayı pekiştirmek, geçmişte yaşanan ve halen yaşanmakta olan felaketi dünyaya duyurmak ve göçmen durumundaki kardeşlerimizin yurtlarına bir an evvel dönmelerini sağlamak için, Pazar günü herkes Taksim’e diyorum.
x x x
NEREYE KADAR?
Feminizm ....... kocayı buluncaya,
Komünizm ...... parayı buluncaya,
Ateizm ......... tribülansa girinceye,
Demokrasi ....... iktidar oluncaya kadardır.
Av. Tuncer Güngör