Evet dostlarım! Hiçbir zaman yüzeysel düşünmemeliyiz ve olaylara yüzeysel bakmamalıyız. Gerekirse, her olayı bir zincirin halkası olarak görüp taaa en diplere kadar tetkik edebilmeliyiz. Dışa yansıtılan kimliklere inanmamamız gerektiği gibi. Öncelikle, insan olduğumuz yüce ve saf gerçeğini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Ve insan olmaklığımıza yakışan şekilde yaşamalıyız, hareket etmeliyiz. Bir papağan değiliz; öğretilen şeyleri, aynı kalıp içinde tekrar edip duramayız. Maymun değiliz; karşımızdakilerin yaptıklarını taklit edemeyiz. Köpek değiliz; verilen mamalarla efendimize mutlak tabiiyet içinde olamayız. Koyun değiliz; yönlendirilen yere, sürüler halinde, sorgusuz sualsiz gidemeyiz. Eşek değiliz; birilerinin yükledikleri yükü boyun büküp taşıyamayız. Tilki değiliz; kurnazlık yapıp, dostlarımızın haklarını gasp edemeyiz. Yılan değiliz; kardeşlerimizin arasına sessizce sokulup, zehir akıtamayız. Aslan değiliz; kendimize güç vehmedip, her halükarda insanlar üzerinde zorbalık yapamayız. Bizler insanız. İnsan yaratıldık, insan gibi yaşamalıyız ve öylece hayata veda etmeliyiz. Mutlak olarak içgüdülerimizle hareket edemeyiz. Zira aklımız, kalbimiz ve irademiz vardır. Düşünürüz, sorgularız, hissederiz, yaparız ve öylece yaşamaya çalışırız.
Bizler; eğitilen, öğretilen varlıklarız. Dışarıdan bilgi edinen ve ona göre kendimizi ayarlayan varlıklarız. Mutlak bilgi kaynağımız da, vahiydir. Hayvanlar gibi, yeteneklerimiz özümüze dercedilmemiştir. Bizler, çalışmaya tabi varlıklarız. Üretmeye, düşünmeye, yapmaya ayarlı varlıklarız. Bize bahşedilen zihin nimetinin hikmeti budur. Kalp nimetinin hikmeti budur. İrade nimetinin hikmeti budur. Bu yüzden, bizler, hayvan gibi yaşayamayız. Hayvani insiyaklara göre hareket edemeyiz. Öyle yaptığımız zaman, insan suretli ama hayvan siretli mahlûklar oluruz. Sürekli sömürülürüz. Önüne gelen, bir yönümüzle bizi avlar. Bizi hayvan gibi görüp, bizleri arzuladığı yönde yönlendirir. Bugüne kadar, bizleri, hep bu şekilde mahvettikleri aşikârdır, inkâr edilemez. İnsanlığımızı unuttuğumuz andan itibaren, insanlıktan çıkmış olanlarca yönlendirildik ve kullanıldık. İnsan olduğumuzu hatırlayıp, insan gibi hareket etmeye meyletmedik. Düşünmedik mesela. Birilerinin, bizim için düşündüklerini düşündük ve böylece yan gelip yattık, her söyleneni hap gibi yuttuk. Yalanlar dünyamızı işgal altına alınca da, gerçekleri unuttuk.
Dünyadaki ve ülkemizdeki olaylar hakkında, hiç beyin fırtınası yapmadık. Liderler hakkında hiç beyin fırtınası yapmadık. İdeolojiler hakkında beyin fırtınası yapmadık. Partiler hakkında beyin fırtınası yapmadık. Yakın tarih hakkında beyin fırtınası yapmadık. Sağ ve sol üzerinde beyin fırtınası yapmadık. Dünya savaşları hakkında beyin fırtınası yapmadık. Dinler üzerinde beyin fırtınası yapmadık. Helak olan kavimler üzerinde beyin fırtınası yapmadık. İlk evvelinde ve en mühimi, kendimiz hakkında beyin fırtınası yapmadık. Her şeye yüzeysel baktık ve karambole daldık. Oysa her şey mutlaka bir sebebe mebnidir. Misal; Birinci Dünya Savaşı’nın sonucunda, Osmanlı parçalandı, Ekim Devrimi oldu. Ve bu sonuçlarla, ne gizli emellere ulaşıldı. Oysa her şey bir plan dâhilinde işliyordu. İnsan, kaynaklarından koptuğu zaman, yörüngesini de şaşırır. Böylece her şeyi, tabi bir sürecin ürünü olarak görebilir ama gelişen olaylar onu mutlaka yanıltır ve ya tam uyutur ya da tam uyandırır. Yine İkinci Dünya Savaşı’nın sonucunda Birleşmiş Milletler denilen küresel domuzlar diktatoryası ve NATO denilen küresel cinayet merkezi kuruldu. Ve bununla da, nice gizli emeller kotarıldı. Yine güya Yahudi Soykırımı denilen dünyanın en büyük yalanı icat olunmuş oldu ve bunun üzerinden dünyada gizli bir siyonist zorbalığı tesis edildi.
Her ideoloji de bir hedefe yönelikti. Tek birisiyle ilgili bir misal verelim. Yahudiler, büyük suçlarından dolayı, güya, maymuna dönüştürülmelerinin intikamını almak ve (hâşâ) Allah’la hesaplaşmak adına Komünizm denilen ideolojiyi icat ettiler. İnsanın, maymundan geldiği teorisini insanlığa kabul ettirmek içinde, bunu, Komünizm ideolojisinin alt yapısı yaptılar. Ve böylece bütün insanlığa hayvan muamelesi çektiler. Bizler, her şeyi doğal sürece bağlayabiliriz ama bu masumiyet bizi yanıltabilir. İşte Darvin denilen faşist siyonist için; bir bilim adamıdır, doğa bilimcisidir, araştırmalar yapmıştır ve bulgularını ortaya koymuştur diye düşünülebilir, fakat bir de tersten düşünülmelidir. İşte o zaman, bazı incelikler yakalayabilir insan. Komünizm, insanı hep bir hayvan gibi algılamıştır. Bu asla yalanlanamaz. Bunu Komünizmin babaları inatla ifade etmişlerdir. Uygulamaları da aynı minvalde olmuştur. İnsan sadece çalışan, hareket eden ve üreten bir hayvan olarak görülmüştür ve kendisine karşı muamele de bu yönde olmuştur. İnsanın kalbi, aklı ve iradesi iptal edilmiştir.
Komünist teorisyenler, insanın, kökeninin maymun olduğunu ve emek sonucunda insanlaştığını, el’in burada hayati fonksiyona sahip olduğunu ifade etmişlerdir. Adeta bütün büyüyü el’e hasretmişlerdir. Ama insanın zihin gibi yüce bir yetiye sahip olduğunu görmemişlerdir. İnsan zihni olmadan, bir emek faaliyetinin olacağını düşünmek ya da varsaymak gerçekten akıl işi değildir. Emek, nihayetinde bir hareketin ürünüdür. Organların, işlevsel olmalarının yani harekete geçmelerinin temelinde zihni faaliyet vardır, bilinçli bir irade vardır. Öyleyse zihin emekten önce gelir. Zihinsel faaliyette, münhasıran insan nesli için geçerli bir şeydir. Aslında komünizmin aklı iptal etmesinin nedenlerini de görebiliriz burada, ince bakarsak. Oysa el’i yönlendiren bir zihin olmalıdır, emek bir zihni faaliyete dayanmalıdır. Zira düşünmek, bunlardan önce gelir. İnsan düşünür ve organlarını nasıl hareket ettireceğini fark eder ve nihayet bu organlarını faaliyete sevk eder. Oysa bırakın maymunları, hiçbir hayvana böyle bir yeti verilmemiştir. Hayvanlar zihinleri ile değil, insiyakları ile hareket ederler. İnsiyaki hareketlerde de asla bir bilinç aranmaz. Maymunlarında, böyle yüce bir hamle için, zihinsel faaliyet içerisinde olmaları gerekir ki, bu kabil değildir. Öyleyse, böyle bir iddia traji-komik bir haldir. En basit akıl bile bu gerçeği görebilir. İnsanın hayvandan türemesi, hele hele bunun emekle ilintilendirilmesi yeryüzün en büyük saçmalığıdır. İnsanın, kendisini daha da yücelerde görmesi lazımken; nasıl olurda daha da aşağılara indirilebilir? İnsanın el’ini kullanmasıyla, maymundan insana evrilmesi hızlanıyormuş güya. Peki, el’i yönlendiren nedir, hangi iradedir? Demek, hayvanda akıl olmadığı halde, insanlaşma sürecine dâhil olmuş ha! Gülerler adama.
Komünizmin, tek tipleştirici mahiyeti, insanları hayvani güdülere mahkûm eden yüzü, sürekli çatışmacı kimliği, sorma ve sorgulama iradesine karşı koyma durumu, aklı ve kalbi önemsememesi gibi yönlerinin sırrı bu gerçekte gizlidir. İnsanların, maymundan türediğine inanmasındadır. İşte, komünistlerin, vatan, millet ve din gibi konulara uzak durmalarının ve bu yüzden de asla diğer kesimlerle uzlaşmamalarının nedeni de budur. Bu ayrılıkta, bu anlayışta, kesinlikle en arkada siyonizmin işine gelmektedir. Komünist yoldaşlar, insanı, hayatı, doğayı ve olguları çok derin bir tetkike, tahlile tabi tutmalıdırlar ve her şeyi bizatihi görmelidirler. Üst kesimde ki önderimsiler tarafından yönlendirilmeyi bırakmalıdırlar. Göreceklerdir ki, acımasızca kullanılmaktadırlar. Adalet için verdikleri mücadele asla kendileri için değildir. Dine karşı verdikleri mücadele asla kendileri için değildir.
Bu tarafta ki cemaat zihniyeti de aynen budur. Bunlarda din temelinden hareket etmektedirler belki, ama insanın, insan olduğunu da unutmaktadırlar bir yerde. İnsanı tek tipleştirme gayretindedirler, insanı mücadeleden uzak tutmak gibi bir dertleri vardır. Mutlak kadercilik anlayışının mahkûmudurlar. Komünistlerin, insanı maddi zincirlere vurmak istedikleri gibi; bunlarda insanları manevi zincirlere vurmak istemektedirler. Oysa Allah, insana, akıl, irade ve kalp vermiştir. Aynı komünistler gibi, bunlarda, insanın bu yönlerini görmezlikten gelmişlerdir, gelmektedirler. İnsanın, izzetli bir yaşam sürmesine darbe vurmaktadırlar. İnsanların, haklarını aramalarının önüne geçilmektedir. İnsanlar, adeta sürüleştirilmektedir. Bunları, kendi kafamızla, saf gerçekler temelinde düşünürsek görebilmemiz zor değildir. Bunların yaptıkları şeylerde, tıpkı komünistlerin yaptıkları şeyler gibi, siyonistlere yaramaktadır.