Eğitimde 4+4+4 bulmacası

Hüseyin ŞİNASİ - 06.03.2012

 

4+4+4 eğitim yasa tasarısı mecliste görüşülüyor. Yasa öyle veya böyle kabul edilecek ve gelecek eğitim-öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlanacak. Herkes 4+4+4 formülü için bir şeyler söylüyor. Bize göre bu hamle iktidarın 8 yıllık kesintisiz eğitimcilerden, 4+4+4 kesintili eğitim dayatması ile intikamıdır.

         8 yıllık zorunlu eğitimde, eski ilkokul ve ortaokullar birleştirilmiş, ilköğretim okulları açılmıştı. Bu uygulamanın sonucunda çoğu köylerde okullar kapanmış, öğrenciler en yakın ilköğretim okullarına taşınarak eğitim verilmeye çalışılmıştı. Köylerde okulların kapısına kilit vurulması, bakımsız, harap bırakılmasının sonucu olarak, bayrak direklerinden Türk bayrağı inmiş, İstiklal Marşı okunmaz olmuş, muhtar-imam-öğretmen saç ayağının biri koparılıp atılmış, topal ve sakat bırakılmıştı. Bu durumun köylerdeki etkisini  anlatmaya bilmem gerek var mı?

DPT’de ve Milli Eğitim Şuralarında mesleki eğitimdeki öğrenci sayısının genel öğrenci sayısının %65’i olacağı belirlenmişti. Buna karşılık 8 yıllık zorunlu eğitimin gereği olarak meslek liselerinin orta kısımları kapanmış ve bu okulların mezunlarına getirilen katsayı zorlaması ile öğrenci sayıları iyice düşmüş ve bu oran %35-%40’lara kadar gerilemişti. Hâlbuki ülkenin ihtiyacı olan ara insan gücü yetiştirme düşüncesi ve üniversite sınavlarındaki yığılmaların önlenmesinde meslek liseleri önemli bir etken olabilirdi. Meslek liselerinin önündeki katsayı adaletsizliğinin kaldırılması çok uzun zaman aldı. Ama kaldırıldı.

         Zorunlu eğitimin bir gereği olarak ilköğretim çağındaki 6-15 yaş arasındaki çocukların bir arada bulunması sakıncalı idi. Bu uygulamadan çoğu öğrenci velisi ve öğretmenler rahatsızdı. Bu bakımdan yeni getirilmek istenen sistem 5-11 yaş arasındaki çocukları ayrı, 11-15 arasındakileri ayrı mekânlarda ve okullarda değerlendirecekse alınan kararları alkışlamak gerekir. Eğer söylendiği gibi ilköğretime başlama yaşını 5 yapıp, 4+4 sisteminde çocukları aynı ortamlarda tutmayı düşünüyorlarsa geçmişte yapılan hatalarda ısrar ediyorlar demektir.

         Bir başka konu da meslek liselerinin eskiden olduğu ilk 4 yıldan sonra öğrenci kabul edip edemeyeceğidir. Eğer mesleki eğitimde kaliteyi ve başarıyı arttırmak istiyorlarsa meslek liselerine ikinci kademenin açılmasına izin verirler. Eğer böyle bir niyet yok da, sırf Kuran Kursları ve İmam Hatip Liselerinin önünü açmaya çalışıyorlarsa o zaman başka türlü düşünmek gerekir.

Eskiden beri çocuklarına dini eğitim aldırmak isteyen anne ve babaların önündeki tüm engellerin kalkması gerektiğini söyledik. Yine aynı şekilde düşünüyoruz. Elbette kız ve erkek çocuklarımız dinin gereklerini en iyi şekilde öğrenebilmeli. Ancak bunlar yapılırken öyle veya böyle dini eğitim konusunda insanlara baskı ve zorlama yapılmamalıdır. Yoksa kaş yapayım derken göz çıkarılmış olur.

Gelecek yıl uygulamaya geçilmesi düşünülen 4+4+4 eğitim sisteminin ikinci devresinden sonra yani lise eğitimi açık öğretim veya uzaktan öğretim uyarlanmaya çalışıyor. Şurası açıktır ki, ister açık öğretim, ister uzaktan eğitim yöntemler ile eğitim-öğretim faaliyetleri, öğretmen ve öğrencinin karşılıklı etkileşim içinde bulunduğu örgün eğitimin yerini tutmaz. İstenilen nitelikli insan gücü yetiştirme hedefine asla ulaşılamaz.

Eğitim sistemimiz yeniden şekillendirilmeye çalışılırken SBS gibi ilköğretim öğrencilerinin, YGS, LYS gibi lise öğrencilerinin hayatında önemli bir dönüm noktası olan sınavların ne olup, olmayacağını kimse tartışmıyor. Hâlbuki eğitim sistemimizde çözülmesi gereken en önemli sorun haksız, hukuksuz, adaletsiz sınav sisteminin kaldırılması olmalıydı. Ama kimse büyük paraların döndüğü sınavlar ve dershane sektörüne dokunamıyor.

Siz liselere girişteki SBS sınavlarını kaldırabiliyor musunuz? Üniversiteye girişin önündeki YGS, LYS engellerini kaldırabiliyor musunuz? İşte o zaman asıl kahraman sizsiniz.

 

 

    

 

Tarih: 06.03.2012 Okunma: 771

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?