YAVRUM!...

Özgür DENİZ - 24.03.2012

Küçüksün ve büyüyeceksin yavrum. Büyüdükçe bilinçleneceksin, bileyleneceksin. Bilinçlenip, bileylendikçe kendine geleceksin ve hayatın ne olduğunu öğreneceksin. Seni büyütenler, kolay yaşamadı ve yaşamıyor, kolay kazanmadı ve kazanmıyor. Bunu bilecek ve doğru yolun bu olduğunu kavrayacak, yanlış ve kolay yollara sapmayacaksın. Dünya ve dünyacılar, seni kolaya alıştırmak ister, direneceksin. Çetin süreçlerden geçeceksin. Ya eğileceksin ya da şerefinle yaşayacaksın. Unutma! İnsan, şerefi için yaşar ve yaşamalıdır yavrum. İnsanı, insan eden; hak yolunda, halk uğruna verdiği haklı kavgasıdır. Cesur olacaksın, doğru okuyacak, iyi düşünecek ve kötülerle dövüşmeyi öğreneceksin. Hayatın, cazlarda, sazlarda, diskolarda, vur patlasın çal oynasınlar da değil; toprakta, terde, kanda ve yaşta olduğunu unutma yavrum. Kavuştuğun bugünlerin nasıl bırakıldığını bil ve yarınlara daha güzel günleri emanet etmek için savaşım ver. Bu topraklar ve bu ülke, yatılarak kurtarılmadı ve kurulmadı. Sende yatmayacaksın ve öncekilerin kuramadığı güzel dünyayı kurmak için yaşayacak ve savaşacaksın. Savaşmak, yok etmek demek değil, yaşatmaktır yavrum. Unutma ki; yaşatmak için savaşmayan, aslında yok edilmeye imkân tanıyordur ve meydanı kötülere bırakıyordur.

 

Korkma yavrum! Korkuyu öğretenlerden kork. Korku, sorumluluklarından kaçmana neden olmasın. Bil ki; bir insana ve bir topluma karşı yapılabilecek en büyük ihanet ve alçaklık; insanı ve toplumu korkutmak ve sorumluluklarından uzaklaştırmaktır. Engelsiz ve düşmansız yaşam yoktur. Engeller ve düşmanlar, insanı olgunlaştırır ve güçlendirir. Kolaya alışan, düşman edinmekten korkan ve engelden kaçanların kaderi, önüne gelenin önünde eğilmektir yavrum. Ama eğilen, şerefini kaybeder ve eğilerek yaşayanın, yarınlara bırakacağı hiçbir şey yoktur. Şerefsizce yaşamıştır ve şerefsizlikle anılacaktır. Düşman edinmekten korkanların ve engelsiz yol arayanların, ne bırakacakları bir eserleri ve izleri ne de şerefli bir isimleri olmayacaktır. Onların geride bırakacakları tek şey; korkaklar sürüsüdür. Tarih, korkusuzları taşır yavrum. Korkakların yeri, tarihin çöplüğüdür. Doğru okuyacak, iyi düşünecek, bezginlik hissetmeden çalışacak ve cesurca savaşacaksın. Hak bildiğin yoldan şaşmayacak, haksızlığa tapmayacak, doğruları kötülerin suratlarına haykıracaksın. Birileri gücenecek diye, gerçeği gizlemeyeceksin. Gerçeği gizlemek, Hakka ve Halka ihanettir, unutma yavrum! Tatlı dillere, güzel sözlere, hoş nutuklara aldanma, sen yapılanlara değer ver. Çünkü yüreği tam manasıyla yansıtan, yapılanlardır. Yüreksizlerin işi konuşmak, nutuk çekmektir ama yapmak, yürekli olanların işidir.

 

Çalışmak güzeldir, emek kutsaldır yavrum. Bu yüzden çalış ve çalışmaktan utanma. Bir temizlikçi ol, ekmeğini terinle kazan ama asla çalma, çırpma ve başkasının hakkına göz dikme. Baba parasının faiziyle de yaşama yoluna gitme. Bil ki; terden utananın, şerefiyle yaşayacağı bir yer yoktur. Çalışmak, ter akıtmak, çalmaktan ve faizle yaşamaktan bin kat daha haysiyetlicedir. Güneşi gözlerinde batırma yavrum. Güneş, avuçlarına doğsun ve gözlerini aydınlatsın ve yüreğini ve beynini. Sen aydınlık ol, aydınlık sen olsun ve ülken aydınlıkla dolsun. Yarınları düşün ve çalış. Yatarak, hazır yiyerek yarınlar kazanılmaz. Bugünsüzde, yarın olmaz. Yarını, yarın düşünmeye kalkarsan düşersin yavrum. Yarın elinde değildir; elinde olan bugündür ve yarınlar, bugünlerin üzerine kurulur. Kurmak içinde çalışılır. Yarınlarının teminatı; kalemin ve kılıcın olsun yavrum. Kalemsiz ve kılıçsız yaşamak, korkularla yaşamaktır ve yarınları kaçırmaktır.

 

Teslim olmasını da bil ama olunması gereken yere ol. Benzerlerine teslim olanlar, hiçbir şeye benzemezler. Kof özgürlük hayallerine kapılma ve bu yüzden değerlerle süslü hayatına kıyma. Özgürlük demek, istediğini, istediğin gibi yapmak demek değildir. Mutlak özgürlük arzusu, mutlak bilinçsizlikten kaynaklanır. İnsan, sınırların mahkûmudur. Bizim yapmamız gereken, mahkûmluğumuz içinde şereflice bir hayat yaşamaktır. Yoksa mutlak mahkûmluğumuzdan kurtulmaya çalışmak değildir ya da mahkûmluğumuz içinde mahkûm olmak değildir. Işık bazen aldatıcıdır ve derinliklerinde karanlığı gizler. Sen ışığın ardındaki karanlığa değil, karanlığın ardında ki ışığa odaklan. Özgürlük sandığın şey, derinliklerinde dehşetli bir bataklığı gizliyor olabilir ama tatlı geldiği için fark etmezsin. Fark ettiğin zaman, zaten kaybolmuşsundur ve çaresizsindir ve çareler bile faydasızdır o zaman.

 

Hayatın, tekrardan ibaret olduğu için sıkıcı geldiği bir gerçektir. Sıkıntıların, seni, sınırlarını aşmana zorlamasın yavrum. Can sıkıntısı ve yeni arzusu, eskiye başkaldırmanı doğurmasın. Haddizatında eski diye de bir şey yoktur. Bu sadece bir yanılsamadır. Eski dediğimiz şey, aslında olgunlaşmış ve olmuş olandır ama tam olduğu zamanda terk edilendir. Yeni, hamdır. Ve ham olan karın ağrıtır, baş döndürür. İnsan, gerçeği, olmayan yarınlarda mı yoksa olmuş zamanlarda mı arar? Yarınsız dün hep vardır ama dünsüz yarın asla olmayacaktır. Öyleyse, olmayan yarınlar için, olan dünleri terk etme ama o dünler üzerine de yarınları inşa etmeyi unutma yavrum. Yeni için eskiye başkaldırmak, konforun ne olduğunu bilmeden onu istemek, insanı yılgınlığa ve bezginliğe sürükler. Yılgınlık ve bezginlik ise, her türlü kötülüğe davettir. Kendi değerlerinle ve imkânlarınla yaşamasını bil. Yoksulluğa ve kötülere boyun eğmeden, ahlaksızlığa bulaşmadan, eski deyipte özünü terk etmeden yaşamak; güzelliğin ve gurunun olsun yavrum. Eski giymek değil, eskimemektir önemli olan. İçin eskimişse, yeni giysen kaç yazar yavrum? Ama için yeniyse, dışın eski de olsa, seni kim bozabilir yavrum?

 

Şerefsizlikle, eğilmekle, ahlaksızlıkla geçen bir ömürden, yarınlara ne kalır yavrum? Yavrularına, ne bırakabilirsin? Şerefli bir hayattan ve güzel ahlaktan daha kıymetli ne bırakılabilir şu dünya da miras olarak? Utanacak bir miras bırakmak, sonsuz utanca mahkûm olmaktır. Ebediyen onursuzca anılmaktır. Gidenler gitti, kalanlar tek güvencimizdir. Çürütülen ve çürüyen toplumu diriltmek, senin görevindir yavrum. Suçluları bırak, suçlanmamaya bak. Kahrolan, geberen ve korkakça yaşamakta olan suçluları, suçlasan kaç yazar? Senin işin, suçlanmamak için, sorumluluğunun bilincinde olmak ve korkmadan yürümektir aydınlığa doğru.

 

Ülken, milletin ve ümmetin için çalış yavrum. Ahlak ve adalet için yaşa. Ahlakın ve adaletin olmadığı yerde, ne değer olur ne de şeref. Orada insan çürür ve toplum ölür. Millet biter, ülke batar. Ama adalet kadar, insanı anlamakta önemlidir ve önce insanı anla yavrum. Çünkü insanı anlamayan, adaleti anlayamaz. Her şey insan içinse, insan niçindir düşün. Umudunu ve inancını kaybetme yavrum. Birgün, iyilerin mutlaka kazanacağını unutma. Ne bu millet ne de bu memleket hürriyetsiz yaşayabilir, bunu bil ve milletimizin ve güzel Türkiye’mizin hürriyeti, bağımsızlığı için yorulmadan çalış yavrum. Sonra da bütün soydaşlarının ve dindaşlarının hürriyetleri için savaş yavrum.

 

Son tahlilde; boynun asla eğilmesin yavrum! Hür doğdun, hür öl! Zincirsiz doğdun, vurulan zincirleri kır yavrum! Düşmanın önünde göğsünü siper et ve dur yavrum! Senin atalarına zincir vurulduğu görülmemiştir, sende zincirlerden arî ol yavrum! Kendine yakışanı yap ve kendine yakışan şekilde yaşa! Güven bana yavrum!

 

 

AYRINTI

 

BİR:

 

Üstat Necip Fazıl’ın emsalsiz ve muhteşem beyanıyla; Türk’ün ruhu Ayasofya’da kilitlidir yavrum. Ruhunu esaretten kurtar ve gerçek hürriyetine kavuş. Kilitleri kırmadan, hesapları sormadan hürriyetin hayalden ibaret olduğunu bil yavrum. Bu bilgiyle bilinçlen ve bileylen.

 

İKİ:

 

Dinsiz felsefe, basit şeyi karmaşıklaştırmak ve sonrada tekrar basitleştirmek için uğraşmaktır. Gerçeği, büyük (!) kavramlara kurban etmektir. Yani dinsiz felsefe, bir şey yaptığını sanmak ama hiçbir şey yapmamaktır ve hiçbir şey yapmadığını anlamamaktır. Hülasa, saflıktır.

 

Tarih: 24.03.2012 Okunma: 710

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?