Anlaşılmayan NE?
Dünkü
yazımda 4+4+4 şeklinde ifade eden kesintili eğitime açıkça evet dediğimi beyan
edip çok basit 2 adet örnek vererek gerekçemi açıklamıştım.
Bu
gerekçelerim sanırım tam olarak anlaşılmamış ki; www.genelhaberler.com’ un Baş yazarı
olarak haftada en az 5 yazı yazan İsmail bey çok sert ifadelerle yorum yapıp
beni eleştirmiş.
Yorumu
aynen şöyle.
“Evet, haklısınız... Biz anlayışsızız, İHL mezunu Başbakanı
3'ncü defa başbakanlığa getiren %50'li anlayışlı... Bu hesapla, geriye kalan
%50 de anlayışsız oluyor. Demek ki birilerini iktidara taşıyan kesim anlayışlı
oluyor... Özal'ı getiren, Demirel'i getiren, Evren Anayasasına oy veren,
dolayısıyla onu cumhurbaşkanlığına seçen %92 de anlayışlıydı... Ne olduysa onun
42'si son zamanlarda anlayışsızlar sınıfına terfi etti. Zaten bizim
siyasetimizde Amerika'nın, medyanın, medyayı korkutmanın falan hiiiiiiç tesiri
yoktur. Nitekim içerideki 100 gazeteci, gazeteci değil, teröristtir. Memlekette
büyük özgürlükler, ileri demokrasi ve bittabi olağanüstü refah ve huzur var.
Herhalde bu huzur, 4'e ve 4'lere bölünmüş eğitimin faziletini anlamamıza mani
oluyor! Demek ki artık, yeni eğitim sistemi ile müthiş, "anlayışlı",
bilgili nesiller yetiştirebileceğiz Hayırlı olsun! Selâmlar... “
Bu yorumun yayınlandığı yer www.genelhaberler.com sitesini ekmek
mücadelesi bile verilmesine rağmen ayakta tutmaya çalışan bir kişinin yazdığı
yazının altı. Yorumu yazan İsmail bey Osman Yıldız’ı şahsen tanıyor.
Mücadelesini biliyor. Var olan eğitim sistemi ile yetişmiş insanlarımızın
kalitesini bizzat yaşayarak biliyor. Fakat buna rağmen kendisi ile pekte
alakalı olmayan eleştiriyi doğrudan üzerine alıp cevap verme ve cevap verirken
de doğrudan Akparti ve diğerleri polemiğine giriyor.
İsmail bey biliyor ki; Osman Yıldız
sadece ve sadece doğru gördüğüne doğru diyen, yanlış gördüğünü ise kimlik
sorgulamasına bakmadan doğrudan dile getiren bir kişi.
Aynı Osman Yıldız yazı içinde 2004
yılında verdiği bir dilekçe ve cevabı örnek gösteriyor.
Şimdi İsmail beyin anlayamadığını
tahmin ettiğim dilekçem ve cevabı öncelikle benim nasıl anladığımı yazayım.
İ.Ü. Tıp
Fakültesine ben 21/10/2004 tarihinde bir dilekçe vermişim.
Dilekçemin
konusunu ise açıkça yazmışım.
Demişim
ki;
“Çocuk
sahibi olmasında problem olmayan ailelerin sağlıklı çocuklarının olması için
yapılmış olan araştırmanın sonuçları, konunun insanlığa ulaşabilmesi için
yapılması istenen bilimsel araştırma talebi.
Ve hemen altına konuyla ilgili
verdiğim dilekçelerden 2 tanesine verilen cevapları ilgi olarak koymuşum. Bu
cevapları da dilekçem ekinde belge olarak koymuşum.
Devamında da konuyu özetleyip
araştırmayı neden yaptığımı Anayasa dayanakları ile beraber açıklamışım.
Bana ne cevap vermişler.
Aynen cümleyi alıyorum.
“Sayın Yıldız, genetik hastalıkları
cinsel ilişki gününe göre yapılan matematiksel bir formülle kesin olarak
saptadığını iddia etmekte ve konunun araştırılmasını talep etmektedir.”
Allah
aşkına İsmail bey şu benim dilekçemde genetik veya hastalık tanısı gibi bir tek
kelime var mı? Varsa ben mi körüm. Ben mi beyinsizim. Yoksa prof. Ünvanı ile
Ana görevi araştırma yapmak olan bir çok kişiyi yöneten bu vatandaş mı kör.
Kesin
olarak birimiz körüz. Ama hangimiz.
Lütfen
bana bunun cevabını köşe yazısı yazarak veriniz.
Bensem
kör beni tüm aleme rezil ediniz. Yok o görevi emrindeki personele araştırma
yaptırmak olan Sayın Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu’na bu cümleyi nereden bulduğunu
sorunuz.
Yazıyı
uzatmamak için dilekçem ve gelen cevapla 4+4+4 kesintili eğitim sisteminin ne
alakası olduğuna geleyim.
Bu Prof.
İ.H.L. mezunu olupta tıp bitirmiş ve bu ünvana gelmiş olsaydı acaba bu kadar
kör körüne yazılmış bir cevaba imza atabilir miydi.
Emrinde
araştırma yapmakla görevli olup tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan paralarla maaş
alan çalışanlara sahip bir yönetici olarak Dünya üzerinde neden düşünülmemiş
olduğu ayrı bir tartışma konusu olabilecek bir konu gelecek ve personeline bu
konuyu araştırabilir miyiz bakınız demeyecek. Var mı böyle bir vicdan. Var mı
böyle bir kin.
Çok ama çok önemli bir bilgi. Dünya üzerinde bitkilerin ekildiği
zamanla bitkinin büyümesi arasındaki ilişki milyonlara varan kez araştırılmış
ve sonuçta araştırmalar yeterli görülmediği için devam ediyor.
Hayvanların ilişkiye girdikleri zamanla yavruların sağlığı arasında ki ilişki hayvanların mutlak
içgüdüsel hareketleri nedeni ile herkesçe biliniyor.
Fakat Dünya üzerinde ilişkiye girilen zamanla bebeğin sağlığı
arasında bir ilişki var mı yok mu diye hiçbir araştırma yapılmamış.
Sizce bu
kadar net bir konu neden araştırılmaz. Şu çok savunulan eğitim sistemleri neden
araştıracak konular ararken bu kadar net ve kolay bir konu neden araştırılmaz.
Sayın Cüneyt Özdemir’in yazısından aldığım alıntı ne anlatıyor bize.
Peki AB
ye girme adayı olan Ülkemiz için Avrupa Birliğinin hibe şeklinde araştırma
projelerine verilen kaynağının proje sunulmadığı için kullanılmadığından haberi
olan var mı?
Bakın ne
kadar ilginç.
Bir
araştırma yapılacak. Bu araştırmanın yapılması için gereken tüm kaynağı da hibe
olarak Avrupa Birliği karşılayacak.
Ve siz bu
noktada size araştırma yapın diye gelen dilekçeye nedir bu araştıralım demek
yerine açıkça iftira atarak yalan beyanla cevap verip sansür konulması için
gereken yerlere bilgi vereceksiniz.
Ben bunun
gibi o kadar çok örnek yaşadım ki; emin olun sayısını unuttum.
Şu ana
kadar twitter.com üzerinden 100 den fazla kişi benim talebimle bu dilekçemi ve
cevabını okudu. Bir tek kişi hariç hiç kimse yorum yapmadı.
Cevap
veren kişinin cevabı aynen şöyle.
Yusuf SaNaMeR@yusuf_sanamer
Osman Yıldız adlı kişiye yanıt olarak
“@scsoy konu ile ilgili ilim sahibi değilim zira verilen cevap bilim adamlarınca verilmiş. Sizin savınızın haklılığını ancak bilimsel çalısmalar ile doğruluğu ispatlanır. Bence bunu da genetik bilimcileri uygun bulurlarsa araştırma konusu yaparlar."
Konuyla ilgili bilgisi olmayan insanların doğal tepkisini
vererek verilen bir cevap.
Bana birisi veya özellikle İsmail bey siz görevi
araştırmak olan ve bunun için senin benim verdiğim vergilerden oluşan bütçeden
maaş alan insanlar her taraftan açıkça araştırma yapanlara destek oluruz
paraları yağarken neden böyle bir konuyu araştırmazlar ve neden
araştırmadıklarını açıklamazlar.
Lütfen bunun cevabını bulup yazabilir misiniz?
Bu yazıyı okuyanlar mümkünse benim haksız olduğum
noktaları yorum olarak yazar mısınız?
Not: Yorum yazmanız için üye olmanız gerekmez. Gerçek
adınızı kullanmanız gerekmez. Altta yer
alan yorum yap butonuna tıklayıp doğrudan yorumunuzu yazabilirsiniz. Küfür ve
hakaret içermeyen yorumlar aynen yayınlanacaktır.
Saygılarımla