4 Nisan 2012 merhum Başbuğ Alparslan Türkeş’in vefatının 15.
yıldönümüdür. Anamur MHP İlçe Teşkilatı ve Ülkü Ocakları Temsilciliği, Başbuğun
ölüm yıldönümü nedeniyle MHP İlçe Merkezinde bir anma programı düzenledi.
Başbuğ Türkeş bir kere daha genç yaşlı, kadın erkek MHP’lileri, Ülkücüleri ve Türkeşçiler
bir kere daha bir araya getirmeyi başarmış.
MHP İlçe Yönetimi ve Ülkü Ocakları
Temsilciliği, daha günler öncesinden şehrin değişik yerlerindeki reklam
panolarında anma programının büyük boy afişini asmışlar. “Unutmak unutulmaktır”
demişler. Bununla da yetinmeyip kayıtlı tüm üyelerine kısa mesajlarla davet
çıkarmışlar. Yerel basında programla ilgili haber yayınlatılmış. Davetlilere
mektup yollanmış, telefonlar açılmış program gelmeleri rica edilmiş.
Başbuğ Türkeş’i anma programının
başlamasına yakın MHP İlçe Merkezi önüne vardığımızda etrafın çok kalabalık
olduğunu anladık. Program partinin teras katında yapılacaktı. Ama daha ilk girişten
itibaren üç katın merdivenleri, son kattaki parti bürosu ve teras katı çok
kalabalıktı. Gelenlerin çoğu oturacak bir yer bulmakta zorlanmış ve geri dönmek
zorunda kalmışlardı. Belki biz de yer bulamayabilirdik. Ama parti yöneticilerinden
biri sandalyesini bize verdi ve oturabildik.
Bu sene ilginç bir uygulama başlamış.
21 Martta kutlanan Nevruz şenliklerinde, merhum BBP lideri Yazıcıoğlu’nun
vefatının üçüncü yılında ve bu programda davetlilere sıcağı sıcağına “sarı
burma tatlısı” ikram ediyorlar. Bu tatlının yapılışı ilk olarak nevruz
kutlamaları sırasında tezgâhını meydana kurup sarı burma tatlısı yapan eski
öğrencilerimizden Musa Çamtosun’u kutlamıştık. Bundan sonra rahmetli Muhsin
Yazıcıoğlu anısına Saçkan Kavşağındaki parti merkezi önünde ve mevlit programı
sırasında Merkez camisinde aynı uygulamaya şahit olduk. Bu durum MHP
yönetiminin de ilgisini çekmiş olacak ki, program başlamadan önce davetlilere
sıcak tatlı ikramı yapıldı.
Program yatsı namazından sonra başladı.
Sunumu birçok programda görmeye ve dinlemeye başladığımız emekli öğretmen Kemal
Şen yapıyordu. Kemal Bey aynı zamanda iki dönemdir MHP İlçe Yönetiminde görev
bulunuyor. Bize göre kürsünün sol tarafına büyük boy perde yerleştirilmiş.
Perdenin sol tarafında Başbuğ Türkeş’in, sağ tarafında Devlet Bahçeli’nin ve
ortada en üstte Atatürk’ün büyük boy bir portresi yerleştirilmiş.
Sunucunun kısa açış konuşmasından sonra
saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasına geçildi. İstiklal Marşı okunurken sanki
bütün Anamur dile gelmiş sandım. Ülkü Ocağı Başkanı Hasan Oktar ve MHP İlçe
Başkanı Ramazan Yalçın duygu yüklü birer konuşma yaptılar. Ramazan Yalçın’ı
birçok kez dinlemiş ve hitabetini beğenmiştik. Ancak Hasan Oktar’ı ilk dinledik
biraz daha çalışmayla daha güzel olacağı anlaşılıyor.
Bu sene, Başbuğ Türkeş’i anma programı,
çok ilginç ve zengin bir muhtevaya sahipti. Türkeş’in kendi sesinden
düşüncelerinin anlatıldığı videolar izleyicilerin büyük beğenisini topladı.
Elbette yayınlanan videoların hepsi iyi seçilmiş ve ilgi toplamıştı. Ancak Türkeş’e
Anamurlu gençlerin Başbuğ unvanını vermesinin anlatıldığı video hepsiden daha
önemliydi ve davetlilerin duygularını coşturdu.
Davetliler arasından iki kişi Türkeş
ile ilgili anılarını anlattı. Birisi emekli bir astsubaydı. 12 Eylül darbesi
sırasında liderlerin tutulduğu adada görev yaparken Türkeş ile karşılaşmış.
Diğer liderlerin aksine Türkeş’in sabah namazına kalktığı ve ibadetini yerine
getirdiğini anlatırken gözyaşlarını tutamadı. Nitekim emekli bir öğretmen arkadaş
da öğrenciliği sırasında Türkeş’in evinin önünde nöbet tutarken sabah ezanı ile
birlikte evin ışıklarının yandığı ve namaz kılınmak için aile fertlerinin
kalktığı anlatmış ve Türkeş’in ne kadar samimi, gösterişten uzak dini yaşayışa
sahip olduğunu öğrenmiştik. Belki çoğumuz Başbuğ Türkeş’in hacı olduğunu bile
bilmeyiz.
Tam bu noktada bizim de bir hatıramız
olacak. Doksanlı yıllarda Kamu Çalışanları Vakfı Bankalar Caddesinde Koray
Eczanesi ile Şefika Hanım İşhanı karşısındaki Çilingir Pasajının birinci
katındaydı. Vakıf zaman zaman konferanslar düzenlerdi. Bu konferanslardan
birinde konuşmacı eski Diyanet İşleri Başkan Yardımcılarından Hamdi Mert idi.
Hoca konuşmasını bitirmiş karşılıklı soru cevap bölümüne geçilmişti. Bir
davetli Hocaya şu soruyu yöneltti. Hocam Türkiye ne zaman Müslüman bir devlet
olacak? Hocanın cevabı ise çok anlamlı oldu. Müslümanlar ne zaman sabah
namazını camide kılmaya başlarsa o zaman Müslüman ülke oluruz.
Peki, sorarım size aradan geçen bunca
zamana rağmen Müslüman bir toplum olabildik mi? Kaçımız sabah namazını
mahalledeki camide kılma yiğitliğini gösteriyor? Acaba kaç cami imamı sabah
namazını camide kıldırmak zorunda olmasa, kalkıp camiye gidip namaz kılar?
Kimseyi itham etme niyetimiz yok. Sadece bir durum tespiti yapalım dedik.