TEK YOL: MİLLİ DEVRİM...2...

Özgür DENİZ - 24.07.2008

Sosyalistlere gelince, statükonun özenle dikilmiş gömleğini giymeyi uygun buldular. Zira en büyük fayda buradaydı. Kasalar ve keseler boştu. Mevkiler, makamlar münhaldı. Şimdi asil olmanın zamanı değildi. Düşünerek dövüşmek ne kazandırırdı ki? Çok azı bunun dışında kaldı ama onlarda kendilerini ifade etmekte zorlandılar. Zira kendini açık ettiklerinde halk darbesi yiyeceklerini düşündüler. Ki bu olamazda değildi. Zira bu halkın asırlık kimliği malumdu ve bu halk tefessüh etmiş zehirli gömlekleri giyemezdi. Ve bu topraklarda ki statükoya dayalı sol kimliklilerin beyinlerinde hep Stalinist bir paradigma hakimdi. İşte bu yüzden kendilerini ifşa etmekte zorlanıyorlardı. Bunu hem kendi yoldaşları hem de halk kabullenmiyordu. Çünkü kendi dostları Leninciydi ve Stalini zaten telin ediyorlardı, halksa tümden karşıydı zira. ((( Çünkü Türk kavminin acımasız bir katili olan bu adamı bu topraklarda pazarlamak zordu, muhaldi.))) Bunların samimiyetle ve içtenlikle hiç arası yoktu. Hâlbuki kendilerini doğru anlatabilseler, halkçı olabilseler ve halkın değişmez (hiçbir koşulda) değerlerine muhalif olmasalar belki anlaşılabilirler ve kendilerince haklılıklarını ispat edebilirlerdi. Ama yapmadılar, yapamadılar, yapmalarına DEVASA DAĞIN ARDINDAKİ GÜÇLER fırsat vermediler. Çünkü bu halk parça parça olmalıydı ve fikirleri birbirlerine düşmanlık üzerine kurulu olmalıydı, acımasız ve keskin olmalıydı. Asla birleştirici, barıştırıcı, anlaştırıcı olmamalıydı. Bu devasa dağın ardındaki güçlerin çarklarına çomak sokmak olurdu. Sosyalistler dinden doğan ulvi ahlakı eksen alsalardı ((keşke Müslümanlarda Sosyalistlerin direniş ruhlarını alsalardı)) belki değişim rüzgârları farklı esebilirdi. Hâlbuki bunların göremediği, belki de görmek istemediği ahlakın dinlerden doğduğu saf gerçeğini dünyaca meşhur ateist filozof JOHN LOCKE ne öz ifade etmişti, kendisine bir ahlak kitabı yazsanız nasıl olur diyen aydınlara: ‘’İNCİL VAR YA’’ diyerek. Hülasa ben samimi sosyalistlere, lütfen anlasınlar ve hoş karşılasınlar belki haddimi aşıyorum ama söylemeyi de ihmal etmek istemiyorum, JEAN JAURES in sosyalizmini, zamanın ruhunu, insanlığın gelişim aşamalarını ve bulunduğu noktayı dikkate alarak geliştirmelerini ve insanlığa sunmalarını öneririm âcizane düşünceme göre. Kabul ya da ret kendilerine kalmış. Ama bilmeliler ki reddin bedeli çok ağır olacaktır onlar için. Zira REGOR GRAUDY tarihin derinliklerinden çok isabetli konuşmuş. Üstelik bu fikrin zirvesine ulaşmış bir aydın olarak. Tabi bu arada söyleyeyim zat-ı âlileri İSLAM oldu. Allah muvaffak eylesin. Âmin. Olay şu.

 

 

Birgün bir seminer düzenlenir. Graudy konuşmaktadır ve ideolojilerden ve dinlerden bahsetmektedir. Bir genç dayanamaz ve ayağa kalkarak:

—Buraya bizlere dinciliği mi aşılamaya geldiniz Bay Graudy der. Cevap manidar ve muhteşemdir:

—Bak oğlum beni iyi dinle ve söyleyeceklerimi kafana iyi sok der ve şu mücmel ifadeyi kullanır:

İslam’ın halkların ruhuna hükmettiği ülkelerde İslam’dan bağımsız bir Sosyalizm düşünülemez ve bu hayaldir. Söz bitmiştir.     

 

 

Ardından mukaddes değerlere dayandırılan bir milliyetçilik fikri oluşturuldu. Ve muayyen kavramlar bu oluşumun inhisarına verildi. Artık bu kavramları ancak bu oluşumun mümessilleri savunabilirdi. Bu oluşum aslında bir sentezdi. Bilakis tutunması olanaksızdı. Ve iki kesimi de kapsaması gerekiyordu. Zira beyhude bir çaba olurdu ve akamete uğrardı. Büyük Türklüğün ve Yüce İslam’ın dayanakları meczolunmuştu. İmtizaç ettirilmişti. Muayyen bir kitlenin sahiplenmesi de bu yüzdendi. Ki bu toprağın çocuklarının mayasıyla da uyuşuyordu. (((Ama bu kesimle İslam arasında bir mesafe oluşturmayı da ihmal etmediler ve devasa bir kitlenin sempatisinin önünü kestiler ve bu kesim bu derin gerçeği idrak edemedi, edenlerin ifade etmesine de sert şekilde muhalefet etti.))) Artık sıra düşman yaratmaya gelmişti. Aslında aynı değerlerin çocukları olan Kemalistler bu fikrin çocuklarına gizli komünist olarak lanse edilmişti. Ki zevahirde sanki böyle bir izlenim doğuracak söylem ve eylem sergiliyorlardı. İslamcılar ise ümmetçi olarak lanse edilmişti. Binaenaleyh Kemalistler ve ümmetçiler bu topraklara düşmandı ve Türklüğü yok etmek üzere vardılar. Birileri Moskova’ya birileri de Araplara hizmet ediyordu. PARÇALANMANIN İKİNCİ PERDESİ de bu şekilde ikmal olunmuştu. Hâlbuki üstat Erol Güngör ne diyordu: ‘’Türklerle Araplar birbirlerine kasıtlı olarak nice netameli planlar neticesinde düşman edilmiştir İngiliz casuslar eliyle.’’ Tafsilatlarını bu üstadın kitaplarında bulabilirsiniz.

 

 

İslamcılık fikriyatına sahip olan kitleye de diğer iki kesim biteviye farklı lanse edilerek bu toprağın çocuklarının arasındaki rabıtalar iyice zayıflatıldı. (((Ne hazin ki, bu kanadında milli değerlere sempatisini zayıflatarak muayyen bir kesimin muhalefetine zemin hazırladılar ve bu kanatta bu derin oyunu idrak edemedi, edenleri de susturma yoluna gitti.))) Bu fraksiyonun indinde de milliyetçi olanlar ırkçıydı, faşistti dolayısıyla bölücüydü. Kemalist olanlar ise dinsizdi, batıcıydı. Türklüğün ve İslam’ın değerlerine düşmandı. Aynı şekilde diğerlerinin nazarında da bu kesim yobaz, gerici, ümmetçi, ortaçağcı idi. Bir gün olsun bu fraksiyonlardan birinin liderliğini yapan kişi çıkıp ta biz ne yapıyoruz yahu, hepimiz aynı gemideyiz, aynı değerlere yaslanıyoruz, aynı milletin evlatları, aynı devletin vatandaşlarıyız, aynı dinin müntesipleriyiz oturup konuşalım, ortak akılda buluşalım demiyordu. BİRLEŞTİRİCİLİK GÖREVİNİ DERUHTE ETMİYORDU YA DA ETMESİNE MÜSAADE EDİLMİYORDU. Zira her biri diğerine olan muhalefetiyle oy avcılığı yapıyordu. Ve büyük senaryo böyle kurgulanmıştı ki, böyle bir birleştiri-ci-liğe tevessül eden eminim ki ekarte edilirdi. Zira kişilik kalıpları belirlenmişti mevcut politikalara göre. Bu emperyalizmin her ülkede icra alanına sürdüğü en netameli ve vahim senaryosuydu. Ve büyük Türkiye’miz de bu senaryo başarılı olmuş, bu toprağın evlatları paramparça edilerek birbirlerinin amansız düşmanı kılınmıştı. Ve bu ayrılık ve düşmanlık faili meçhul kahpe katliamlarla pekiştirilmişti. Artık acı ve kahredici söylemler biteviye nifak tohumları ekiyor, kin çiçekleri yetiştiriyordu mukaddes coğrafyamızda. Milletimiz adeta acının madeni olmuş, gülmeyi unutmuştu. İslamcılık kanadıyla da PARÇALANMANIN ÜÇÜNCÜ PERDESİ ikmal olunmuştu.

 

 

Sonralarda ise bu toprağın çocuklarının başına bir Kürtçülük belası bulaştırdılar ve bunun ihalesini ise dış güçlerin taşeronluğunu yapan ve bu milletin ve devletin enerjisini heba etmekle ve terakkisini akamete uğratmakla görevli tayin ettikleri malum örgüte verdiler. Doğuyla batıyı kesin bir şekilde ayırmaktı gaye. İleri hedefler için. Ve bu örgüte payandalık yapacak kadar çukurlaşmış kanı bozuk yerlilerde buldular ve beslediler. Bu uğurda beyinleri iğfal edecek yığınla söz cellâtları vardı zira. Bu embeddedlerin görevi bu güzel ülkeyi zaafa uğratarak güçlü hamleler yapmasına handikap teşkil etmekti. Ne hazin ve acı ki başardılar da.  TSK’ni ve EMNİYET’i bitevi bu işle meşgul ettirdiler. Her terakki hamlesini akamete uğrattılar. Her güzel iş yapmaya gayret edenleri toplum nazarında küçültmeye gayret ettiler kahpece, hayvanca. Bu vatanın evlatlarını birbirlerine kırdırdılar. Bu halkın ve devletin her olumlu adım atışını sekteye uğrattılar. Bu uğurda ne darbeler indirdiler. Bu ülkeyi ve milleti mahvettiler karanlık odaklar ve yerli uşakları. Kahrolsun. Ve bizler hala öz sermayemizle, mukaddes alın terimizle bu söz cellâtlarının ve beytülmal hırsızlarının kasalarını ve keslerini dolduruyoruz, bozuk mallarını ve söz çöplüklerinden müteşekkil paçavralarını alarak. Ne acı.   

 

 

Bir insan vatana ihanetle ne kazanır ki? Değerlerini yok etmekle eline ne geçer ki? Evlatlarını değerlerine düşman etmekle ve ahlaksızlığın esiri kılmakla neyi arzular ve kime hizmet eder ki? Ve bunu onuruna nasıl yedirir ki? Yazık yazık yazık, binler yazık. Hâlbuki en büyük zulüm ve en aşağılık ihanet; insanoğlunun, inandığı değerler kahpece kullanılarak sömürülmesidir.

 

 

Büyük üstat Sadi Şirazi tarihin derinliklerinden ne diyor: ‘’soysuzlara karşı soysuzluk etmek kabildir fakat insan olanın elinden köpeklik gelmez.’’ Bu örgüt eliyle, bu devletin ve milletin enerjisini boş yere heba ettiler, ettirdiler. Şimdi bu örgüte illegal yollarla yaptıramadıklarını onların legal sözcüsü imajı veren bir oluşuma, legal yoldan yaptırmaya çalışıyorlar ama bunun tutmayacağını da biliyorlar. Bu işi kirli yollarla yapamayacaklarını anladılar ve temiz olarak yapmak, derinden yapmak istiyorlar. Kirli yollara tevessül ettiklerinde işlerin şirazesinden çıktığını ve can düşmanı olarak bildiklerinin (yekpare milletin) güç kesbettiğini fark ettiler ve korktular. Ve AYDIN-IM-SI-LAR ve DİYALOGÇULAR eliyle bu ülkeye hâkim bir oluşum ihdas etmeye çalışıyorlar gizliden gizliye. Ve bu oluşumu yekpare topluma kabullendirerek iktidar yapmak ve netameli planlarını fark ettirmeden bu iktidara gerçekleştirtmek istiyorlar. Namuslu ve haysiyetli aydınların ve siyasetçilerin şerefli duruşlarıyla derinliği ölçülemeyen bu kirli oyun bozulacaktır. Yeter ki dik ve onurlu duruş sergilensin. Kürtçülük oyunu da PARÇALANMANIN DÖRDÜNCÜ PERDESİYDİ.

 

 

((Gelişmelere dikkat ediniz. Derin manipülasyonlar var. Birileri önce güvercin olarak lanse edilip yekpare halkın reaksiyonu pasifize edildi. Binaenaleyh şahinciklere galebe çaldırıldı. Bu derin ve kirli oyunun bu kerteye gelmesinde kuşkusuz herkesin, yerli ve çok kimlikli karanlık kalemlerin vs,  biraz suçu var. Ama netameli mevzular bunlar. Derin dokunuş vahamet arzeder. Ada-lı-yı bile adam ettiler be. Mütemadiyen ötüyor, kendini ağıra satıyor, ağır takılıyor. Bu fazla şişirilmiş balon çok netameli ve vahim boyutlara ulaşmaktadır. Bütün kurumlar ortak akıl ekseninde, ortak değerler temelinde bu işi bir an önce sonlandırmalıdır. Çok keskin kanunlar tanzim edilmelidir. Ama halkın gönlü muhakkak kazanılmalıdır. Adaletten nasipsiz halkın bu kirli kuyuların derin dehlizlerinde kaybolması mukadderdir. Bu yüzden mutlaka muazzam bir ekonomik iyileştirme hamlesi başlatılmalı ve harika bir paylaşım gerçekleştirilmelidir. Artık devletin muayyen kurumlarıdır bu işi yapacak. İKTİDAR OLMAYI bile bu meseleye bağladılar ki gerisini düşünün. Ne acı ve hazin. Kanaatimce bunun ileri aşamasında Doğu bölgemizde (bu yandan da destek alarak) STALİNİST bir yapılanma teşekkül ettirmek gibi gayretler görüyorum âcizane. Kürtçülük siyasetinin bitevi alevli kalmasını sağlamak, bu menhus ve melun siyaseti Adalıya endeksleyerek ve Adalı özgür bırakılmazsa bu iş noktalanmaz diyerek doğulu gençlerimizin taze dimağlarını zehirleyen kaç yüz-bin ajan cirit atmaktadır acaba?  HARUN YAHYA üstadın bu konulardaki eserlerine müracaatınızı mutlaka salık veririm âcizane. Zatını sev-me-seniz de.))

Tarih: 24.07.2008 Okunma: 681

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Kadir

10.06.2008 - 20:14

Doğru, tekrar uyumamak üzere uyanmamız gerek. Ben de bazı belirtilerini görmeye başladım. Yazınızla umudum arttı. Elinize sağlık. Saygıyla...

Yağmur

11.06.2008 - 15:10

"Sen değerleri olmayan değersiz birisin. Sende fikirde yok aslanım. Sen boş şeyler yazıyorsun. Kir akıyor kaleminden. Kirletiyorsun dünyayı. ... İnsan olanlara, olabilenlere ve insanca yaşamaya sevdalı olanlara selam olsun gönülden." Söylenmesi gereken her şeyi söylemişsiniz. İnsan olmak kolay değil. Bizde de size selam olsun, değerli kalem.

özgür deniz

11.06.2008 - 16:56

inşaallah KADİR üstat inşaallah...ALLAH razı olsun...YAĞMUR üstat ALLAH razı olsun. sonsuz teşekürler. selamınız başım üstüne varolun sağolun. bilmukabele...selam dua saygı umut muhabbet ve sevgiyle.

elebik

12.06.2008 - 04:42

Bu nasıl bir faşistliktir!!! Dil dizmekle vatanperverlik olmuyor...Alırsın sözlüğü eline her kelimenin ikinci anlamından zenginlik takmak yazıya zor bir şey değildir. Keşke camii hocası olsaymışsınız bu yobazlıkla iyi fetva verirdiniz. Denizlerin kelle verdiği, o zamandan bu günü görülen, ''Oligarşik devlete'' karşı çıkanlara, devletin çoban köpekliği yapan sahte milliyetçiler; ne yazık ki şimdi yine köşeleri tutmuş görünüyor...Ayrıca,Niye derim sana ALLAH TÜRK MÜ? ALLAH MÜSLÜMANSA sadece herkese ayıp ediyor hiç kusura bakmasın sizi bağrına bassın beni de yok saysın... Eğer bir yazıda mevzuda hata varsa Allahın sevgili oğluda olsa kusura bakmayın hiç gözünün yaşına bakamam... iyilikle kalın

özgür deniz

12.06.2008 - 16:17

ömer hayyam şiirleri severim..okurum..tefrite kaçsada bazen onikiden vurur..hayatı kavrayan biridir..ama hakikati değil..derinlik yoktur pek,, zira gördüğünü yazmıştır idrak ettiğini değil..yüce varlığı seyretmekle iş bitseydi kolaydı ama ikici dünya seyretmenin değil yaşamanın ödülüdür..dostu düşmanı tefrik edebilmek gaflet değildir akıllılıktır..yoksa halimiz nice olurdu..şeytan imparator olurdu..hayatta her şey sünnet çerçevesinde hareket eder..insandan gayrı azgın var mı??yani tam bir cerbezedir ama şiirseldir işte tek fark budur....ELEBİK burada bir tane FAŞİSTLİK kokan cümle göster eyvallah çekerim..ama ne olur yazıyı tam okuyup derinliğine inmeden yargıya ulaşma..yanılgı buradan..bir TÜRKÜM ama üstünlüğü ahlakta görürüm..milletimi severim yükselmesi için çalışırım..'''milletiniz için çalışınız ama milletinizi yüceltmeyiniz der HZ.ALİ'''yani ben tebcil ve tazim etmiyorum..en üstün kavim benim ki demiyorum..dil dizmek nedir anlamam..ben sohbet havasında yazı yazmayı severim zaten o hava hakimdir ekseri..YOBAZLIĞA gelince asıl yobazlığın asıl geriliğin ne olduğunu bilmiyorsun kanatimce..CAMİ HOCASI MI olsaydım da gocunmaz ŞEREF duyardım..o insanların şehadetiyle uğurlanıyorum bu dünyadan..ah kavrayış!!!denizler evet dövüştüler mücadele ettiler..şimdi mirasları yoldaşlarca yeniyor..bence denizlerin dönemini tekrar oku..sen temelsiz söylüyorsun..o zamanda olanları tekrar oku..sahte milliyetçilik sahte müslümanlık sahte solculuk işte bunlar mahvetti bu toplumu..ne sahte oldum ne de düşünerek dövüşmenin dışında yol tuttum...bu yüzden bence olaya sığ bakıyorsun...AYTMATOVUN bir sözü var '''insan deniz gibidir,derin tarafıda sığ tarafıda vardır'''sen sığ tarafınla bakıyorsun kanaatimce...DÜŞÜNCEYLE DÖVÜŞ GÖZYAŞINI UMURSAMA AMENNA..BİLMUKABELE..

elebik

12.06.2008 - 17:10

Anlasaydınız şaşardım inanın. Ömer Hayyama derinlikten yoksun dedikten sonra daha bir şey demiyorum... Elbette camii hocalığı kıvanç verir hal böyle olunca size...Cemil Meriç'ide yanlış yerden tutuyorsunuz...Başarılar, İyilikle

tufan

12.06.2008 - 19:52

Ama ekranlara çıkıp mütemadiyen reklâmını yaptıkları büyük vebaya karşı mücadele görüntüsü verirler. Ama olan uyuşturulmuş masum evlatlarımıza olur ve bunun üzerinden reyting yaparlar. Yani hem satarlar kazanırlar, hem ekranlara getirirler kazanırlar.çok isabetli.ali kırca bir ara eroinman birini çıkardı ve reyting yaptı..peki eroinmanlığa giden yolu açan içkinin reklamını kim yapıyor?yani satıyorlar kazanıyorlar ekrana çıkarıyorlar kazanıyorlar.tam bir ikiyüzlülük.doğruya doğru.teşekür.yine nuh gönültaş isimli yazar yazmıştı can dündar denilen kişi yurtdışı panelinde türkiyeye verip veriştimişti.

özgür deniz

12.06.2008 - 22:14

TUFAN ARKADAŞ olayı eşleştirecek süper bir malzeme yakalamış sonsuz varolunuz üstad...SİZİNKİDE TAM ONİKİDEN...paylaşım için sınırsız teşekür...ELLEBİK inan çok kısır ve sığ sularda yüzüyorsun..yani basit tabirler..yani cami hocalığı falan yobazlık falan...yani bilemiyorum biraz derine inseniz...CEMİL MERİÇİ nereden tutacağımı sizden öğrenmeyeceğim müsadenizle..zira ounla büyüdüm...ve anlayacağım kadar anladım..yeter bana...ÖMER HAYYAM gelince elbetteki gördüklerini seyrettiklerini yorumlamış...aksini ispat et..ispatsız iddia kuruluktur..zira iddialar ispata muhtaçtır YOKSA TANIKSIZ DAVALAR UTANÇLA BİTER...cami hocalığı nı küçümseme...birgün cansız bedenin önlerine gidecek...yoksa gitmemesi için vasiyet mi bırakacaksın...HA bu arada DİNE benim sözlerimle inanacaksan ve benim davranışlarımla dini reddedeceksen buyur inan buyur reddet..zira suçlu asla ben olmayacağım...çünkü ben gücümün yettiğince temsil ederim ve bir kulum nihayetinde...ne meleğim ne de peygamber ne de veli...bir insanım...suçlu günahkar aciz muhtaç fakir...yani elebik...sende iyilikle kal emi..muhabbetle..

Kadir

10.06.2008 - 20:14

Doğru, tekrar uyumamak üzere uyanmamız gerek. Ben de bazı belirtilerini görmeye başladım. Yazınızla umudum arttı. Elinize sağlık. Saygıyla...

Yağmur

11.06.2008 - 15:10

"Sen değerleri olmayan değersiz birisin. Sende fikirde yok aslanım. Sen boş şeyler yazıyorsun. Kir akıyor kaleminden. Kirletiyorsun dünyayı. ... İnsan olanlara, olabilenlere ve insanca yaşamaya sevdalı olanlara selam olsun gönülden." Söylenmesi gereken her şeyi söylemişsiniz. İnsan olmak kolay değil. Bizde de size selam olsun, değerli kalem.

özgür deniz

11.06.2008 - 16:56

inşaallah KADİR üstat inşaallah...ALLAH razı olsun...YAĞMUR üstat ALLAH razı olsun. sonsuz teşekürler. selamınız başım üstüne varolun sağolun. bilmukabele...selam dua saygı umut muhabbet ve sevgiyle.

elebik

12.06.2008 - 04:42

Bu nasıl bir faşistliktir!!! Dil dizmekle vatanperverlik olmuyor...Alırsın sözlüğü eline her kelimenin ikinci anlamından zenginlik takmak yazıya zor bir şey değildir. Keşke camii hocası olsaymışsınız bu yobazlıkla iyi fetva verirdiniz. Denizlerin kelle verdiği, o zamandan bu günü görülen, ''Oligarşik devlete'' karşı çıkanlara, devletin çoban köpekliği yapan sahte milliyetçiler; ne yazık ki şimdi yine köşeleri tutmuş görünüyor...Ayrıca,Niye derim sana ALLAH TÜRK MÜ? ALLAH MÜSLÜMANSA sadece herkese ayıp ediyor hiç kusura bakmasın sizi bağrına bassın beni de yok saysın... Eğer bir yazıda mevzuda hata varsa Allahın sevgili oğluda olsa kusura bakmayın hiç gözünün yaşına bakamam... iyilikle kalın

ÖMER HAYYAM'DAN CEVAP

12.06.2008 - 04:50

Bilge, yüce varlığın seyrine dalar; Gafil ise onda dostluk düşmanlık arar. Deniz, deniz olduğu için dalgalanır, Çöpe sor, hep onun içindir dalgalar ----------------------------------Yaşamanın sırlarını bileydin Ölümün sırlarını da çözerdin; Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok: Yarın, akılsız, neyi bileceksin? İçin temiz olmadıktan sonra Hacı hoca olmuşsun, kaç para! Hırka, tespih, post, seccade güzel; Ama Tanrı kanar mı bunlara? Var mı dünyada günah işlemeyen söyle: Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle; Bana kötü deyip kötülük edeceksen, Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.

özgür deniz

12.06.2008 - 16:17

ömer hayyam şiirleri severim..okurum..tefrite kaçsada bazen onikiden vurur..hayatı kavrayan biridir..ama hakikati değil..derinlik yoktur pek,, zira gördüğünü yazmıştır idrak ettiğini değil..yüce varlığı seyretmekle iş bitseydi kolaydı ama ikici dünya seyretmenin değil yaşamanın ödülüdür..dostu düşmanı tefrik edebilmek gaflet değildir akıllılıktır..yoksa halimiz nice olurdu..şeytan imparator olurdu..hayatta her şey sünnet çerçevesinde hareket eder..insandan gayrı azgın var mı??yani tam bir cerbezedir ama şiirseldir işte tek fark budur....ELEBİK burada bir tane FAŞİSTLİK kokan cümle göster eyvallah çekerim..ama ne olur yazıyı tam okuyup derinliğine inmeden yargıya ulaşma..yanılgı buradan..bir TÜRKÜM ama üstünlüğü ahlakta görürüm..milletimi severim yükselmesi için çalışırım..'''milletiniz için çalışınız ama milletinizi yüceltmeyiniz der HZ.ALİ'''yani ben tebcil ve tazim etmiyorum..en üstün kavim benim ki demiyorum..dil dizmek nedir anlamam..ben sohbet havasında yazı yazmayı severim zaten o hava hakimdir ekseri..YOBAZLIĞA gelince asıl yobazlığın asıl geriliğin ne olduğunu bilmiyorsun kanatimce..CAMİ HOCASI MI olsaydım da gocunmaz ŞEREF duyardım..o insanların şehadetiyle uğurlanıyorum bu dünyadan..ah kavrayış!!!denizler evet dövüştüler mücadele ettiler..şimdi mirasları yoldaşlarca yeniyor..bence denizlerin dönemini tekrar oku..sen temelsiz söylüyorsun..o zamanda olanları tekrar oku..sahte milliyetçilik sahte müslümanlık sahte solculuk işte bunlar mahvetti bu toplumu..ne sahte oldum ne de düşünerek dövüşmenin dışında yol tuttum...bu yüzden bence olaya sığ bakıyorsun...AYTMATOVUN bir sözü var '''insan deniz gibidir,derin tarafıda sığ tarafıda vardır'''sen sığ tarafınla bakıyorsun kanaatimce...DÜŞÜNCEYLE DÖVÜŞ GÖZYAŞINI UMURSAMA AMENNA..BİLMUKABELE..

elebik

12.06.2008 - 17:10

Anlasaydınız şaşardım inanın. Ömer Hayyama derinlikten yoksun dedikten sonra daha bir şey demiyorum... Elbette camii hocalığı kıvanç verir hal böyle olunca size...Cemil Meriç'ide yanlış yerden tutuyorsunuz...Başarılar, İyilikle

tufan

12.06.2008 - 19:52

Ama ekranlara çıkıp mütemadiyen reklâmını yaptıkları büyük vebaya karşı mücadele görüntüsü verirler. Ama olan uyuşturulmuş masum evlatlarımıza olur ve bunun üzerinden reyting yaparlar. Yani hem satarlar kazanırlar, hem ekranlara getirirler kazanırlar.çok isabetli.ali kırca bir ara eroinman birini çıkardı ve reyting yaptı..peki eroinmanlığa giden yolu açan içkinin reklamını kim yapıyor?yani satıyorlar kazanıyorlar ekrana çıkarıyorlar kazanıyorlar.tam bir ikiyüzlülük.doğruya doğru.teşekür.yine nuh gönültaş isimli yazar yazmıştı can dündar denilen kişi yurtdışı panelinde türkiyeye verip veriştimişti.

özgür deniz

12.06.2008 - 22:14

TUFAN ARKADAŞ olayı eşleştirecek süper bir malzeme yakalamış sonsuz varolunuz üstad...SİZİNKİDE TAM ONİKİDEN...paylaşım için sınırsız teşekür...ELLEBİK inan çok kısır ve sığ sularda yüzüyorsun..yani basit tabirler..yani cami hocalığı falan yobazlık falan...yani bilemiyorum biraz derine inseniz...CEMİL MERİÇİ nereden tutacağımı sizden öğrenmeyeceğim müsadenizle..zira ounla büyüdüm...ve anlayacağım kadar anladım..yeter bana...ÖMER HAYYAM gelince elbetteki gördüklerini seyrettiklerini yorumlamış...aksini ispat et..ispatsız iddia kuruluktur..zira iddialar ispata muhtaçtır YOKSA TANIKSIZ DAVALAR UTANÇLA BİTER...cami hocalığı nı küçümseme...birgün cansız bedenin önlerine gidecek...yoksa gitmemesi için vasiyet mi bırakacaksın...HA bu arada DİNE benim sözlerimle inanacaksan ve benim davranışlarımla dini reddedeceksen buyur inan buyur reddet..zira suçlu asla ben olmayacağım...çünkü ben gücümün yettiğince temsil ederim ve bir kulum nihayetinde...ne meleğim ne de peygamber ne de veli...bir insanım...suçlu günahkar aciz muhtaç fakir...yani elebik...sende iyilikle kal emi..muhabbetle..