Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Ülkenin
gündemine erken seçim girdi.
Buna karar verecek olan TBMM üyeleri şöyle diyorlarmış:
Eğer kıyak
emeklilik hakkımı kazanmış olursam erken seçim oylamasına “evet” derim. Çünkü
bu durumda erken seçim ülkenin menfaatinedir.
Eğer kıyak
emeklilik hakkını kazanmamışsam, erken seçim kararına “hayır” derim. Çünkü bu
durumda, erken seçim memleketin menfaatine değildir.
Yukarıda özetlediğimiz seçenekli tercihlerinden; milletin vekilleri, bütün kararlarında,
öncelikle kendi menfaatlerini düşünüyorlar, hükmünü verirsek abartmış mı
oluruz?
Çünkü bu, ilk defa başımıza gelen bir hadise değil.
Sosyal Güvenlik Yasası görüşmelerinde de, kendilerine
ayrıcalık sağlayan pek çok maddeyi, yeni çıkacak kanuna yamamaya çalıştılar.
Sağlıkla ilgili bölümünde, kendilerini “gazi”
statüsüne aldırmayı başardılar.
Sonraki bir düzenlemeyle, kendilerinin ve ailelerinin milyarlarca liralık telefon görüşmelerinin
devlet tarafından ödenmesini sağladılar.
Bizim bilemediğimiz veya şimdi benim aklıma gelmeyen
başka ayrıcalıklar da sağlamış olabilirler.
Bu sayılanların hepsi son birkaç ay içinde, şimdiki TBMM’de
gerçekleştirildi.
* * *
Neden böyle
yaparlar?
Korkuyorlar. İstikballerinden korkuyorlar. Bizim
insanımızda dehşetli bir istikbal korkusu var.
Bu korku, mazideki hayat tarzımızdan geliyor olabilir!
Çok uzun süren göçebe hayatının getirdiği belirsizliğin korkusudur, belki de
bu.
Genlerimize işleyen, böyle bir korku bütün
kararlarımızı etkiliyor olabilir. Bütün kararlarımızda böyle bir korkunun izi
var mıdır, araştırmak lâzım.
Çok mühim hususlar bunlar. Çünkü korkunun egemen
olduğu ruh haliyle verilen kararlar çoğu zaman isabetli olmaz. Böyle kararlar
olumsuz sonuçlar doğurur.
Bunlar temel meseleler olduğu halde, nedense
sosyologlarımızın, psikologlarımızın konuya eğildiğine şahit olamıyoruz.
Fakat şuna
şahit oluyoruz; eline yetkiyi geçiren öncelikle kendi geleceğini garanti altına
almaya çalışıyor.
* * *
Milletin istikbali mi?
O beklesin canım. 70 milyonun istikbalini garanti
altına almak kolay mı?
Ama 550 kişinin istikbalini garantiye almak çocuk
oyuncağı.
Millet de şimdilik, vekillerinin istikbaliyle idare
ediversin.
* * *
Üyeleri,
yukarıda özetini verdiğimiz zihniyetin sahibi bir meclisten memlekete ne hayır
gelir, millete ne hayır gelir!
Alın emekliliğinizi, gidin, kardeşim.
Hiç olmazsa, yeni bir seçim, yeni üyeler, yeni bir
umut demektir.
* * *
Üstatlardan
Yüce insanların mezarlarına baktığım zaman, içimdeki
her türlü kıskançlık duygusu ölüyor. Kimi dün, kimi altı yüz yıl önce ölmüş
insanların mezar taşlarını okuduğumda, hepimizin Çağdaş sayılacağı ve hep birlikte ortaya çıkacağımız o büyük Gün’ü düşünüyorum.
Joseph
Addison
* * *
Eko'lu Bir Şiir
Dün bir
meydanda,
En kalabalık zamanda,
Politikacının biri,
Konuşuyordu iri iri…
Mikrofonda vardı eko,
Ne söyledi, buyur oku:
Bizim yolumuz!
Muz… muz… muz! ..
Sonra demeyin
eyvah!
Vah… vah… vah! ..
Yüklendiğimiz vebal!
Bal… bal… bal! ..
Hesabımız bir Allah’a!
Aha… aha… aha! ..
Bizdeki kollektif şuur!
Ur… ur… ur! ..
Lider sultasına
karşı bilinç!
Linç… linç… linç!
..
Parti içi demokrasi!
Asi... asi... asi...
Bize verilen her
oy!
Oy… oy… oy! ..
Bize bir fırsat daha!
Ha… ha… ha! ..
Zengin Türkiye!
Ye… ye… ye! ..
Partimiz uçak, liderimiz
pilot!
Ot… ot… ot! ..
Müreffeh bir hayat!
Yat… yat… yat! ..
Böşörtüsü için mutabakat!
At… at… at! ..
Ele geçen büyük
fırsat!
Sat… sat…sat! ..
Ses cihazları hafif ekolu,
Meydan sanki politika ekolü…
13.06.2006 Ekrem
Şama
Önceki yazılar