Düşünce nedir? Olguların görüngüsü ve
hareketi karşısında, beynimizde meydana gelen devinimdir. Adalet nedir? Herkese
hak ettiğini vermektir, her şeyi yerli yerine koymaktır. Gerçek nedir?
Yalanlanamayandır. Öyleyse düşüneceğiz,
gerçeği haykıracağız, adil olacağız. Düşünmek, gerçeği söylemek ve adil olmak;
işte kurtuluşun ve mutluluğun anahtarları bunlardır. Bir insan; düşünmüyorsa,
gerçeği ortaya koymaktan korkuyorsa, adil olamıyorsa; o insanın hayatı da,
söylemleri de, eylemleri de boştur. İnsan, düşünmektir; düşünmek, gerçeğe
ulaşmaktır; ulaştığın gerçeği ortaya koymak ise, adalettir. Eğer bunlardan uzak
iseniz; sıfatınız, konumunuz ve gücünüz ne olursa olsun, insanlıkla bağınız
olduğu söylenemez.
‘’Dinde zorlama yoktur.’’ Bu ayet, ilk
evvelde bir sözdür, bizim için bir düşüncedir. Bu ayetin içinde hem gerçek hem
adalet var mıdır ve bu ayetle beyinlerimiz hedef alınmakta mıdır? Şimdi din
nedir? Düşünce değil midir? Ki din, mukaddes ve mutlak hakikatlerin,
kavramlardan müteşekkil bütünlüğü değil midir? Yani direkt olarak düşünce ile
ilintili değil midir? Dinde zorlama yoksa düşüncede de zorlama olmaz. Dini
zorla kabul ettiremeyeceğiniz gibi, düşüncenizi de zorla kabul ettirmeye
tevessül edemezsiniz. Zira zorlama ile bir şey olmaz. Zorlamak; bedenlere yönelik
olur ama bedenlere yapılan baskılar muvakkattır. Muhakkak olan ise; gönülde
makes bulandır. Gönüllere hükmedemiyorsanız, bedenlere hükmünüz anlamsızdır ve
geçersizdir.
Bu yüzden din hiçbir zaman, zorlamaya
müsaade etmez. Bedene hükmetmeye çalışmaz. Din, gönülleri hedef alır. Zira
kalıcılık ve sonsuzluk gönüllerde hâsıl olur. Çünkü bedenler ölücüdür, gönüller
ölesi değil. Dinin asıl meydan okuması da burada gizlidir diyebiliriz. Zira
insana dair olan hiçbir düşünce, zorlamasız kendini kabul ettiremez ama Allah
ise, zorla kabul ettiremeye karşıdır. Düşündüğümüz zaman bu gerçeğe ulaşır
mıyız ve ulaştığımız bu gerçeği olduğu gibi ortaya koymak adalet midir? Kalbi
eyvallah. Ayrıca, özgürlük insana sorumluluk yükler mi? Ki, Allah’ta, bu
yüzden, kullarını özgür bırakmamış mıdır? Zira zorlama işte sorumluluk aranmaz
ve kişi itham edilmez. Kişinin hesaba çekilebilmesi için, seçimlerini özgürce
yapması gerekir.
İşte, İslam ve insanlık düşmanı bütün
ideolojilerin, egemenliklerini kurduktan sonra, dehşetli bir baskıya ve
zorbalığa yeltenmelerinin sebebi, düşündükçe gerçeği keşfedecek olan ve gerçeği
keşfettikçe üzerinde ki hâkimiyeti sorgulayacak olan insanlara bu fırsatı
vermemek içindir. Ama dinde böyle bir şey yoktur. Din, insanı, seçimlerinde
özgür bırakır. Gerçek güç ve gerçek meydan okuma budur işte. Yüreği olan çıksın
meydana. Ki, Allah’ta meydan okumasını zaten ayetlerinde yapmaktadır. Şimdi siz
olsanız, sizi düşünmeye sevk eden ve özgür bırakan dine mi gidersiniz? Sizin
düşünemeyeceğinizi, doğruyu kavrayamayacağınızı söyleyen ve sizlerin
yüreklerinizi ve beyinlerinizi zincirleyen beşeri düşüncelere mi gidersiniz?
Hangisi daha akıllıcadır? Hangisi daha gerçektir? Hangisinde adalet vardır?
Evet sevgili dostlar! Artık yalanlar
imparatorluğuna bir son verme zamanı değil midir zaman? Ve hakikatin şefkatli
ve adaletli göğsüne iltica etme zamanı değil midir zaman? Kalbi kabul her zaman
en güzel olandır. Metazori kabul ise, mutlak yalandır. Yeter artık! Vakit,
uyanma vaktidir.
EĞİTİM
Sayın hükümet üyeleri! Muallimlere ihanet
etmeyiniz. Eğitimi dini-milli hüviyetine kavuşturunuz. Malayani ile iştigal
maksadı geri bırakır. Ki, bırakmaktadır da. Konuşuyorsunuz ama havaya
konuşuyorsunuz. Kendiniz de dâhil olmak üzere, iyileştirme yapmadığınız hiçbir
kurum kalmadı handiyse ama iş muallimlere gelince takoz koymakta pek
mahirsiniz. Ama bu ahlaki, adil, insani değildir. Ne yani, babanızın kasası mı
devletin kasası? Kendinize gönlünüzce, muallimlere gelince avucunuzun aldığı
kadar, bu mu yani? Burada düşünce yoktur, gerçek yoktur, adalet yoktur. Nihayet
insanlıkta yoktur. Yüreğiniz yetiyorsa, vardır deyiniz! Muallimlere, dördüncü
sınıf muamelesi yaparak, eğitimi adam edemezsiniz beyler, bunu biliniz.
Muallimler ruhsuz kütükler değildirler. Onlarda insandırlar. Onlarda ihtiyaç
sahibi olan canlılardır. Her türlü vazifelerini yapmaktan geri durmayan
muallimleri görmezden gelmek hangi ahlaka sığar? Bir kesime karşı yapılan
zorbalığa anında tepki koyulur ama muallimlere yönelik zorbalıkların haber
değeri bile olmaz. Yazıklar olsun. Ondan sonra da eğitim adam olmuyor. Olmaz
tabi. Önce değer vermesini öğreneceksin ki, bir değer ortaya çıkarılabilsin.
Değer vermediklerinden, küçümsediklerinden, adam hesabına almadıklarından,
unutmaya terk ettiklerinden, önüne gelene sopa çektirdiklerinden; nasıl olurda
bir değer üretmelerini bekleyebilirsiniz beyler?
Lafa gelince laf bol. Ama iş eyleme
gelince hava gazı. İyisiniz, hoşsunuz, sizler canımızsınız, ciğerimizsiniz ama
yaşamayı unutunuz! Ne yani, muallimler hayvanda, sizler insan evladı mısınız?
Sizlerin yaşamaya hakkı varda, muallimlerin yok mu? Çocuk sadece sizde mi? Eş
sadece siz de mi? Geçim sizin için mi geçerli? Yapmayın beyler. Adil olun,
ahlaklı olun, insanlık değerleriyle zıtlık teşkil eden eylemlerden uzak durun.
Şu an malumdur ki, bu kesimle yani muallim kesimiyle bir pazarlık
masasındasınız. Ki, hakikatte eğitimin pazarlığı da olmaz ya, hadi neyse, bu
hakikati algılamaya, hissetmeye beyin ve yürek gerek. Muallimlerin yüzünü
güldürünüz beyler. Muallimler, gerçekte keyfiyetçe, kalitece sizden çok çok
üstündürler, üsttedirler. Çünkü onlar, temeldirler. Temelsiz bina olur mu?
Onlar olmasaydı, siz olur muydunuz? Elinizi vicdanınıza koyunuz ve vicdansızca
hareket etmeyiniz. Laf üretip durmayınız, iş yapınız. Sizin sahte gülücüklerinize,
sahte laflarınıza ihtiyacı yok muallimlerin, hak ettikleri ücrete ihtiyaçları
vardır, bunu da biliniz.
Son tahlilde; daha fazla söze hacet yok. Sıkıntıları
öldürünüz beyler. Sıkıntılar önce muallimleri, sonra eğitimi, en sonunda da
çocuklarımızı öldürmeden.
GÜZELLİK
YARIŞMASI
AKP tandanslı olan Kocaeli Belediyesi güzellik yarışması düzenlemiş. Bu ne iştir
beyler? Siz ahlakı korumak için mi, yoksa ahlaksızlığı yaygınlaştırmak için mi
varsınız? O başkan denilene haddi bildirilmelidir bence. Zira bir milleti
yönetme mevkiinde olan bunu yaparsa, başkalarına ne sözünüz olabilir? Hem
maneviyat diyecek ve başkanlığa geleceksin hem de maneviyatı koltuğa oturunca
yiyeceksin. Bunun adı, düpedüz riyakârlıktır. Yani ahlaksızlıktır. Ahlakımızı
koruması gereken ellerde ahlaksızlaşırlarsa, bizler hangi ellere güveneceğiz?
Beyler! Haddinizi, hududunuzu biliniz ve kendinize geliniz.
SAĞLIK
Son günlerde hastanelerde meydana gelen
vakalar üzücüdür. Ve en sert tedbirleri almayı iktiza etmektedir. Hasta, hasta
olduğunu; doktor da, doktor olduğunu bilecek. Herkes konumu gereğince hareket
edecek. Doktorlar artık paragözlü olmayı bırakacaklar ve vicdanları ekseninde
hareket edecekler. Hastalar ve hasta yakınları da kendilerine Allah’ın izniyle
şifa sebebi olan sağlık çalışanlarına saygılı olmasını bilecekler.
Bilmiyorlarsa geberecekler. Kimsenin pislik yapmaya hakkı yoktur. Devlette, bu
konuda acımasız olmasını bilecektir. Doktorların gevşekliğine, hastaların ve
hasta yakınlarının da suiistimaline imkân tanımayacaktır. Sağlık çalışanlarına,
gereksiz, lüzumsuz ve haksızca saldıran kim olursa olsun muhakkak gebermesi
haktır ve geberecektir. Ki, pislik yapmayı düşünen başkaları daha insanca
hareket etsinler. Aynı şekilde, vicdanını unutan doktora da vicdansızca hareket
edeceksin ki, vicdanın ne olduğunu hatırlasın ve kendine gelsin. Paranın iti
olmaya değmez. İnsanlık bakidir, madde fanidir. Bunu algılayacak ve anlayacak
beynin yoksa hadi ormana!