DÜŞÜNCE- GERÇEK- ADALET...

Özgür DENİZ - 03.05.2012

Düşünce nedir? Olguların görüngüsü ve hareketi karşısında, beynimizde meydana gelen devinimdir. Adalet nedir? Herkese hak ettiğini vermektir, her şeyi yerli yerine koymaktır. Gerçek nedir? Yalanlanamayandır.  Öyleyse düşüneceğiz, gerçeği haykıracağız, adil olacağız. Düşünmek, gerçeği söylemek ve adil olmak; işte kurtuluşun ve mutluluğun anahtarları bunlardır. Bir insan; düşünmüyorsa, gerçeği ortaya koymaktan korkuyorsa, adil olamıyorsa; o insanın hayatı da, söylemleri de, eylemleri de boştur. İnsan, düşünmektir; düşünmek, gerçeğe ulaşmaktır; ulaştığın gerçeği ortaya koymak ise, adalettir. Eğer bunlardan uzak iseniz; sıfatınız, konumunuz ve gücünüz ne olursa olsun, insanlıkla bağınız olduğu söylenemez.

 

‘’Dinde zorlama yoktur.’’ Bu ayet, ilk evvelde bir sözdür, bizim için bir düşüncedir. Bu ayetin içinde hem gerçek hem adalet var mıdır ve bu ayetle beyinlerimiz hedef alınmakta mıdır? Şimdi din nedir? Düşünce değil midir? Ki din, mukaddes ve mutlak hakikatlerin, kavramlardan müteşekkil bütünlüğü değil midir? Yani direkt olarak düşünce ile ilintili değil midir? Dinde zorlama yoksa düşüncede de zorlama olmaz. Dini zorla kabul ettiremeyeceğiniz gibi, düşüncenizi de zorla kabul ettirmeye tevessül edemezsiniz. Zira zorlama ile bir şey olmaz. Zorlamak; bedenlere yönelik olur ama bedenlere yapılan baskılar muvakkattır. Muhakkak olan ise; gönülde makes bulandır. Gönüllere hükmedemiyorsanız, bedenlere hükmünüz anlamsızdır ve geçersizdir.

 

Bu yüzden din hiçbir zaman, zorlamaya müsaade etmez. Bedene hükmetmeye çalışmaz. Din, gönülleri hedef alır. Zira kalıcılık ve sonsuzluk gönüllerde hâsıl olur. Çünkü bedenler ölücüdür, gönüller ölesi değil. Dinin asıl meydan okuması da burada gizlidir diyebiliriz. Zira insana dair olan hiçbir düşünce, zorlamasız kendini kabul ettiremez ama Allah ise, zorla kabul ettiremeye karşıdır. Düşündüğümüz zaman bu gerçeğe ulaşır mıyız ve ulaştığımız bu gerçeği olduğu gibi ortaya koymak adalet midir? Kalbi eyvallah. Ayrıca, özgürlük insana sorumluluk yükler mi? Ki, Allah’ta, bu yüzden, kullarını özgür bırakmamış mıdır? Zira zorlama işte sorumluluk aranmaz ve kişi itham edilmez. Kişinin hesaba çekilebilmesi için, seçimlerini özgürce yapması gerekir.

 

İşte, İslam ve insanlık düşmanı bütün ideolojilerin, egemenliklerini kurduktan sonra, dehşetli bir baskıya ve zorbalığa yeltenmelerinin sebebi, düşündükçe gerçeği keşfedecek olan ve gerçeği keşfettikçe üzerinde ki hâkimiyeti sorgulayacak olan insanlara bu fırsatı vermemek içindir. Ama dinde böyle bir şey yoktur. Din, insanı, seçimlerinde özgür bırakır. Gerçek güç ve gerçek meydan okuma budur işte. Yüreği olan çıksın meydana. Ki, Allah’ta meydan okumasını zaten ayetlerinde yapmaktadır. Şimdi siz olsanız, sizi düşünmeye sevk eden ve özgür bırakan dine mi gidersiniz? Sizin düşünemeyeceğinizi, doğruyu kavrayamayacağınızı söyleyen ve sizlerin yüreklerinizi ve beyinlerinizi zincirleyen beşeri düşüncelere mi gidersiniz? Hangisi daha akıllıcadır? Hangisi daha gerçektir? Hangisinde adalet vardır?

 

Evet sevgili dostlar! Artık yalanlar imparatorluğuna bir son verme zamanı değil midir zaman? Ve hakikatin şefkatli ve adaletli göğsüne iltica etme zamanı değil midir zaman? Kalbi kabul her zaman en güzel olandır. Metazori kabul ise, mutlak yalandır. Yeter artık! Vakit, uyanma vaktidir.

 

 

EĞİTİM

 

Sayın hükümet üyeleri! Muallimlere ihanet etmeyiniz. Eğitimi dini-milli hüviyetine kavuşturunuz. Malayani ile iştigal maksadı geri bırakır. Ki, bırakmaktadır da. Konuşuyorsunuz ama havaya konuşuyorsunuz. Kendiniz de dâhil olmak üzere, iyileştirme yapmadığınız hiçbir kurum kalmadı handiyse ama iş muallimlere gelince takoz koymakta pek mahirsiniz. Ama bu ahlaki, adil, insani değildir. Ne yani, babanızın kasası mı devletin kasası? Kendinize gönlünüzce, muallimlere gelince avucunuzun aldığı kadar, bu mu yani? Burada düşünce yoktur, gerçek yoktur, adalet yoktur. Nihayet insanlıkta yoktur. Yüreğiniz yetiyorsa, vardır deyiniz! Muallimlere, dördüncü sınıf muamelesi yaparak, eğitimi adam edemezsiniz beyler, bunu biliniz. Muallimler ruhsuz kütükler değildirler. Onlarda insandırlar. Onlarda ihtiyaç sahibi olan canlılardır. Her türlü vazifelerini yapmaktan geri durmayan muallimleri görmezden gelmek hangi ahlaka sığar? Bir kesime karşı yapılan zorbalığa anında tepki koyulur ama muallimlere yönelik zorbalıkların haber değeri bile olmaz. Yazıklar olsun. Ondan sonra da eğitim adam olmuyor. Olmaz tabi. Önce değer vermesini öğreneceksin ki, bir değer ortaya çıkarılabilsin. Değer vermediklerinden, küçümsediklerinden, adam hesabına almadıklarından, unutmaya terk ettiklerinden, önüne gelene sopa çektirdiklerinden; nasıl olurda bir değer üretmelerini bekleyebilirsiniz beyler?

 

Lafa gelince laf bol. Ama iş eyleme gelince hava gazı. İyisiniz, hoşsunuz, sizler canımızsınız, ciğerimizsiniz ama yaşamayı unutunuz! Ne yani, muallimler hayvanda, sizler insan evladı mısınız? Sizlerin yaşamaya hakkı varda, muallimlerin yok mu? Çocuk sadece sizde mi? Eş sadece siz de mi? Geçim sizin için mi geçerli? Yapmayın beyler. Adil olun, ahlaklı olun, insanlık değerleriyle zıtlık teşkil eden eylemlerden uzak durun. Şu an malumdur ki, bu kesimle yani muallim kesimiyle bir pazarlık masasındasınız. Ki, hakikatte eğitimin pazarlığı da olmaz ya, hadi neyse, bu hakikati algılamaya, hissetmeye beyin ve yürek gerek. Muallimlerin yüzünü güldürünüz beyler. Muallimler, gerçekte keyfiyetçe, kalitece sizden çok çok üstündürler, üsttedirler. Çünkü onlar, temeldirler. Temelsiz bina olur mu? Onlar olmasaydı, siz olur muydunuz? Elinizi vicdanınıza koyunuz ve vicdansızca hareket etmeyiniz. Laf üretip durmayınız, iş yapınız. Sizin sahte gülücüklerinize, sahte laflarınıza ihtiyacı yok muallimlerin, hak ettikleri ücrete ihtiyaçları vardır, bunu da biliniz.

 

Son tahlilde; daha fazla söze hacet yok. Sıkıntıları öldürünüz beyler. Sıkıntılar önce muallimleri, sonra eğitimi, en sonunda da çocuklarımızı öldürmeden.

 

GÜZELLİK YARIŞMASI

 

AKP tandanslı olan Kocaeli Belediyesi güzellik yarışması düzenlemiş. Bu ne iştir beyler? Siz ahlakı korumak için mi, yoksa ahlaksızlığı yaygınlaştırmak için mi varsınız? O başkan denilene haddi bildirilmelidir bence. Zira bir milleti yönetme mevkiinde olan bunu yaparsa, başkalarına ne sözünüz olabilir? Hem maneviyat diyecek ve başkanlığa geleceksin hem de maneviyatı koltuğa oturunca yiyeceksin. Bunun adı, düpedüz riyakârlıktır. Yani ahlaksızlıktır. Ahlakımızı koruması gereken ellerde ahlaksızlaşırlarsa, bizler hangi ellere güveneceğiz? Beyler! Haddinizi, hududunuzu biliniz ve kendinize geliniz.

 

SAĞLIK

 

Son günlerde hastanelerde meydana gelen vakalar üzücüdür. Ve en sert tedbirleri almayı iktiza etmektedir. Hasta, hasta olduğunu; doktor da, doktor olduğunu bilecek. Herkes konumu gereğince hareket edecek. Doktorlar artık paragözlü olmayı bırakacaklar ve vicdanları ekseninde hareket edecekler. Hastalar ve hasta yakınları da kendilerine Allah’ın izniyle şifa sebebi olan sağlık çalışanlarına saygılı olmasını bilecekler. Bilmiyorlarsa geberecekler. Kimsenin pislik yapmaya hakkı yoktur. Devlette, bu konuda acımasız olmasını bilecektir. Doktorların gevşekliğine, hastaların ve hasta yakınlarının da suiistimaline imkân tanımayacaktır. Sağlık çalışanlarına, gereksiz, lüzumsuz ve haksızca saldıran kim olursa olsun muhakkak gebermesi haktır ve geberecektir. Ki, pislik yapmayı düşünen başkaları daha insanca hareket etsinler. Aynı şekilde, vicdanını unutan doktora da vicdansızca hareket edeceksin ki, vicdanın ne olduğunu hatırlasın ve kendine gelsin. Paranın iti olmaya değmez. İnsanlık bakidir, madde fanidir. Bunu algılayacak ve anlayacak beynin yoksa hadi ormana!

 

 

 

Tarih: 03.05.2012 Okunma: 617

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?