Lütfen kimse kusura kalmasın sevgili
dostlarım. Sertliğim, derin acılarımdan dolayıdır. Zira yattığı, yediği, içtiği
ve en güzel muameleyi gördüğü evi ve ev sahibini yakmaya yeltenen, bir de üste
çıkmaya çalışan insan suretli ama hayvan sıretli itler var hanemde. Canım
yanıyor dostlarım, beynim ve ruhum azap içinde!
Sevgili dostlarım, TEHLİKELİ OYUNLAR,
TEHLİKE ÇANLARI, KAHPE DÜZEN, BÜYÜK OYUN, AMA TUTMAZ vb. başlıklı yazılarımızda
sürekli muhtemel tehlikelere dikkat çekmeye gayret ettik, melun tuzakları
deşifre etmeye çalıştık elimizden geldiğince, aklımızın erdiğince. Çünkü bu
kalenin çöküşü, büyük bir milletin ve medeniyetin dirilmemek üzere ölüşü
demekti. Öyleyse, sezgilerimizi, öngörülerimizi paylaşmak bir insanlık
vazifesiydi, vatanseverlilik sorumluluğuydu. Zira bu vatan, bir ümmetin
ruhlarını buluşturan ortak paydaydı. Bu vatan, son kale, son adaydı. Mukaddes
ruhlar havuzuydu. Öyleyse, kanımızın son damlasına ve neferlerimizin son
ferdine kadar savunulmalıydı. Ama tabi maksat savunmaktan ziyade, nasıl
koruyacağımızı bilmekti. Zira nasıl koruyacağımızı bildiğimiz zaman, savunmaya
gerek yoktu. Tehlike hâsıl olsa bile def edebilmek kolay olurdu. Bu yüzden,
daima uyanık olmalıydık. Tehlikeleri ihsas edebilmeliydik. Kişileri iyi
tanımalı ve tahlil etmeliydik. Atılan ayrılık tohumlarını yeşertmeye
çalışacağımıza, toprağın altında gömülü tutmaya gayret etmeliydik. Dostlarım!
Her önümüze gelene inanmak gibi bir lüksümüz yoktu, olamazdı. Zira böyle
yaparak şu anki hale gelmiş bulunmaktayız ve halimiz hiçte iyi sayılmaz.
Dışımızda düşman, içimizde işaret bekleyen köpekler var.
Türkiye’ye büyük tuzak kuruyorlar. Yeni
piyonlar liberalistler yani eskinin komünistleri. Kemalist, gerçekte ise komünist tayfa zemini
hazırladı, toplumu birbirine düşman etti, şimdi bunlar işi daha da ileri boyuta
taşımak ve parçalanmayı gerçekleştirmek istemektedirler. Kendilerini âlemin
akıllısı sanan soysuzlar çetesi yani liberalist pislikler. Herkesi susturabileceklerini
düşünen Siyonist tohumları. İhanetlerine bu milletin sessiz kalacağını sanan
çakallar sürüsü. Şimdi bunlar her türlü şeyi söylemekte serbestler ve kimse bir
şey demiyor. Ama karşıdan birisi bir şey söyledi mi hemen taşlanıyor, kötüleniyor.
Bu durumda, milletin bu alçakların etkisinde kaldığını gösteriyor. Oysa millet,
bunlardan, domuzdan kaçar gibi kaçmalıdır. Bunlar bu vatanı parçalamak ve
milletin de esirliğini devam ettirmek istiyorlar. Kendi vatanımızda bize posta
koymaya yelteniyorlar. Ülke dışında ülkemizi bölüyorlar; ülke içinde de
bölücülere taktik veriyorlar. Oradan oraya koşturuyorlar. Birileri yakalarda
telaşlarını açık ederlerse, hemen yaylım ateşine başlıyorlar. Güya Müslüman
olduğunu sanan ama derin aşağılık kompleksi içinde bulunan şırfıntıları ve
alçakları da kafalıyorlar. Meydanı boş bulmuşlarda kafalarına göre
dolaşıyorlar. Bu liberalist itleri hepimiz iyi tanıyoruz.
Dostlarım! Bu ülkede, Kemalistlerin ciddi
bir kısmı, liberalistler, bir kısım komünist yamağı İslamcılar ve iç yüzü
Ermeni çetesi ama dış yüzü PKK olan Siyonist maşası sefiller birlikte hareket
etmektedirler. Bunlar alttan alta kutsal ittifakı sağlamlaştırırken, bu taraf
ise sürekli birbiriyle cebelleşmekte ve enerjilerini iç kavgada
tüketmektedirler. Oysa vakit, kavga ve ayrılık vakti değildir. Birlik olma ve
birlikte kuvvet bulma vaktidir. Yanlışlıklar yüzünden parçalanma değil,
uyararak yanlışlıkları düzeltme vaktidir. Dostlarım! Bu ülkede, siyonizmin
müzaheretiyle, Stalinist bir devrim peşinde olan zümre vardır. Ama bugün bunu
ılımlı bir kılıfa bürümek ve bütün millete şirin göstermek derdindedirler. Bu
milletin çocukları artık, ayrılıkları bir kenara bırakmalıdırlar ve aynı ruh
cephesinde, aynı tarihi hafızada buluşmalıdırlar. Mücadelelerini amansızca, korkusuzca
yürütmelidirler. Gerekirse kan kusturmalıdırlar bütün hainlere. Bu vatan çöplük
malı değildir dostlarım. Bu millet dün doğmuş bir millet değildir.
Siyonist ve beslemeleri, milleti ilk
evvelde zihnen bölüyor, sonra da bedenen parçalamaya çalışıyor. Nihayetinde
ise, bu parçalanmışlıktan faydalanıp son darbeyi vurmak niyetindedir. Şöyle ki;
Diyalogcuları yanlışa sürüklüyor ve diğerlerinin tavır almalarını
kolaylaştırıyor. Milliyetçi camianın içinden birkaç kişiye yanlış yaptırıp,
aynı şekilde diğerlerinin tavır almalarını kolaylaştırıyor. İslamcı zümreye de
aynı taktiği uyguluyor ve yanlışlara yönlendiriyor, yine aynı şekilde
diğerlerinin tavır almasına neden oluyor. Tabi bunu direkt olarak yapmıyor,
içeriden kullanabildikleri varsa onlar aracılığı ile başarıyor. Yani, aynı ruh
cephesinde buluşması gereken ve bir bütün olması gereken bloğu paramparça
ediyor. Ama karşı cepheyi ise, alttan alta destekliyor ve bütünleştirmeye
gayret ediyor. Tabi bu taraftan akıllı birileri bozmazsa. Çünkü düşman cephenin
zaferi, nihayetinde kendi zaferi anlamına geliyor. Zira komünist bir
diktatörlüğün tesisi demek, siyonizmin tesisi demektir. Bütün bu olanlar
karşısında, milli cephede buluşması ve birleşmesi gerekenlerin artık alıkça
hareket etmemeleri gerekmektedir. Zira zaman geçiyor ve düşman planlarını
teoriden pratiğe dökmüş durumdadır.
Siyonistler, ülkemizde, bir kardeş kavgası
çıkartma ve güya ılımlı stalinist bir diktatörlük kurma peşindedir ve içeride
ki itler hep buna zemin hazırlıyorlar. Tabi siyonizmin sermayesi ve desteğiyle.
Suçu bütünüyle siyonizme ve içerideki itlerine atmak asla bizim günahsız
olduğumuz anlamına gelmez. Bizde suçluyuz. Zira biz görevimizi namusluca
yapmazsak, elin oğlu gelir ve seni kendi yurdunda köleleştirir. Ki, ayniyle
vaki olmaktadır bu. Dostlarım! Ya kendi yurdumuzda susturulacağız ya da
susturacağız! Üçüncü bir yol yok.
Son tahlilde; milli birliği gerçekleştirmek zorundayız.
Tarihi hafızamız ve dini ruhumuz temelinde. Bu milletin geri planda kalmasına
müsaade etmemeliyiz ve edemeyiz. Bilakis felaketler peş peşe gelir. Kurulan
hain tuzakları bozmalıyız. Vatanın bütünlüğünü behemehâl korumalıyız. Ordumuzun
gücünü tahrip etmemeliyiz. Tefrikaya son vermeliyiz ve aynı ruh cephesinde
buluşmalıyız. Alçaklar her daim var olacaklar, bunu bilmeliyiz ve bizlerde ona
göre tavrımızı almalı, hareketimizi belirlemeliyiz.
AYRINTILAR:
BİR:
Ali Kırca ve Selahattin Demirtaş denilen
iki Siyonist dostu (aslında başka bir kavram kullanmak istedim hatta zımnen
kullandım) oturmuşlar konuşuyorlar, ahkâm kesiyorlar. Ali Kırca denilen tip,
güya karşıdakine tepki gösteriyor, tabi yersek! Milleti ahmak sanıyor.
Haddizatında, PKK denilen aslı ermeni, faslı Kürt olan (Kürt kardeşlerimiz PKK
denilen alçak örgütün hakikatte bir Ermeni örgütü olduğunu bilmelidirler)
örgütün reklamını yapıyor. Ama bu arada rol yaparak gerçeği örtmeye yelteniyor.
Sevgili milletim, bu tür kendini akıllı sanan ahmaklara inanmak bu vatanı
kaybetmektir, direncimizi öldürmektir. Bunlardan bu ülkeye gram hayır gelmedi,
gelmez ve gelmeyecektir de. Bunlar, bu vatandan ve bu milletten nasıl
nemalanabiliriz diye düşünürler her daim. Vermezler ama alırlar.
İKİ:
Mehmet Ali Birand denilen, malum tiplerle
aynı minvalde olan ve aynı odağa bağlı sefil, daha dün Mecidiyeköy deki
anarşistlere polisin niçin müdahale etmediğini anlayamadığını söylüyordu ve
güya etmesini istiyormuş gibi poz veriyordu. Oysa tamamen riyakârdı. Zira
bugüne kadar ki gösterdiği tavrı biliyoruz. Her zaman polisi suçlu çıkardığı
bir gerçektir. Ki, daha dün akşam, vuku bulan bir olayda polis müdahale etmişti
ve neredeyse polise kusmuştu. Müdahale etmeyince niçin müdahale etmedin.
Müdahale edince de bu kadarda acımasızlık olur mu cazgırlığı. Bunlar
böyledirler dostlarım. Bunlar, bu ülkeyi, bu milleti, bu devleti, bu orduyu, bu
polisi asla sevmezler, sevemezler. Seviyoruz deseler de yalandır, muhtemel
korkudandır.
ÜÇ:
Şerefli Türk Ordusuna kusan soysuzlar var
meydanlarda. Türk Ordusu, Türk Milletine silah sıkmayınca, Türk Ordusunu tezyif
ve tahkire yeltenen Siyonist maşaları ötüyorlar. Güya şerefli subaylarımızın
itibarlarını sarsacaklarını düşünüyorlar. Ulan bu millet ne zamandan beridir,
bir iki tane Siyonist eniğinin sözüyle ordusuna muhalefet eder oldu? Siz kaça
paralıksınız ki, sizin kusmuklarınıza inanacak bu millet? Bu millet, kendisi
kusmuk olanların, akıttıkları kusmuğa inanacak kadar ahmak değildir çok şükür.
Geçti eski devirler aslanım. Adam olacaksınız artık. Haddinizi bileceksiniz.
Güya şerefli subaylarımızın tahrik olacağını sanmıştınız değil mi? Siz kimsiniz
ki, kaç paralık adamsınız ki, sözünüze aldırıpta tahrik olsun şerefli
subaylarımız? Siz zaten adam değildiniz ama sizi adamdan saydıranlar vardı.
Şimdi foyanız açığa çıktı, takkeniz düştü ve kim olduğunuz belli oldu; bir
hiçsiniz, adam bile değilsiniz. Zira adamlık suretlerden değil, sıretlerden
anlaşılır.
DÖRT:
Normal şartlarda baktığınız zaman özgürlük
diye haykırırlar. Sanat özgür olur, sanatçı baskıya gelemez diye nara atarlar.
Ama hadi sizi tamamen özgürleştireyim dendimi de hemen cazgırlaşırlar.
Sahtekârlar. Ama her halükarda, TİYATRO ve DEVLET OPERA VE BALESİ gibi kurumlar
artık kesin olarak özelleştirilmelidir ve karardan dönülmemelidir. Dönen,
ikiyüzlüdür. Bu milletin sırtından bu yükü atın artık. Yüreği olan kazansın.
kimse, milletin sırtından rant elde edemez. Bu ihanettir. Asıl hainde, görevini
yapmayandır.
BEŞ:
Ülkemizin biricik şairlerinden, yürekli ve
yiğit adam ABDÜRRAHİM KARAKOÇ üstadın rahatsızlığını duyduk ve gerçekten
üzüldük. İçimiz acıdı. Allah kendisine şifa versin, ailesine de sabır nasip
etsin. Âmin. Zat-ı alilerine yürekten duacıyız inşaallah. Kendilerine saygımız
ve sevgimizde sonsuzdur inşaallah. Kâfirlerle amansızca mücadele eden bir
beyindi, yürekti. Asla eğrilmedi, asla boyun bükmedi ve kimseye dalkavukluk
etmedi. Dimdikti, dümdüzdü, şerefinden ödün vermedi. Kalemini asla satmadı. Gerçek
bir vatan ve din sevdalısıydı. Milleti adına dövüştü mütemadiyen.
ALTI:
Yabancılara MÜLK satışı büyük tehlikeler
barındırmaktadır ve bir yerde ihanettir de. Beyler böyle alengirli işlere
yeltenmeyiniz. İlla yapmak zorunda mısınız? İşte Siyonist bu şekilde,
kardeşlerinizle aranızı açıyor ve gücünüzü çalıyor. Daha önemli iş bulamıyor
musunuz yapacak? Gidin daha akıllıca
işlerle iştigal edin beyler. İhanet kokan hareketlere yeltenmeyiniz. Yani bu
toprakların ayrı bir hususiyeti vardır ve bunu herkes bilir. O zaman ona göre
hareket etmek icap eder. Aksi, insanları derin düşünceye sevk eder!
YEDİ:
Bu AKP li Belediyelere de bir haller
oluyor. Herhalde rahatlık sıkıyor. Biri gider güzellik yarışması düzenler, biri
gider külliyede defile düzenler. Hakikaten buradaki maksat nedir anlayan beri
gelsin. Hayır yani, toplum adına hangi hayrı düşünmektesiniz bu yolla?
Ahlaksızlığı yaygınlaştırmaktan başka ne yapmaktasınız bu tür rezil işlere
yeltenmekle? Beyler haddinizi biliniz ve kendinize geliniz. Sefilliklerle iştigal
etmeyiniz. Hainlik yapıyorsunuz. Milletten aldığınız oya ihanet ediyorsunuz.
SEKİZ:
AYASOFYA, ah garip ve mahzun Ayasofya.
Özgürlüğe, neşeye ve coşkuya hasret Ayasofya. Artık bitsin ve bitmeli bu
gurbet. Bu yıl içinde, bu esaret son bulmalı ve Ayasofya cami olmalıdır. Bu
milletin ruh cephesinde yapacağı en büyük ve yüce diriliş bu olacaktır. Ve
esaret zincirlerinin de kırılması anlamına gelecektir bir nevi. Tabi bu esaret,
büyük oyunlarla ve büyük tavizlerle bitmemelidir. Zira anlamsız kalır ve belkide
beddua alınır. Şerefle, gururla bitmelidir. Kendi direnişimizle son bulmalıdır.
Nihayetinde, Ayasofya, muhakkak ama muhakkak CAMİ olmalıdır. Bize de,
içerisinde, yılların acısını dindirecek bir NAMAZ kılmak nasip olur inşaallah.
Âmin.