ALÇAKLAR HEP VAROLACAKLAR!...

Özgür DENİZ - 05.05.2012

Lütfen kimse kusura kalmasın sevgili dostlarım. Sertliğim, derin acılarımdan dolayıdır. Zira yattığı, yediği, içtiği ve en güzel muameleyi gördüğü evi ve ev sahibini yakmaya yeltenen, bir de üste çıkmaya çalışan insan suretli ama hayvan sıretli itler var hanemde. Canım yanıyor dostlarım, beynim ve ruhum azap içinde!

 

Sevgili dostlarım, TEHLİKELİ OYUNLAR, TEHLİKE ÇANLARI, KAHPE DÜZEN, BÜYÜK OYUN, AMA TUTMAZ vb. başlıklı yazılarımızda sürekli muhtemel tehlikelere dikkat çekmeye gayret ettik, melun tuzakları deşifre etmeye çalıştık elimizden geldiğince, aklımızın erdiğince. Çünkü bu kalenin çöküşü, büyük bir milletin ve medeniyetin dirilmemek üzere ölüşü demekti. Öyleyse, sezgilerimizi, öngörülerimizi paylaşmak bir insanlık vazifesiydi, vatanseverlilik sorumluluğuydu. Zira bu vatan, bir ümmetin ruhlarını buluşturan ortak paydaydı. Bu vatan, son kale, son adaydı. Mukaddes ruhlar havuzuydu. Öyleyse, kanımızın son damlasına ve neferlerimizin son ferdine kadar savunulmalıydı. Ama tabi maksat savunmaktan ziyade, nasıl koruyacağımızı bilmekti. Zira nasıl koruyacağımızı bildiğimiz zaman, savunmaya gerek yoktu. Tehlike hâsıl olsa bile def edebilmek kolay olurdu. Bu yüzden, daima uyanık olmalıydık. Tehlikeleri ihsas edebilmeliydik. Kişileri iyi tanımalı ve tahlil etmeliydik. Atılan ayrılık tohumlarını yeşertmeye çalışacağımıza, toprağın altında gömülü tutmaya gayret etmeliydik. Dostlarım! Her önümüze gelene inanmak gibi bir lüksümüz yoktu, olamazdı. Zira böyle yaparak şu anki hale gelmiş bulunmaktayız ve halimiz hiçte iyi sayılmaz. Dışımızda düşman, içimizde işaret bekleyen köpekler var.

 

Türkiye’ye büyük tuzak kuruyorlar. Yeni piyonlar liberalistler yani eskinin komünistleri.  Kemalist, gerçekte ise komünist tayfa zemini hazırladı, toplumu birbirine düşman etti, şimdi bunlar işi daha da ileri boyuta taşımak ve parçalanmayı gerçekleştirmek istemektedirler. Kendilerini âlemin akıllısı sanan soysuzlar çetesi yani liberalist pislikler. Herkesi susturabileceklerini düşünen Siyonist tohumları. İhanetlerine bu milletin sessiz kalacağını sanan çakallar sürüsü. Şimdi bunlar her türlü şeyi söylemekte serbestler ve kimse bir şey demiyor. Ama karşıdan birisi bir şey söyledi mi hemen taşlanıyor, kötüleniyor. Bu durumda, milletin bu alçakların etkisinde kaldığını gösteriyor. Oysa millet, bunlardan, domuzdan kaçar gibi kaçmalıdır. Bunlar bu vatanı parçalamak ve milletin de esirliğini devam ettirmek istiyorlar. Kendi vatanımızda bize posta koymaya yelteniyorlar. Ülke dışında ülkemizi bölüyorlar; ülke içinde de bölücülere taktik veriyorlar. Oradan oraya koşturuyorlar. Birileri yakalarda telaşlarını açık ederlerse, hemen yaylım ateşine başlıyorlar. Güya Müslüman olduğunu sanan ama derin aşağılık kompleksi içinde bulunan şırfıntıları ve alçakları da kafalıyorlar. Meydanı boş bulmuşlarda kafalarına göre dolaşıyorlar. Bu liberalist itleri hepimiz iyi tanıyoruz.

 

Dostlarım! Bu ülkede, Kemalistlerin ciddi bir kısmı, liberalistler, bir kısım komünist yamağı İslamcılar ve iç yüzü Ermeni çetesi ama dış yüzü PKK olan Siyonist maşası sefiller birlikte hareket etmektedirler. Bunlar alttan alta kutsal ittifakı sağlamlaştırırken, bu taraf ise sürekli birbiriyle cebelleşmekte ve enerjilerini iç kavgada tüketmektedirler. Oysa vakit, kavga ve ayrılık vakti değildir. Birlik olma ve birlikte kuvvet bulma vaktidir. Yanlışlıklar yüzünden parçalanma değil, uyararak yanlışlıkları düzeltme vaktidir. Dostlarım! Bu ülkede, siyonizmin müzaheretiyle, Stalinist bir devrim peşinde olan zümre vardır. Ama bugün bunu ılımlı bir kılıfa bürümek ve bütün millete şirin göstermek derdindedirler. Bu milletin çocukları artık, ayrılıkları bir kenara bırakmalıdırlar ve aynı ruh cephesinde, aynı tarihi hafızada buluşmalıdırlar. Mücadelelerini amansızca, korkusuzca yürütmelidirler. Gerekirse kan kusturmalıdırlar bütün hainlere. Bu vatan çöplük malı değildir dostlarım. Bu millet dün doğmuş bir millet değildir.

 

Siyonist ve beslemeleri, milleti ilk evvelde zihnen bölüyor, sonra da bedenen parçalamaya çalışıyor. Nihayetinde ise, bu parçalanmışlıktan faydalanıp son darbeyi vurmak niyetindedir. Şöyle ki; Diyalogcuları yanlışa sürüklüyor ve diğerlerinin tavır almalarını kolaylaştırıyor. Milliyetçi camianın içinden birkaç kişiye yanlış yaptırıp, aynı şekilde diğerlerinin tavır almalarını kolaylaştırıyor. İslamcı zümreye de aynı taktiği uyguluyor ve yanlışlara yönlendiriyor, yine aynı şekilde diğerlerinin tavır almasına neden oluyor. Tabi bunu direkt olarak yapmıyor, içeriden kullanabildikleri varsa onlar aracılığı ile başarıyor. Yani, aynı ruh cephesinde buluşması gereken ve bir bütün olması gereken bloğu paramparça ediyor. Ama karşı cepheyi ise, alttan alta destekliyor ve bütünleştirmeye gayret ediyor. Tabi bu taraftan akıllı birileri bozmazsa. Çünkü düşman cephenin zaferi, nihayetinde kendi zaferi anlamına geliyor. Zira komünist bir diktatörlüğün tesisi demek, siyonizmin tesisi demektir. Bütün bu olanlar karşısında, milli cephede buluşması ve birleşmesi gerekenlerin artık alıkça hareket etmemeleri gerekmektedir. Zira zaman geçiyor ve düşman planlarını teoriden pratiğe dökmüş durumdadır.

 

Siyonistler, ülkemizde, bir kardeş kavgası çıkartma ve güya ılımlı stalinist bir diktatörlük kurma peşindedir ve içeride ki itler hep buna zemin hazırlıyorlar. Tabi siyonizmin sermayesi ve desteğiyle. Suçu bütünüyle siyonizme ve içerideki itlerine atmak asla bizim günahsız olduğumuz anlamına gelmez. Bizde suçluyuz. Zira biz görevimizi namusluca yapmazsak, elin oğlu gelir ve seni kendi yurdunda köleleştirir. Ki, ayniyle vaki olmaktadır bu. Dostlarım! Ya kendi yurdumuzda susturulacağız ya da susturacağız! Üçüncü bir yol yok.

 

Son tahlilde; milli birliği gerçekleştirmek zorundayız. Tarihi hafızamız ve dini ruhumuz temelinde. Bu milletin geri planda kalmasına müsaade etmemeliyiz ve edemeyiz. Bilakis felaketler peş peşe gelir. Kurulan hain tuzakları bozmalıyız. Vatanın bütünlüğünü behemehâl korumalıyız. Ordumuzun gücünü tahrip etmemeliyiz. Tefrikaya son vermeliyiz ve aynı ruh cephesinde buluşmalıyız. Alçaklar her daim var olacaklar, bunu bilmeliyiz ve bizlerde ona göre tavrımızı almalı, hareketimizi belirlemeliyiz.

 

AYRINTILAR:

 

BİR:

Ali Kırca ve Selahattin Demirtaş denilen iki Siyonist dostu (aslında başka bir kavram kullanmak istedim hatta zımnen kullandım) oturmuşlar konuşuyorlar, ahkâm kesiyorlar. Ali Kırca denilen tip, güya karşıdakine tepki gösteriyor, tabi yersek! Milleti ahmak sanıyor. Haddizatında, PKK denilen aslı ermeni, faslı Kürt olan (Kürt kardeşlerimiz PKK denilen alçak örgütün hakikatte bir Ermeni örgütü olduğunu bilmelidirler) örgütün reklamını yapıyor. Ama bu arada rol yaparak gerçeği örtmeye yelteniyor. Sevgili milletim, bu tür kendini akıllı sanan ahmaklara inanmak bu vatanı kaybetmektir, direncimizi öldürmektir. Bunlardan bu ülkeye gram hayır gelmedi, gelmez ve gelmeyecektir de. Bunlar, bu vatandan ve bu milletten nasıl nemalanabiliriz diye düşünürler her daim. Vermezler ama alırlar.

 

İKİ:

Mehmet Ali Birand denilen, malum tiplerle aynı minvalde olan ve aynı odağa bağlı sefil, daha dün Mecidiyeköy deki anarşistlere polisin niçin müdahale etmediğini anlayamadığını söylüyordu ve güya etmesini istiyormuş gibi poz veriyordu. Oysa tamamen riyakârdı. Zira bugüne kadar ki gösterdiği tavrı biliyoruz. Her zaman polisi suçlu çıkardığı bir gerçektir. Ki, daha dün akşam, vuku bulan bir olayda polis müdahale etmişti ve neredeyse polise kusmuştu. Müdahale etmeyince niçin müdahale etmedin. Müdahale edince de bu kadarda acımasızlık olur mu cazgırlığı. Bunlar böyledirler dostlarım. Bunlar, bu ülkeyi, bu milleti, bu devleti, bu orduyu, bu polisi asla sevmezler, sevemezler. Seviyoruz deseler de yalandır, muhtemel korkudandır.

 

ÜÇ:

Şerefli Türk Ordusuna kusan soysuzlar var meydanlarda. Türk Ordusu, Türk Milletine silah sıkmayınca, Türk Ordusunu tezyif ve tahkire yeltenen Siyonist maşaları ötüyorlar. Güya şerefli subaylarımızın itibarlarını sarsacaklarını düşünüyorlar. Ulan bu millet ne zamandan beridir, bir iki tane Siyonist eniğinin sözüyle ordusuna muhalefet eder oldu? Siz kaça paralıksınız ki, sizin kusmuklarınıza inanacak bu millet? Bu millet, kendisi kusmuk olanların, akıttıkları kusmuğa inanacak kadar ahmak değildir çok şükür. Geçti eski devirler aslanım. Adam olacaksınız artık. Haddinizi bileceksiniz. Güya şerefli subaylarımızın tahrik olacağını sanmıştınız değil mi? Siz kimsiniz ki, kaç paralık adamsınız ki, sözünüze aldırıpta tahrik olsun şerefli subaylarımız? Siz zaten adam değildiniz ama sizi adamdan saydıranlar vardı. Şimdi foyanız açığa çıktı, takkeniz düştü ve kim olduğunuz belli oldu; bir hiçsiniz, adam bile değilsiniz. Zira adamlık suretlerden değil, sıretlerden anlaşılır.

 

DÖRT:

Normal şartlarda baktığınız zaman özgürlük diye haykırırlar. Sanat özgür olur, sanatçı baskıya gelemez diye nara atarlar. Ama hadi sizi tamamen özgürleştireyim dendimi de hemen cazgırlaşırlar. Sahtekârlar. Ama her halükarda, TİYATRO ve DEVLET OPERA VE BALESİ gibi kurumlar artık kesin olarak özelleştirilmelidir ve karardan dönülmemelidir. Dönen, ikiyüzlüdür. Bu milletin sırtından bu yükü atın artık. Yüreği olan kazansın. kimse, milletin sırtından rant elde edemez. Bu ihanettir. Asıl hainde, görevini yapmayandır.

 

BEŞ:

Ülkemizin biricik şairlerinden, yürekli ve yiğit adam ABDÜRRAHİM KARAKOÇ üstadın rahatsızlığını duyduk ve gerçekten üzüldük. İçimiz acıdı. Allah kendisine şifa versin, ailesine de sabır nasip etsin. Âmin. Zat-ı alilerine yürekten duacıyız inşaallah. Kendilerine saygımız ve sevgimizde sonsuzdur inşaallah. Kâfirlerle amansızca mücadele eden bir beyindi, yürekti. Asla eğrilmedi, asla boyun bükmedi ve kimseye dalkavukluk etmedi. Dimdikti, dümdüzdü, şerefinden ödün vermedi. Kalemini asla satmadı. Gerçek bir vatan ve din sevdalısıydı. Milleti adına dövüştü mütemadiyen.

 

ALTI:

Yabancılara MÜLK satışı büyük tehlikeler barındırmaktadır ve bir yerde ihanettir de. Beyler böyle alengirli işlere yeltenmeyiniz. İlla yapmak zorunda mısınız? İşte Siyonist bu şekilde, kardeşlerinizle aranızı açıyor ve gücünüzü çalıyor. Daha önemli iş bulamıyor musunuz yapacak?  Gidin daha akıllıca işlerle iştigal edin beyler. İhanet kokan hareketlere yeltenmeyiniz. Yani bu toprakların ayrı bir hususiyeti vardır ve bunu herkes bilir. O zaman ona göre hareket etmek icap eder. Aksi, insanları derin düşünceye sevk eder!

 

YEDİ:

Bu AKP li Belediyelere de bir haller oluyor. Herhalde rahatlık sıkıyor. Biri gider güzellik yarışması düzenler, biri gider külliyede defile düzenler. Hakikaten buradaki maksat nedir anlayan beri gelsin. Hayır yani, toplum adına hangi hayrı düşünmektesiniz bu yolla? Ahlaksızlığı yaygınlaştırmaktan başka ne yapmaktasınız bu tür rezil işlere yeltenmekle? Beyler haddinizi biliniz ve kendinize geliniz. Sefilliklerle iştigal etmeyiniz. Hainlik yapıyorsunuz. Milletten aldığınız oya ihanet ediyorsunuz.

 

SEKİZ:

AYASOFYA, ah garip ve mahzun Ayasofya. Özgürlüğe, neşeye ve coşkuya hasret Ayasofya. Artık bitsin ve bitmeli bu gurbet. Bu yıl içinde, bu esaret son bulmalı ve Ayasofya cami olmalıdır. Bu milletin ruh cephesinde yapacağı en büyük ve yüce diriliş bu olacaktır. Ve esaret zincirlerinin de kırılması anlamına gelecektir bir nevi. Tabi bu esaret, büyük oyunlarla ve büyük tavizlerle bitmemelidir. Zira anlamsız kalır ve belkide beddua alınır. Şerefle, gururla bitmelidir. Kendi direnişimizle son bulmalıdır. Nihayetinde, Ayasofya, muhakkak ama muhakkak CAMİ olmalıdır. Bize de, içerisinde, yılların acısını dindirecek bir NAMAZ kılmak nasip olur inşaallah. Âmin.

 

 

 

Tarih: 05.05.2012 Okunma: 660

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?