Beyinlerimiz gerçekten kontrol altında mı?

Osman YILDIZ - 06.05.2012

Beyinlerimiz gerçekten kontrol altında mı?

Aşağıda tamamını yazı olarak buraya aldığım yazıyı sosyal paylaşım sitelerinden rica ile gazeteci, milletvekili, etkin olabilecek kişilere gönderiyorum. Metin aynen şöyle.

Sayın bu satırları okuyan kişi;

Aşağıda bu mesajımın ekinde yer alan İnsanlığın Barbarlık Sayaçları başlığında yer alan rakamlar gerçek rakamlardır.

Ve bu rakamlardan şu an basın kuruluşlarında çalışan ve adına gazeteci diyenlerle, bu konudan haberdar olup ta sebebini anlayamadığım şekilde sessiz kalan tüm bilim adamı kisveli kişiler sorumludur.

Ben görür müyüm görmez miyim onu bilmem ama er yada geç bu kişilerden aşağıda yer alan listedeki katliamların hesabı sorulacaktır.

Aşağıdaki rakamların var oluş gerekçesi kısaca şu.

26 Şubat 2003 günü matematik dediğimiz hiç bir şekilde sonucu değişmeyecek ilim dalını kullanarak;

Çocuk sahibi olmayı planlayan her anne ve baba adayının

sadece ama sadece hamile kalınmasına sebep olacak ilişki zamanını ayarlayarak 4-4 lük sağlıklı bir bebeğe sahip olabileceklerini ispatladım.

Bulduğum bilginin öneminden dolayı da kolay hesaplamayı sağlayacak bir formülde oluşturarak bulduğum bilgileri Dünya’ya hediye ettim.

27 Şubat 2003 günü başlayan mücadelemle de önce resmi kurumlara bu bilgiyi anlatmaya çalıştım.

Başaramadım. Ne yaparsam yapayım kimse dinlemedi. Eski bir TV kanalı sahipliğim olduğu içinde kendim ekonomik gücümü toplar konuyu Dünya’ya ulaştırırım diye mücadele ettim. Olmadı.

Tam şimdi başlıyorum dediğim tarihte 2006’da 270 gün ve 2010 da 408 gün olmak üzere haksız ve hukuksuz olarak 2 sefer cezaevine tıkıldım.

1.ci cezanın kararını cezaevinden çıktıktan tam 5 sene sonra haksızlığını ispat edebildim.

2.ci cezaevi sürecimle ilgili ise Mahkeme sahte evrak düzenlemiş olduğu halde mahkemeye kararı iptal ettirecek yetkili mercie bile halen daha ulaşamadım. Hukuk mücadelem sürüyor ve sürecek.

Fakat ha bugün anlaşılacak, ha yarın anlaşılacak beklentisi ile geçen her 2 saniyede bir canın yanmasını benim durdurabilmemin şu an için mümkün olmadığına emin olmam uzun sürmedi.

Sizlerden konuyu gündeme aldırmak için yardım istiyorum.

Bulduğum bilgilerle ilgili hiçbir şüphem ve tereddüdüm yok. Gereken ispatı Dünya’nın her noktasında her tür bilimsel ortamda (bizzat bu bilginin ispatı için Dünya’ya gelmiş olan 6 yaşındaki oğlum ve 4 yaşındaki kızımla) yapmaya hazırım.

Bu katliamlar artık durdurulabilmeli.

Lütfen sadece yazımı ve aşağıdaki rakamları sorgulayarak yardımcı olur musunuz?

Saygılarımla Osman Yıldız 0532 215 3692

Ve devamında da İnsanlığın barbarlık sayaçlarının yazıyı hazırladığım zaman dilimine ait rakamları var. Güncel rakamlara http://www.scs.gen.tr adresinden ulaşabilirsiniz.

Buraya kadar sorun yok.

Bu yazıyı gönderince yazıyı gönderdiğim kişiler hiçbir tepki vermiyorlar.

Bu tepkisizliği anlamıyorum.

Bir kişi çıkıyor diyor ki;

Milyonlarca bebek katledildi. Katledilmeye devam ediyor. Ülkemizin nüfusunun 2 katına ulaşan sayıda bebeğin gizli sakat olması önlenebilecekken önlenmedi. Bu durumun sonucu bilgiler anlaşılınca sizlere hesap sorulacak.

Niye hesap sorulacak. Ve neden Ülkemizde gazeteci olmadığını savunuyorum. Yazıyorum.

Gazeteciler için olmazsa olmaz bir kural var. 5N 1K

Bu kural gereği böyle bir iddia gören gazetecinin beyni normal çalışıyorsa şunu yapması gerekmez mi?

Ne diyor bu adam diyerek soru sorması gerekmez mi?

Deniz Feneri davasında savcılar bir evrakta bir paragrafı kapattılar diye şu an yargılanıyorlar. Lütfen dikkat. Savcılar sahte evrak düzenlemediler. Resmi evrakta sahtecilik yapmadılar. Sadece bir evrağın içindeki bir bölümü kapatarak evrağın farklı anlamda anlaşılmasını sağladılar. Ve yargılanıyorlar.

Yani mahkemeyi bir noktada kandırdıkları için yargılanıyorlar.

Peki böyle bir şey yargılamayı gerektirirken;

Sitemizin tepesinde yer alan açık ifadelerle Adaletsizliği anlatan ve açıkça Mahkeme tarafından düzenlenmiş bulunan resmi evrakta sahtecilik yapıldığının belgesi varken niye kimse bu belgeyi görmüyor.

Burada da şu soru sorulması gerekmiyor mu?

Benim Ankara 2. Ağır Ceza mahkemesi için beni cezaevine atmak için sahte evrak düzenlemişler diyerek sunduğum resmi belge ya gerçek değil. Yada beyinler kontrol altında.

Dün yukarıda ki satırları yazdıktan sonra saat 01:30 gibi TRT Haberde Sosyal Medya başlığı ile yayınlanmakta olan programı 20 dakika kadar izledim.

Ve beyinlerimizin şu an elektronik ortam aletleri ile kontrol edildiğini düşünmeye başladım.  O programda izleyenleri uyaran ve bilinçaltına hitap eden görüntüler kullanıldığını tahmin ediyorum. Detay yazmayacağım.

Şimdi bu yazım bittikten sonra bu yazımla beraber aynı resmi yayınlamaya devam edeceğim.

Sizce ne olacak.

Birileri çıkıp bana ne olduğunu anlatabilir mi?

Beyinlerimiz kontrol altında değilse niye soru soramıyoruz.

Niye ben anlatmak istediklerimi anlatamıyorum.

Ben akıl hastası olabilirim. Ben deli olabilirim. Doğru olan benim akıl hastası olduğumun ortaya çıkarılması ve tedavi görmem için hastaneye yatırılmam değil midir?

 Aksini düşünemiyorum.

Tarihinde tüm Dünya’yı etkileyecek bir buluşu olmayan vatandaşlara ben neyi anlatamıyorum. Konular bir birine girdiği için ben artık akıl sağlığımın olduğunu bile düşünemiyorum.

Lütfen cevap verir misiniz?

Neler oluyor. Beyinlerimizi kullanma irademiz tamamen yok mu oldu?

Saygılarımla

Tarih: 06.05.2012 Okunma: 838

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?