MUTLAK YASALAR
‘’Ancak müminler kardeştirler’’ ve ‘’küfür
tek millettir’’ ayetleri değişmez birer yasadırlar, kurtuluşun yegâne
anahtarlarındandırlar ve bu ayetler kalıpsal olarak algılanamaz, anlaşılamaz.
Burada derin gerçekler anlatılmaktadır. Müminler derken; vicdanın sesine kulak
verenler, aynı ruh ikliminde buluşanlar, hakikat olanı kabul edenler, aynı
duyguları paylaşanlar ve iyiliği seçenler ve telkin edenler kardeştirler
anlamındadır. Yani, illa İslam’ı kabul edenler anlamında değildir. İslam
ruhların birliğine dayanır, bedenlerin birliğine değil. Ruhi yönler Allah’ı temsil
eder, bedeni yönler değil. Zira bugün İslam’ı kabul etmekle birlikte, insanın
fıtratıyla örtüşen hakikatleri kabul etmekten imtina edenler vardır. Bir
Müslüman kardeşiyle aynı ruh iklimini paylaşmayan Müslümanlar vardır. İyilik
yapmaktan ve iyiliği telkin etmekten kaçan Müslümanlar vardır. Adı Müslüman
olan ama eylemi kâfirce olan Müslümanlar vardır. Bunların kardeş olması ise
mümkün değildir.
Şimdi söyleyin lütfen; herkes doğruyu sevmez mi? Doğruluk hâkim olsun
istemez mi? Duygular mı daha çok birleştiricidir yoksa akıl mı? İyiliğin
topluma egemen olmasını her fırsatta söylemez miyiz? Peki, bu dilekleri
samimice ve namusluca taşıyanlar ve gereğini de fiili olarak yapanlar kardeş
değil midirler? Bu yüzden Allah’a iman etmek koşuluyla, bu söylediklerimizi
kendinde taşıyanlar kardeştirler. Allah’a iman etmiş olsalar bile, bu
söylediklerimizi kendilerinde taşımayanlar ise taşıyanlarla kardeş olmaktan
uzaktırlar. Zira kardeşlik, sorumluluk taşımaktır. Kardeşlik, ruh birliğidir.
Kardeşlik, iyilikte buluşmaktır.
Aynı şekilde, hakikati kabule yanaşmayanlar, aynı ruh ikliminde
buluşmayanlar, iyiliği kabul etmeyenler ve telkin etmeyenler, vicdanın sesini
bastıranlar, kötülükte buluşup ve kötülüğü yayanlar ise küfür üzeredirler ve bu
yüzden aynı millettirler. Yani Müslüman olduğunu söyleyen ama gereğini
yapmayanlarda küfür üzeredirler ve küfür milletindendirler. Yani bu iki ayette
de biçimsel bir ifade yoktur, mana derinliği ve bütünlüğü vardır.
Bugün, içkiye taraftar olan din düşmanı ile içkinin bir özgürlük sorunu
olduğunu söyleyip, gerçeği ifade etmekten imtina eden bir Müslüman kimlikli
aynı millettendir. Bugün insanlığa zulmedenle, zulmedenlere sessiz ve tepkisiz
kalarak zımni destek veren bir Müslüman aynı millettendir ve bu tür
Müslümanlar, diğer Müslümanlarla kardeş olmaktan uzaktırlar. İşçisinin hakkını
vermeyen bir kapitalistle, işçisinin hakkını adalete uygun olarak ödemeyen bir
Müslüman aynı millettendir.
Son tahlilde; Kur’an’ı biçimsel olarak algılamak ve
böylece yanlış anlamak, bizleri asla kurtuluşa götürmez, bilakis felaketlerden
felaketlere sürükler. Kur’an’ı anlamakta ve hayata aktarmakta samimi olmalıyız.
İstemek, gayret etmek ama eksik yapmak ayrıdır, bile isteye yapmamak ayrıdır ve
ikisi asla bir değildir. Bilerek ve isteyerek yapmak zaten apayrıdır ve en yüce
olandır. Temel yasalara uymalıyız. Sonradan olan yasalara değil. Temel yasalar
birleştiricidir, sonradan olan yasalar ise ayırıcıdır, bölücüdür.
AYRINTILAR:
BİR:
Alevi vatandaşlarımıza karşı yapılan kışkırtma
kesinlikle radikal sol örgütlerin işidir. Sırf alevi vatandaşlarımızın sağ
gençliğe kinlenmesi ve sola kayması adına yapılan bir alçaklıktır. Ve sürekli
olarak sol duyarlılığın hafızalara iyice nakşedilmesi adınadır. Bu yüzden, bu
tür kışkırtmalardan sonra Alevi kardeşlerimizin meydanlara çıkıp sol sloganlar
atması ve sağ gençliğe faşist diyerek saldırması ahlaksızlıktır,
adaletsizliktir ve bu asla kendilerinin hayrına değildir. Gerçeğin ortaya
çıkması adına namusluca gayret etmek dürüstlüktür ve kurtarıcıdır. Bu asla sağ
gençliğin işi olamaz. Şayet öyle olsa, sağ gençlik alçakların en alçağıdır.
Zira böyle bir şey bu ülkeye fayda getirmez. Soysuzlar için, Siyonist idealler için,
birbirimize düşmek ahmaklıktır. Bu yüzden ben bu işin sağ gençliğin işi olduğuna
asla ihtimal vermiyorum, vermem de. Ha yapanlar faraza sağ gençliğin dâhilinde
bulunmuş olsunlar, bu tiplerin dışı sağdır, içi domuz seciyelidir. Bunlar şerefsiz,
soysuz ve alçak tiplerdir. Çünkü insan olan insan böyle bir itlik yapmaz. Zira bu
ülke üzerinde yaşayan insanların birliği bu şekilde sağlanamaz. Birbirimizin hukukuna
saygı göstermeliyiz. Düşmanlığı körüklemek, vatanı bölmekle eşdeğerdir. Devlet,
bu tür pislik yapanları bulmalı ve layığı ile tecziyeden imtina etmemelidir. Milletimiz
de, bu tür olaylara artık prim vermemeli, inanmamalı, bu yüzden birbirine
düşmemelidir. Sağduyuyu elden bırakmamalıdır. Bilakis bu ülke, bu millet, bu
devlet için iyi olmaz.
İKİ:
Millet, askere karşı derinden derine
tahrik ediliyor. Asker karşısında, din, devlet, vatan, millet düşmanlarının bir
blok olması isteniyor. Bu yüzden de asker, kasıtlı olarak tahrik ediliyor ve
alaya alınıp, küçümseniyor. Askere karşı şerefsizce tavır içinde olan itlere
meyletmemeli, onların domuz suratlarına tükürmekten korkmamalıyız. Askere küfretmek
ve askerin itibarını sarsmak, ancak Siyonist köpeklerinin ve soysuzların işi
olabilir. Çünkü ordu demek, güç demektir. Güç demek, hâkimiyet demektir,
bağımsızlık demektir. Bağımsızlık ve hâkimiyet demek, insanca yaşamak demektir.
Ama insan olamamış hayvanımsılar bunu idrakten yoksundurlar. İnsan olamamış
hayvanımsılar isterler ki, asker kudurmuş şekilde, içinde çıktığı millete kan
kussun, kurşun kussun. Ama kusmayınca, bu itler askere kusarlar. Aziz milletimiz,
ordusuna sahip çıkmalıdır ve daima ordusunun yanında olmalıdır. Bizim ordumuz,
Peygamber ocağıdır. Bizim ordumuz, hayvanların barındığı bir orman değildir. Ama
bazıları istiyorlar ki, ordumuzun şerefli mensupları, kendilerinin yaptığı gibi
millete kussun, milleti küçümsesin ve milletin üzerinde bir zorba olsun. Ama bu
olmayacak. Asla olmayacak. Allah’ın izniyle olmayacak. Zira böyle bir şey bütün
mazimize, insanlığımıza ihanettir.
ÜÇ:
Sadık ÖZYER isimli arkadaşım, bu işler öyle rastgele
işler değildir. Tarihi iyi bilmek, ecdadı iyi tanımak lazımdır. Hem sözleriniz
nezaketten uzaktır. Daha makul konuşabiliriz. Saçmalamak fikir erbabının işi
olmaz. Olsa olsa, bir şeyin mahiyetinin bilgisinden yoksun olanların işi
olabilir ki, elhamdülillah bizler mahiyetine sahip olmadığımız şeyler hakkında
konuşmayız mümkün mertebe. Bilakis, kafadan atma şeyler, gün gelir çürütülür ve
insanı mahcup eder. Bu mahcubiyete düşmektense, hiç söz etmemeyi tercih ederim.
Umarım anlaşılırım. Kalbi muhabbetle, bilgiyle, fikirle dostum.