Bu dünyada herkese yer var.
Ülkemizin ağzından bal damlayan bir başbakanı var.
Onun için arzu eder ki, herkesin kaleminden bal damlasın, ya kandisini övsün veya sussun. Eleştirenlere ve muhalefete daima;
“haya”yı,
“Edep”i,
“Terbiye”yi,
“Saygı”yı,
“Sevgi”yi hatırlatır.
Kendisinde bunların hepsi ve daha fazlası ziyadesiyle mevcuttur!
Hep saygılı, yumuşak, yapıcı, hoşgörülü, şefkatli, kucaklayıcıdır.
Şu kelimeler onun “edep”, “haya” ve “terbiye”yi özümsemiş dağarcığından taşan örneklerdir:
“İspatlamayan şerefsizdir”,
“Müfteridir”,
“Namussuzdur”
“Ahlaksız”,
“Alçak”,
“Kelle”...
Bunlardan genellikle meclisteki muhalefet parti ve liderleri nasiplenmiştir.
Başbakan’ın son şefkatli sorgulamalarından biri sanatçılara; “Siz kimsiniz?” suali şeklinde tecelli etmiştir.
“Siz kimsiniz?” diye sordukları; devlet ve şehir tiyatrosu sanatçıları...
Bu sanatçılar, oyunlarına müdahale edilmesini, sansürlenmelerini engellemek için bir takım girişimlerde bulundukları için Başbakan’ın yukarıdaki sualine muhatap oluyorlar.
Bu haddini bilmez sanatçılara biz de soruyoruz; “Siz kimsiniz?”
Sizi kim tanır?
Tanısa kaç para?
Halbuki karşınıza aldığınız kim?
Bu ülkenin Başbakan’ı... Recep Tayyip Erdoğan!
Sizi kimse bilmez... Onu herkesler bilir... Ünü taa Edirne’ye, Kars’a kadar... Dimyat’a Londra’ya kadar... Hatta Çin’e Maçin’e kadar... Hatta ve hatta Tokyo’ya Nevyork’ kadar yayılmıştır.
Onun için ona kimse “Siz kimsiniz?” diye sormaz, soramaz.
x x x
Bu hoşgörü ve şefkat denizinin coşku dolu bir hitabına nihayet, Bekir Coşkun da mazhar oldu: “Kaleminden pislik akıyor!”
Yani, Allah var ya, bu sözleri duyunca nasıl içimin yağları eridi!
Nasıl mutlu, mesut, bahtiyar oldum!
Bekir Coşkun’u kıskanmaktan içim içimi yemekteydi...
Neredeyse yazmayı bırakacaktım.
Bu adam nasıl oluyor da azıcık sözle bir sürü şeyi anlatabiliyordu?
İnsanı düşündürüyor,
Mizah yapıyor,
Ağlarken güldürebiliyor,
Türkçeyi harikulade kullanıyor,
Benim görmediklerimi görebiliyor,
Dolayısıyla, milyonlarca kişi onu okuyordu.
Oh, demek ki hepsi palavraymış!
O, saydığım niteliklerin sahibi değil, “Kaleminden pislik akan” birisiymiş.
Sağ olun Başbakanım...
Beni yıllardır içimi kemiren ağır bir aşağılık duygusundan kurtardınız.
Sağ olun, var olun!