Her zaman söylediğimiz gibi; ahlak ve
adalet, insanı, insan yapan olgulardır. İnsanı en etkili şekilde tesir altına
alan yegâne olgular bunlardır. Hayat, sanki ahlak ve adalet duvarıyla çevrilmiş
gibidir. Ne diyordu Peygamberimiz,
Önderimiz; ‘’yer ve gök adalet üzerinde durur. Ben güzel ahlakı tamamlamaya
geldim.’’ Bu yüzden ahlaksız ve adaletsiz asla ama asla olmaz. İnsanı, iyi
yapanda, kötü yapanda ahlak ve adalet olgularına yönelik algılarıdır ve bu
algılar temelinde ki tavırlarıdır. Atalarımız ahlaka ve adalete mugayir hareket
etmemişlerdir genel itibariyle. Ne dinlerine muhalefet etmişlerdir ne de töreyi
çiğnemişler ve çiğnetmişlerdir. Hakeza, ne de milletin malını birkaç kodaman
itin tekeline vermişlerdir ve düşmana peşkeş çekmişlerdir. Düşmana dahi
zulmetmemiş, düşmanın malını gasp etmemişlerdir. Bu yüzden de arkalarında,
daima, kum gibi bir millet bulmuşlardır. Ve cihangirliğin sırrı da bir nevi
burada gizlidir. Milletine ihanet edenler yalnız kalmaya ve alçalmaya mahkûmdurlar.
Ecdadımızda ruh birliği, çözümün adresi olmuştur. Ama aksi olaydı, töreyi çiğneyelerdi
hükümdarlar, milletin malını gasp edelerdi, milletin aleyhine düşmanla
işbirliği yapalardı, acaba ayakta kalabilirler miydi yüzyıllarca? Nurettin Topçu üstadın şu özlü sözü bu gerçeği
ifşa etmektedir; ‘’Birliği tutan ruh kuvvetidir. Ruh,
yerini maddeye bıraktı mı birlik çözülür, parçalanır.’’ İşte bizim ecdadımızda, ruh bütünlüğü ve
birliği vardı ve bu birlik tarifi imkânsız bir kudreti ortaya çıkarıyordu. Ve
bu kudretin karşısında dünya diz çöküyor, hizaya giriyordu. Bu kudretin kaynağı da; yüce Kur’an’dı ve
binlerce yıllık tecrübelerin birikimi olan sistemleşmiş töre idi. Bu yüzden
en azılı kâfirler, bu milletin elinden, bu millete yüce bir güç bahşeden Kur’an’ın
alınmasını ve o Kur’an’ın hükümlerinin bu milletin gönlünden düşmesini
istiyorlardı. Şimdi niye bu haldeyiz hiç düşündük mü? Çünkü kitabımızdan
uzaklaştık, maddenin köleleri olduk, ruh bütünlüğünü kaybettik, dünya
nimetlerinin peşinde koşar olduk, ölümden korkmaya başladık. Manayı terk edip,
madde dünyasında demirledik. Yani imanı haşladık!
Dostlarım bilecez ki; ahlaksız ve
adaletsiz olmaz. Nizamında, hâkimiyetinde,
kurtuluşunda, insanca yaşamında mutlak temeli; ahlak ve adalettir. Ahlak ve
adaletin birleşimi eşittir cennettir. Otoriteyi tahkim eden olgular
bunlardır. Türk Milletinin evlatları olarak, sizler, ahlaksız ve adaletsiz
olursanız; birileri ahlak ve adalet namına ortaya çıkar ve her şeyi tarumar
eder, fitne ve fesat tohumları eker, devletine kasteder, milletinin birliğini
tahrip etmeye yeltenir. Dini, din
düşmanı ideolojilerin (komünizmin-sol İslam) payandası kılar. Siz dini
hakkıyla yaşamaz ve temsil etmezseniz; temsil ediyormuş gibi görünen birileri
sizin yerinizi alır ve bir zamanlar atalarınızın, önlerinde, diz çöktürdükleri
düşmanlarınız karşısında diz çöker ve onlarla birlikte sizde diz çökmüş
olursunuz. Ve üstelik dini, din düşmanı
ideolojilerin (kapitalizmin-ılımlı İslam) payandası kılmaktan da hicap
duymazlar. Bizler Kur’an’ın talebeleriyiz. Tevrat’ın ve İncil’in talebeleri
değil. Bu yüzden ilhamını Tevrat’tan
(sol İslam) ve İncil’den (ılımlı İslam) alanlarla işimiz olmaz bizim. Maalesef
meydan şimdi bunlara emanet haldedir sanki. Vatanına, milletine, dinine,
devletine, ecdadına, tarihi hakikatlerine layığınca sahip çıkması gereken Türk
Milletinin evlatları ise kendi dünyalarına gömülmüş durumdadırlar adeta. Böyle olmaz
dostlar. Hem dinine sahip çıkacaksın,
hem kimliğine sahip çıkacaksın, hem vatanına sahip çıkacaksın hem de ahlak ve
adalet davasından asla taviz vermeyeceksin. Milletinin emeğini gasp eden
kodaman köpeklerden milletin hakkını son kuruşuna ve son damlasına kadar tahsil
edeceksin. Milli ahlakını tahrip ettirmeyecek, tahrip etmek isteyenleri
ezmekten imtina etmeyeceksin. Kodamanlara zerre taviz vermeyeceksin. Milleti,
bu itlere ezdirmeyeceksin. Milletin kaynaklarını dış ve iç kapitalistlere
peşkeş çektirtmeyeceksin, çekmeyeceksin. Eğer Türk Milletinin evladı isen,
bunları yaparsın. Milletine karşı alenen zorbalık yapan sefilleri asla
saflarında barındırmayacak ve millet nezdinde netameli duruma düşmeyeceksin. Milleti kendinden soğutmayacaksın. Zira milletsiz,
sen bir hiçsin! Milletle birlikte ise, en büyük güçsün.