Ey Türk
Milletinin evlatları! Sizler,
ahlak ve adaletten uzakmış gibi görününce, birileri meydanı hemen
kapıveriyorlar. Siz, dine tam anlamıyla sahip çıkmıyormuş gibi görününce,
birileri meydanı hemen kapıveriyorlar. Vatan vatan demekle olmuyor, sürekli
kimliğini öne çıkarmakla olmuyor ey vatan çocuğu, Türk Milletinin necip evladı,
Hz. Hüseyin’in ve Kürşad’ın torunları! Evet, vatan canımızdır, millet
cananımızdır, devletimiz ve kimliğimiz bedenimizdir, din ruhumuzdur ama bunlar,
ahlak ve adalet olmadan bir anlam ifade etmez duruma düşüyorlar. Ve bu da
sıkıntı yaratıyor. Böylece, olan yine bu vatana, bu millete, bu devlete ve bu
dine oluyor. Başıbozukluk sadır oluyor. Töre çiğneniyor, din umursanmıyor,
herkes başına buyruk olmaya yelteniyor ve böylece de otorite sarsılıyor. Düzen
bozuluyor. Birlik tahrip oluyor. Her yerde isyancılar cirit atmaya başlıyorlar.
Bugün büyüdüğünü sanan ve düşmanın gölgesinde kendini adam hesabına koyan daha
dünkü çapulcu çocuklardan medet umar hale geliyoruz. Terörü gözümüzde
büyütüyoruz, teröre destek çıkanlara itibar bahşediyoruz. Biz bu hallere düşecek millet değiliz. Haddimizi bilmeliyiz ve
kendimize gelmeliyiz. Lakayt davranacak, ciddiyetsiz yaşayacak kadar şerefsiz
ve alçak olamayız. Vaziyetleri tesadüflere bırakamayız. Kederimizi, şunun
bunun inisiyatifine terk edemeyiz. Bizler devasa bir imparatorluğun, dört
kıtaya nizam vermiş bir ecdadın mirasçısıyız, nesliyiz. O zaman, kendi yolumuzu
bulmalı, bilmeli ve kendi yolumuzda yürümeliyiz! Bozgunculuğa, vurgunculuğa,
fitneciliğe ve isyancılığa müsamaha göstermemeliyiz. Dosta vefalı, düşmana
şedit olmalıyız. Yoksa yarınlarda yokuz bilesiniz!
Bugün, milletimiz ve milletimizi temsil
makamında bulunanlar, görünen olayların arka perdesine bakmayı beceremiyorlar. Kuru
gürültüye işler yapılıyor. En azılı düşmanlarımızın sözlerine itibar ediliyor. Türk
ve İslam düşmanı olan aydın sandığımız nice Siyonist köpeklerinin havlamalarına
itibar ediliyor, sırf bizim siyasi düşman gördüğümüz kesime karşı çıktığı için.
Yani Allah, namus ve vatan aşkına, bir Türk evladı, Siyonizm minvalinde yayın
yapan bir Kartel Medyası patronunun, kendi gazetesinin köşesinde beslediği
köpeğe nasıl inanır ve onun sözlerine dayanarak kardeşliği zedeleyici harekette
bulunabilir? Çünkü okumuyoruz dostlar. Gerçekten
okumuyoruz. Kitabımızın cahiliyiz, töremizin cahiliyiz. Spor manyağı, dizi
manyağı bir millet olduk adeta ve böyle olmamız içinde hayvanca çalışıyorlar
düşmanlarımız. Bu yüzden de, temsil
makamındakilerin, hem söyledikleri hem de yaptıkları temelsiz kalıyor. Din diyorlar
ama yaşamları dinsizlik kokuyor. Millet diyorlar ama yaptıkları millete ihanet
kokuyor. Vatan diyorlar ama nedense vatan her zaman tahrip oluyor. Ahlak diyorlar
ama ahlaksızlıklara prim veriliyor. Adalet diyorlar ama sömürücülerle kol kola
geziliyor. Böyle olunca da düşmana kapı açılmış oluyor ve açılan kapıdan düşman
sinsice girmeye çalışıyor. Kardeşliğimizi, birliğimizi mahvediyor. Oysa bizler
sevdiğimiz şeyler uğruna fedakârlık yapmalıyız. Ahlaktan bahsediyorsak,
ahlaksızlıklara karşı erkekçe mücadele vermeliyiz. Adalet diyorsak, şerefli
söylemler üretmeli ve adaletsizlik yapan pisliklerle erkekçe mücadele
etmeliyiz. Eğer aksini yaparsak, ortaya ahlak ve adalet namına bir sürü borazan
çıkar ve milleti aldatır. Bugün ahlak ve töre, çiğneniyor. Bugün, adalet tatile
çıkmış gözüküyor. Böyle olunca da, vatan, millet, din ve devlet sarsılıyor. Ahlaksızlar,
ahlak borazanlığı yapıyorlar. Adaletsizler, adalet havarisi kesiliyorlar. Bu tür
sahteliklere müsaade etmemeliyiz. Türk Milletinin
evladı isek, milletimize ve değerlerimize nasıl sahip çıkacağımızı bilmeliyiz. Nesillerimizi,
düşmanın tuzaklarına düşmekten korumalıyız.
Ey Türk
Milletinin evlatları! Sizlerin
takip etmesi şart olan yol bellidir ve ezelden ebede giden yolunuzu Allah
çizmiştir. Gerçek atalarınız da daima bu yol üzerinde olmuştur. Yusuf Suresi 38. Ayette deniliyor ki; ‘’Atalarım İbrahim, İshak ve
Ya'kub'un dinine uydum. Herhangi bir şeyi Allah'a şirk koşmamız bize yaraşmaz.
Bu, Allah'ın bize ve insanlara olan lütfundandır. Fakat insanların çoğu
şükretmezler.’’ Evet,
bizler Müslümanız ve Müslümanlık üzere olan atalarımızın dinlerine (İslam’a) tabiyiz, onların yollarının (tevhid-İlay-ı Kelimetullah)
yolcularıyız. Asla İslam üzere olmayanların dinlerine tabi olamayız ve
yollarında gidemeyiz. Gidersek bataklığa saplanır kalırız. İslam’ı irtica
olarak görenlerin, Türk olgusunu Faşizm denilen lanete yamayanların, Türk
Milletini İslam’dan uzak tutmaya çalışanların ve bu milletin şerefli
çocuklarını çağdaşlığın maymunumsu köleleri yapmaya çalışanların lanet yolları
bize göre değildir. Bu milletin ruhunu çalıp, bu milletin tarihini karartıp, bu
milleti soysuzluğa mahkum edenlerin çürük sözlerine itibar edemeyiz. Onları
kendimizden bilemeyiz. Birileri, onların doğru yaptıklarını kulaklarımıza
fısıldayabilirler ama bizler bu melun fısıldamalara güvenemeyiz. Bakınız Bakara Suresi 170. Ayette ne buyuruyor
Rabbimiz; ‘’Ama onlara, "Allah'ın
indirdiğine uyun!" denildiğinde, içlerinden bazıları: "Hayır, biz
(yalnız) atalarımızdan gördüğümüz (inanç ve eylemler) e uyarız!" diye
cevap verirler. Ya ataları akıllarını hiç kullanmamış ve hidayetten nasip
almamış iseler?’’ Nasıl da mutlak noktayı koyuyor Rabbimiz. Kim
yanlışlamaya, yalanlamaya yeltenebilir bu saf hakikatleri? Bunları bileceksiniz
ve yalanları gönlünüzden, beyninizden sileceksiniz, Türk Milletinin necip
evlatları. Silmeden de konuşmayacaksınız. Konuşursanız, boş konuşmuş
olacaksınız. Yanlış yoldan gidipte, doğruya varamayınca suçu başkalarına
atmayacaksınız. Sen yanlış yaparsan, milleti, kendini doğru gibi gösterenlerin
saflarına itmiş olursun. Böylece sen yalnız kalırken, düşmanların sürekli
çoğalır ve kaderimiz, onların sözlerine-eylemlerine bağlı olur. Öyleyse kendini
düzelteceksin. Doğruyu bulacak ve doğrudan sapmayacaksın. Kafirlerin,
müşriklerin, münafıkların payandası olmayacaksın. Senin yolun bellidir, senin
sözün bellidir. Ne işin var, başkalarının yolunda, niçin uyuyorsun başkalarının
sözlerine? Sonrada haya etmeden, hicap duymadan milletini itham ediyorsun!