Yani bugün, bir devletin bütünlüğüne
kasteden itlerin, o devletin topraklarında ki, o devlete karşı sorumluluk
taşıyan bir kurumda, o devletin bütünlüğüne kasteden faaliyeti nasıl özgürlük
perdesi arkasına gizlenerek meşrulaştırmasına, devlet ve millet tepkisiz,
sessiz kalabilir? Bu ihanettir. Batılı yamyamların kölesi miyiz ki, onların her
dediklerine eyvallah çekeceğiz? Onların girdikleri her delikten bizde girmek
zorunda mıyız ki? Onları memnun etmek adına, kendi köklerimize kurşun mu
sıkacağız? Aynı şekilde, bu devlete ve millete karşı sorumluluk taşıyan bir
üniversitenin bünyesinde, bu milletin nazlı ve temiz kızlarını, müstakbel anne
adaylarını hedef alan melun bir faaliyet karşısında nasıl olurda duyarsız
kalınabilir? Göz göre göre, bu milletin kız çocuklarını adeta birer fahişe
yapmaya çalışan itlere nasıl müsamahalı davranılabilir? Üstelik güya kariyer
yapma, çağdaşlaşma maskesi ardına gizlenerek yapılmaktadır bütün bunlar. Bu
milletin nazlı ve temiz kızları, soyunarak ve kucaktan kucağa girerek mi,
kariyer yapacaklar Allah aşkına? Evet, bunun adı gerçekten de çağdaşlaşmaktır
ve bizde bu tanımlamaya bir şey demiyoruz. Ama bu milletin çocukları çağdaş
maymunlar olamazlar. Bu tür bir yönlendirme içinde olan çağdaş maymunlara da
fırsat tanınamaz, müsamaha gösterilemez. Ve en ufak bir tepkiyi de, şiddet
olarak lanse edip, özgürlük düşmanlığı olarak tavsif edip, bu milletin
soysuzluklara karşı koyacağı tepkiyi budamaya ve kırmaya yelteneceklerdir. Buna
asla aldırmayacağız.
Bu millet sürekli olarak yozlaştırılmaktadır.
Değerleri göz göre göre çiğnenmektedir. Biri çıkar eşcinselliği savunur. Biri çıkar
kızlarımızı soyarak çağdaşlaştıracağını söyler. Biri çıkar bir bilmem neye
vatanı satabileceğini söyler. Bunlara karşı çıktınız mı da, hemen özgürlük
düşmanı, demokrasi düşmanı olursunuz. Ne hale gedik yani! Özgürlük adına,
demokrasi denilen lanet adına bir milletin en yüce değerleri heba ediliyor. Birileri
çıkar, özgürlük diyerek vatanın parçalanmasını savunur. Birileri çıkar vatan
topraklarını satar. Bu vatan, Türk Milletinin evlatlarından arındırılmak
isteniyor sanki. Derinden derine Yahudi-Hıristiyan kıskacına alınıyor. Ama bizler
hala birbirimizi yemekle iştigaldeyiz. Parti kavgası veriyoruz. Mezhep kavgası,
ideoloji kavgası veriyoruz. Enerjimizi birbirimizle kavga ederek tüketiyoruz. Türk
Milletinin her bir ferdi, partileri falan geçmelidir. Mutlak şekilde Kur’an’a
tabi olmalıdır. Kendisi, olayları iyi okumalı ve değerlerini sahiplenmelidir. Partisine put gibi tapmamalıdır. Partisi yanlış
yapıyorsa, tenkit etmekten imtina etmemelidir. Zira bizleri, ancak kendi
bilincimiz, irademiz ve direnişimiz kurtaracaktır. Yarın en ufak bir
olumsuzlukta, kendi başımıza da kalsak son nefesimize kadar direnecek şekilde
sağlam bir karakterimiz olmalıdır. Gerçekten artık kendimize gelmeliyiz. Gizli,
açık gerçekleri sezmeliyiz. Birbirimizle kucaklaşmalıyız. Hakikatte buluşmalıyız.
Devlet ve millet bir an önce
kucaklaşmalıdır. Aynı ruh cephesinde buluşmalıdır. Aynı ülküler uğrunda tek
vücut olmalıdır. Ve bütün isyanları, bozgunlukları, fitneleri yok etmek için
faaliyete geçmelidir. Vakit geçmeden ve düşman yarayı iyice derinleştirmeden. Bu
ülkede faaliyet gösteren, bu ülkenin topraklarından nemalanan ve bütün bunlara
rağmen siyonizme köpeklik yaparak, bu milletin kuyusunu kazmaya çalışan
kapitalist itlere ihtar çekmelidir. Onların sömürdüklerini kesinlikle geri
almalıdır. En ufak yanlışlarında, ihanetlerinde, onlara, yaşam hakkını
tanımamalıdır. Bu ülkede faaliyet gösteren yazılı ve görsel basına da ihtar
çekilmelidir. Devletin, ülkenin, dinin, törenin ve milletin rağmına hareketler
içerisine girenler acımadan tezciye edilmelidirler. Alçakça yayınlara
yeltendikleri an, kurumları ilga edilmelidir. Bu milleti ruh cephesinden vuran
ve bu milletin çocuklarına tuzaklar kuran yayınlar acilen ilga edilmelidir. Tarihe
küfreden soysuz diziler, fitne çıkaran alçakça yayınlar, aile yapısını
dinamitleyen lanet evlilik programları muhakkak surette kaldırılmalıdır. Direnenler
acımadan ezilmelidir. Bu ülkeyi bölmek, bu milleti paramparça etmek adına
toplum tarlasına ayrılık tohumu saçan fitneciler, isyancılar muhakkak surette
sallandırılmalıdırlar. Bu ister gazeteci denilen bir it olsun, ister politikacı
denilen bir alçak olsun, isterse her kim olursa olsun, asla acınmamalıdır. Hiçbir
devlet ve hiçbir millet, kendi varlığını yok etmeye çalışanlara asla müsamahalı
davranamaz. Müsamahalı davrandığı an, kendisinin bit gibi ezildiği, yok
edildiği an olacaktır. Bu gerçeği idrak etmek için, tarihe bakmak kifayet
edecektir!