Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Annenin başına bişey gelmişse, onun bebeğine devlet bakarmış! Sağlık Bakanı öyle diyor!
Sanki, 31 Mayıs 2012 tarihine kadar hiçbir annenin başına bişey gelmemiş, hiçbir bebek-çocuk ortada kalmamış!
Bu şekilde binlerce bebek-çocuk var.
Onlara devlet bakıyor mu?
Evet, çoğuna bakıyor.
Nerede bakıyor?
“Yetiştirme Yurtlarında”!
Nasıl bakıyor?
Bildiğiniz ve bilmediğiniz gibi...
Bildiğiniz gibi, çünkü buralardaki bir takım hadiseler medyaya yansıdığında öğrendiğiniz üzere...
Bilmediğiniz gibi, çünkü çoğumuz oralarda çocuklara nasıl bekılıyor merak etmiyoruz. Bir “Yetiştirme Yurdu”nun kapısından içeri girmiyoruz. Bir idareciyle, bir “çocuk”la konuşup-görüşmüyoruz.
Öte yandan, sokakta da pek çok çocuk var.
Mendil satanlar...
Araba camını silmeye kalkanlar...
Çok küçük yaşta işe başlayanlar...
Kaybolanlar...
Devlet bunlara “yetişebiliyor” mu?
Yetişebildiklerine bile “vasat” bir “istikbal” sağlayabiliyor mu?
“Bebeğe devlet bakar” demesi kolay...
Ama nasıl bakar?
Hepsine bakar mı?
İyi “yetiştirebilir” mi?
x x x
REJİMİN ADI DEĞİŞİR Mİ?
Ülkede çok süratli ve müthiş işler oluyor.
İnsanın tüylerini ürpertecek değişiklikler var.
Türk Hava Yolları çalışanlarına “GREV YASAĞI” getirildi.
Bu, demokrasinin geleceği bakımından, kelimenin tam anlamıyla “korkunç” bir gelişmedir. Daha doğrusu “gerileme”dir.
Siz memura “sendikal” haklar veriyorsunuz, onu, demokrasinin gereği olarak “GREV” hakkıyla donatmanız gerekirken, başka bir iş kolunda var olan grev hakkını ortadan kaldırıyorsunuz.
Dün, Cengiz Çandar, Habertürk’te, başka bir mevzuda konuşurken, iktidarın bir takım baskıları gündeme geldi ve “o vakit rejimin adı başka bir şey olur” dedi.
Tabii içimizden “günaydın” dedik.
Yine dün, Yeni Şafak gazetesi, Erdoğan’ı eleştirdi diye, bir yazarının işine son vermiş. Gazetelerin çoğu bunu haber bile yapamadı.
Taraf Gazetesi manşetten duyurmuş ve Ahmet Altan, bununla ilgili olarak yazmış. İşte Altan’ın birkaç cümlesi, okuyun ve memleket nereye gidiyor bi düşünün:
“Yeni Şafak, Uludere’deki sözleri nedeniyle başbakanı eleştiren Ali Akel’in işine son verdi.
Bunu da ‘göstere göstere’ yaptılar, 16 yıldan beri Yeni Şafak’ta çalışan Akel’i ‘o yazıdan’ dolayı attıklarını herkesin bilmesini istediler.
Çünkü herkesin ‘dersini’ almasını istiyorlar.
Ders kısa ve net.
‘Başbakan’ı eleştirmek yasaktır.’
Erdoğan’ın ulaştığı son nokta bu.
Başbakan her konuda karar verecek, herkes onu alkışlayacak.
Çünkü ‘şef’ herşeyi biliyor, heykeli biliyor, jinekolojiyi biliyor, mimariyi biliyor, sütçülüğü biliyor, ‘aşağıdakinin Ahmet mi Mehmet mi olduğuna’ aldırmadan bombalamanın erdemini biliyor, gazeteciliği biliyor, televizyonculuğu biliyor, tarihi biliyor, ‘tasma takmayı’ biliyor, komploları biliyor, ‘sezaryen’ yapan ajanları biliyor.
Ve, sadece o biliyor.
Tabii o kadar bilince, ‘bilmeyenler’ de sussun istiyor.
Bir tane bilen, yetmiş milyon da bilmeyen olunca hepimiz susacağız, susmayanları kovacaklar, işsiz bırakacaklar, aç bırakacaklar.
Bu da ‘ileri vicdan’ herhalde.”
x x x
LEMAN'DAN, Sayı: 2012/21
NOT: Resim gözükmüyürsa firefox'tan açmayı deneyin