Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Bu üç kavramı hatırladınız, değil mi?
AKP’nin, iktidar olmadan önceki en önemli vaadi, “3Y’yi bitirmek”!
Millet onlara yetkiyi verdi...
Hem de merkezî yönetimde 3 kere ve kuvvetli bir şekilde, tek başına iktidar yaparak...
Mahallî yönetimlerde de 2 defa, belediyelerin çoğunu teslim ederek...
Ve aradan 10 yıl geçti...
Ne oldu “3Y”?
Unutuldu, gitti.
Ben de unutmuştum.
Lâkin polisin biber gazı ve demir coplarla donatılması(!); grev, boykot, yürüyüş ve hatta seyahat yasakları “3Y”yi aklıma tekrar düşürdü.
x x x
YOLSUZLUK
Pek çok belediyeye yolsuzluk olduğu gerekçesiyle operasyon yapıldı, yapılıyor. Bunların hemen tamamı muhalif belediyeler. Hal böyle olunca, yolsuzluğa bulaşanlar muhaliflermiş ve yolsuzlukla mücadele ediliyormuş görüntüsü ortaya çıkıyor.
Belediyelerin çoğu iktidar partisinin elinde olduğu halde, AKP’liler hiç mi yolsuzluk yapmıyor? Buna inanmak zor. Hele önümüzde bir “Deniz Feneri” davası varken ve bu davaya bakacak bir mahleme bulunamazken!
Öte yandan, son 10 senenin siyasî iktidarı, bizzat o iktidarın eski tabanı tarafından hangi kelimelerle niteleniyor?
“Mücahittiler, müteahhit oldular, şimdi de her şeye müsaitler”.
“Millî Görüş”ün en kıdemli yazarı Mehmet Şevket Eygi, Millî Gazete’deki köşesinde neredeyse hergün memleketteki ahlaksızlığın nasıl tırmandığını yazıyor. Daha birkaç gün önce, bu dönemin, Cumhuriyet tarihinin en ahlaksız dönemi olduğunu yazdı. Bugünkü yazısı da (09 haziran), yine bu konuda...
x x x
YOKSULLUK
Henüz 1 sene evvel yapılan seçim sonuçlarına bakarak, yoksulluğun azaldığını teslim etmemiz lâzım. Çünkü 9 sene tek başına iktidar olan bir partinin oyları artıyorsa ekonomi iyidir, halk halinden memnundur.
Tam bunları yazmaya hazırlanıyordum ki, siyasetin kalbinden, TBMM’inden bir “intihar girişimi” haberi geldi.
“Maddi sıkıntı çektiğini ve işsiz olduğunu belirten, Mardinli Salman Yiğit, çocuklarının sağlık problemleri nedeniyle zorda olduğunu anlatmak için AK Parti Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey'e geldi. Toplantıda olan milletvekili ile görüşemeden bileklerini kesti.” (Posta, 08 Haziran)
Demek yoksulluk da hâlâ can yakmaya devam ediyor.
x x x
YASAKLAR
Yasaklardan çok çeken ve yasaklardan şikayetle iktidara gelen AKP döneminde asıl “acıklı tezat” bu konuda yaşanıyor.
Ülkenin manzarası gittikçe bir “polis devleti” şekline bürünüyor.
Vatandaşın, bilhassa gençlerin hareket alanları daraltılıyor. Neredeyse kimseye fikrini açıklamak, bir konuda sesini duyurmak, grev-yürüyüş yapma, döviz açma hakkı tanınmıyor.
“Parasız Eğitim İstiyoruz” pankartı açan öğrencilere tam 8,5 yıl hapis cezası veriliyor.
Bu o kadar ağır bir ceza ki, iktidara yakın olan Takvim gazetesinde bile manşete çıkıyor, aynı gazetenin bir yazarı köşesini buna ayırıyor ve işin nasıl acıklı komedi olduğunu “ben de PARALI EĞİTİME KARŞIYIM” sözleriyle vurguluyor. (Ergün Diler, 08 Haziran)
Bu yasaklar, “ileri demokrasi”den bahseden bir iktidar devrinde ürkütücü!
x x x
BİLGELERDEN
EĞRİLİĞİN USTASI
Eğriliğin son kertesi, doğru olmadan doğru görünmektir. Eğrinin ustasına, tam eğrilik gerekir. O, en büyük haksızlıkları yaparken, en büyük doğruluğun verdiği üne bürünebilmeli... İşlediği haksızlıklardan biri dışarı sızarsa, duyanları kandıracak kadar güzel söz söylemesini bilmeli; zor kullanmak gerekirse, yüreğine, gücüne, edindiği dostlara ve paraya güvenerek kullanabilmeli zoru.
Eflatun, Devlet
x x x
PENGUEN’DEN, 07 Haziran
NOT: Resim görünmüyorsa firefox’tan açmayı deneyin.