Meşhur fıkradır; köyün birine genç ve tecrübesiz bir imam gelmiş. Köyün gençleri imamı kafaya almış ve namazların sayısını azaltmaya karar vermişler. Bir yolunu bulup konuyu açmışlar imama: -"İmam efendi, bildiğin gibi biz tarımla ve hayvancılıkla geçinen insanlarız. Öğle ve İkindi vakitlerinde genelde kırda oluyoruz. Haliyle öğle ve ikindi namazlarını kılmamız mümkün olmuyor! Yorgun olduğumuz için sabah namazına kalkmamız da mümkün değil. Sadece Akşam ile Yatsı'yı kılsak olmaz mı? Devam etmişler, hem senden önceki imam da böyle yapıyordu..." demişler.
İmam her nasılsa yapılan bu teklifi uygun bulmuş ve başlamış Akşam ve Yatsı namazları ile işi götürmeye. Gel zaman git zaman sonra köyün gençleri "nasıl olsa kafamıza göre bir imam bulduk" diye düşünerek bu sefer de namazın uzunluğunu, uyku ve yorgunluğu bahane ederek Yatsı Namazı'nı da kaldırmayı, kısa olduğu için sadece Akşam Namazı ile yetinmeyi teklif etmişler.
İmam da "bu konuyu Müftüye
danışmam gerekir" demiş ve Müftü ile görüşmeye gitmiş. Müftü ile
sağdan soldan konuştuktan sonra köyde olup bitenleri, yaşananları, sadece iki
vakit namazla imamlık yaptığını filan anlatmış ve gençlerin isteğini Müftüye iletmiş.
İmamı dikkatle dinleyen
ve her geçen dakika sinir küpüne dönen Müftü Efendi; -"Neee? Hiç öyle şey
olur mu? Derhal git köyüne ve beş vakit üzere namaz kıldırmaya başla!"
demiş. Arkasından da imamı sille tokat atmış makamından dışarı.
Dönüşte köyün dışında merakla imamı bekleyen köyün gençleri uzaktan imamı
görünce bağırmışlar kendisine; -"İmam efendi ne oldu bizim iş ? Müftü Efendi
indirdi mi namaz vakitlerini?" Genç imam, müftüden yediği zılgıt ve azarın
da etkisiyle sol elini halka yapıp sağ kolunu halkadan hızla geçirdikten sonra;
-"Nah indirdi! Bindirdi, bindirdi!" demiş.
Yazının başına ve sonuna bir ekleme yapmayacağım. Siz ne anlıyor ve nasıl görüyorsanız. Öyledir.