DİRİLİŞ VE YENİDEN YAPILANMA...14...

Özgür DENİZ - 23.06.2012

Sevgili dostlar! Ekonomik verimlilik, eşya dairesinde olanla, fikirler dairesinde olanda bir olmaz. Zira birinde çocukluk bakışı egemendir, diğerinde ise yetişkinlik bakışı egemendir. Birinde ne yapılması gerektiği hakkında fikir yürütme yoktur, diğerinde ise belli ve sistemli bir fikir temelinde hareket etme vardır. Asıl tedavi; şartlar ne olursa olsun var olan toplumsal potansiyelleri kullanarak bir medeniyet inşa etmektir. Bu medeniyet, medeniyet öncesi dönemin engel ve kalıntılarından kurtulduğu ölçüde aşamalı olarak kendi enstrümanlarını üretecektir. Kendi enstrümanlarını ürettiği ölçüde de, varoluşunu sağlam temeller üzerine oturtacaktır. Bir medeniyet, ancak kendini bilerek inşa edilebilir. Kendinden bihaber olanların bir medeniyet inşa etmesi muhaldir. İhtiyaçlarını bilmeyenlerin yapabilecekleri çok şey yoktur. Nerede durduğunu ve neye ihtiyacın olduğunu bileceksin. Bilmezsen, çakılır kalırsın.

 

Sevgili dostlar! Ne kadar karmaşık olurlarsa olsunlar bütün ekonomik faktörler ilk aşamada insan emeğinin ürünüdürler. Çünkü insan üreten demektir. Üretmek ise ekonomik bir faaliyettir temelinde. Ekonomik değerleri, insani değerlerle planlamamız gerekmektedir. Zira ekonomi ile insan ayrılamaz bir bütündür. İnsan demek emek demektir. Emek demek insan demektir. İnsansız emek, emeksiz ekonomi kabil değildir. Öyleyse, ekonomik yapıyı, kendi sahip olduğumuz kaynaklar temelinde tanzim ederiz. Yani ilk kaynağı, kendi denetimimiz altında ki doğal kaynaklarla belirleriz. Zira sahip olmadıklarımızla, bir gidişat tayin etmemiz, ahmaklıktır. Her insan, kendi sahip olduklarıyla, bir gelecek inşa edebilir. Doğal ve doğru olan budur. Sahip olmadıkların üzerinden bir gelecek tasavvur etmek alıklıktır. Sahip olduğun gücü bilirsen, kuracağın geleceği de ona göre şekillendirebilirsin. Başkalarının kaynaklarıyla, kimse kendine bir gelecek kuramaz. Bütçen kadar, bir yaşam düşlersin değil mi? Bilakis neler olabileceğini tahmin edebiliyorsundur. 

 

Sevgili dostlar! Her zaman ifade ettiğimiz gibi, hayatın her alanında özne insandır. Bu yüzden bütün yapılar insan odaklıdır. Bir defa, sistem değişimi falan bir şey ifade etmez. İnsanın değişmesi gerekir. Zihniyetlerin değişmesi gerekir. Nihayetinde, sistemleri kuranda insandır. İnsan kötü ise, sistemde kötü olacaktır ve kötü şekilde uygulanacaktır. İnsan iyi ise, sitemde iyi olacaktır ve iyi uygulanacaktır. Nice iyi sistemler, kötü insanların elinde zalimleşirler. Nice kötü sistemler, iyi insanların elinde adildirler. Yani insan sonsuz derecede önemlidir. Bir tecrübenin, yeni bir ekonominin inşasında başarılı olduğunu gördüğümüzde bunun anlamı, belli bir kişiliğin başarılı olduğudur. Zira başarıyı ortaya çıkaran insandır. İmkânlar insan içindir. İmkân yaratmakta, o imkânları en güzel hedefler için seferber etmekte insanlara özgüdür.  İnsan değişsin, bütün dünya değişecektir. İnsanı değiştirecek yegâne şey ise; Allah ahlakı ve adaleti ile bilinçlenmektir. Bilakis her şey boştur ve sonuçsuz kalmaya mahkûmdur. İnsanlık bu gerçeği idrak etmedikçe, vallahi, billahi, tallahi pisliklerden, bataklıkta yaşamaktan asla kurtulamayacaktır. Düşmanın vurduğu zincirleri asla kıramayacaktır.

 

 

                                                                      TERÖR

 

 ‘’Öncelikle bütün şehitlerimize aziz ve yüce Allah’tan sonsuz rahmet diliyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Allah, altında yattıkları toprakları kâfirlere çiğnettirmesin. Sonsuz âminler olsun. Ailelerinin ve Müslüman Türk Milletinin başı sağolsun’’

 

PKK, bir Siyonist köpeğidir. Bu mutlak gerçektir. Kürt kardeşlerimizle zerre miskal bağı yoktur. Var sanıpta, bunlara gönül verenler ancak cahillerdir, ahmaklardır, alıklardır. Bir de PKK ile mücadele için Siyonistlerden (Bütün Batı- ABD- İngiliz, İsrail) yardım beklemek mutlak alıklıktır. Çünkü Siyonist kendisi zaten teröristtir, alçaktır, katildir, pisliktir, mikroptur ve her nevinden bütün terörist gurupların adeta babasıdır. PKK, efendisi olan Siyonistler izin vermedikçe asla alçaklıktan taviz vermez. PKK nın vazifesi havlamaktır. PKK, Siyonizmin kapı köpeğidir. Türkiye’nin ve Türk Milletinin güçsüz bırakılmasının garantisidir. Başarılabilirse ve Türk Milleti bütün unsurlarıyla birlikte izin verirse Türkiye’nin bölünmesinin garantisidir. PKK, siyonizmin beklediği olmadıkça asla teslim olmaz, olamaz. Barış yapmaz demeyeceğim, çünkü PKK ile barış yapmayı geçin, yapmaya çalışmak bile zillettir, ihanettir. PKK nın iradesi yoktur, adeta bir hayvan sürüsüdür. PKK içinde zoraki olarak bulunan, aldatılan ve gerçeği görüpte kaçmak için yol arayan Kürt kardeşlerimizin evlatlarını tenzih ederim, sözlerimi söylerken. İnşaallah Kürt kardeşlerimiz de gerçeği görüler de, Siyonizmin bu zehirli yılanlarına yaklaşmazlar. Siz, PKK nın kucağına gidipte, oradan üfürenlere de aldanmayınız. Onların hepsi Siyonist köpeğidir. Suret-i haktan görünebilirler ama değillerdir. Onlar da Türkiye, İslam ve Türk düşmanıdırlar. Hepsi Siyonizm maşasıdır. Araştırmak serbesttir. En azından Ali Bayramoğlu denilen Siyonist maşasını biliyorsunuz ve tabi Ermeni olduğunu da. Ermeni olması bizi ırgalamaz ama Ermenicilik yaparda ihanete yelken açarsa, ki yapmaktadır ve açmıştır, bu bizi ırgalar ve bir gün gelir… Ali Bayramoğlu, Avni Özgürel, Cengiz Çandar, Ahmet Altan, Hasan Cemal, Mehmet Altan, Şahin Alpay ve bunlarla birlikte Gülenizm Cemaatinin önde gelen lortlarının, bir de güya İslamcı olduğunu söyleyen birkaç sefilin Türkiye ve Türk Milleti ile derdi vardır, zoru vardır. Bunlara Kemalistlerin lortlarını da ekleyebilirsiniz. Yine Ertuğrul Özkök ve versiyonlarını da ekleyebilirsiniz. BDP den hiç bahsetmedim, çünkü artık herkes anlamıştır ki; BDP=PKK dır. Ayrıca Kemalistlerden terör olayına çözüm beklemekte beyhudedir. Çünkü Kemalistler kahir ekseriyetle materyalisttirler. Materyalist olandan da şiddetten başka şey çıkmaz. Ki zaten Kemalistlerde bu millete şiddetten başka şey sunmamışlardır. Ki, PKK yı doğuran da bir yerde bunlardır. Zira PKK kendisi materyalisttir. Bu topraklarda materyalizm savunulduğu müddetçe, Darvin savunulduğu müddetçe terör asla bitmez ve bitmeyecektir. Bu gerçeği görememek, görüpte algılayamamak en hafif tabiriyle saflıktır. Saflıktır, çünkü Darvinizmin insanlığa önerdiği yegâne yol terördür. Öyleyse bilimsel kılıf ardında Darvinizmi savunmak, terörü savunmaktır. Kimse ahmak değildir. Ahmak varsa, o da herzelerini yutturacağını sananlardır. Lenin’in kendisi, terörü mutlak yol olarak görürken, bize maval okumak ahmaklığın dik alasıdır. Lenin’i kimse yorumlamaya ya da bize izah etmeye yeltenmesin. Bütün komünistler, bütün faşistler, bütün kapitalistler, bütün liberalistler, bütün anarşistler, bütün Kemalistler mutlak olarak şiddet yanlısıdırlar. Bu ölümsüz gerçektir. Gülenistler de, bunların aksine, teslim olma yanlısıdırlar, çünkü korkaktırlar, zavallıdırlar. Biri dinden her şeyiyle korkar, biri de dinin özünden korkar. Ama bu milletin evlatları Hz. Hüseyin’in ve Kürşad’ın torunlarıdırlar. Allah yolunda cihada sevdalıdırlar. Bu yüzden ne boyun bükerler ne de ihanete yeltenirler. Hak üzere dururlar ve gerektiği zaman korkamadan vururlar. Haksızlığın mutlaka hesabını sorarlar.

 

Şimdi, böyle söyleyince, herkes vatan haini yaptın diyebilirsiniz. Ama ben gerçeği değiştiremem ki. Maalesef gerçek budur. Hem de mutlak gerçek. Bizler, kendilerini meydana aydın diye atan cahillere inanmamalıyız. Bunlar, bizim saflarımızda bulunabilirler. Türklükten hatta İslam’dan bahsedebilirler. Ama bizler yememeliyiz. Bizler, Tarihimize ve Kitabımıza bağlıyız, bizim referansımız bu kadim kaynaklardır. Dine ve töreye uymayan, bize de uymaz. Hz. Hüseyin’e ve Kürşad’a uymayan bize de uyamaz. Çünkü Türk Milleti ne zulme boyun eğebilir ne de esir olabilir. Ya şehit olur ya hür yaşar. Bunun aksini düşünenler, mutlaka köle olmaya mahkûmdurlar. Allah ve vatan yolunda cihad’dan korkanların ve mücadeleden kaçanların kaderleri; mezellet ve meskenet içinde yaşamaktır.

 

Ayrıca Zana’ya manaya inanmakta saflıktır. Zana saflaşmış bir Siyonizm ajanıdır. Bir de şu var; olmayan şeyler icat etmekte PKK ya zemin oluşturmaktadır. Kürt Sorunu; bu ülkenin böyle bir sorunu yoktur ve asla da olmamıştır. Kürtlere zulmedenler varsa, onlar da Türk ve İslam düşmanı olan Siyonist tohumlarıdır. Ki bu ülkede gerçek zulmü Türk Milleti yaşamaktadır ama bunu algılayacak ve fark edecek beyin gerekir. Kürt kardeşlerimize yapılan baskıların ardında, kendi içlerinde ki Siyonist köpekleri vardır. Bu taraftaki Siyonist köpekleri ile işbirliği içinde olan köpekler vardır. Daha önceden de söyledik. Namert olayım ki; BDP nin içinde bile Kürt düşmanı vardır. Ki, zaten tümü Müslüman Kürt düşmanıdır. BDP ile bile barış yapmaya yeltenmek ihanettir. Çünkü BDP, Türkiye ve Türk düşmanıdır hatta İslam düşmanıdır. BDP, katıksız teröristtir. Ki, söylemleri malumdur, anlayamayacak kadar alık değiliz. Türk Milleti, bütün unsurlarıyla birlikte tek can ve tek fikir olarak ancak bu işi çözebilir. Yoksa asla çözemez. Boyun eğerekte bu iş çözülmez. Tuttuğunu meydanda sallandıracaksın, asla acımayacaksın. Acırsan, acınacak hale düşersin.

 

Bu arada ev hapsi falan düşünmesin kimse, zira Türk Milletinin delisi çoktur. Ve bu yüzden doğacak sancılara üzülecek tek kişi yoktur. Herkes haddini hududunu bilsin. Ne bu vatan ne bu millet, birilerinin dilediği gibi şekil vereceği bir meta değildir. Bu millete tek bir şey şekil verebilir, o da; KUR’AN ve TÖRE’ dir. Ama burada esas önemli olan KUR’AN’dır, zira KUR’AN da hüküm bulunduğu müddetçe TÖRE’ye iş düşmez. Ama TÖRE’den de vazgeçilemez. Ev hapsi demek, şehitlerin ruhlarının muazzep olması demektir. Şehit aileleri içinde gece-gündüz işkencedir. Bir iki tane ayartılmış, aldatılmış, masum duyguları istismar edilmiş şehit ailesinin düşüncesinden çıkarak bu yönde karara varmak ya da ileri geri konuşmak en hafif tabiriyle terbiyesizliktir.

 

Terör, siyonizmin çocuğudur. Terör, rant kaynağıdır. Terör, egemenlik kapısıdır. Terör, korkunun ve buradan da sömürünün anasıdır. Terör, dinsizliktir, değersizliktir. Terör, acımadan ezilmelidir. Terörist, affedilmemelidir ve affedilen olursa da fasılasız takip edilmelidir ama bence affedilmemelidir. Haddizatında bu af olayı da çok tehlikelidir. Teslim olanlar, bilerek teslim olmaktadırlar. Teslim olmaları istendiği için teslim olmaktadırlar. Bazıları, bilerek ve isteyerek eylemden uzak tutulmaktadır, ama istenildiği gibi de yetiştirilmektedir. Bu bazılarının eylemden uzak tutulmasının nedeni, gün gelip teslim olması gerektiğinde, eyleme bulaşmamıştır denilip serbest bıraktırılması içindir. Yani mutlak kahpece bir oyun vardır burada. Sefil terörist gelecek, eyleme bulaşmadım diyecek ve serbest kalacak, ama dağda o biçin yetiştirilmiştir teorik olarak. Ve adeta bir cehennem ateşi yakamaya adaydır. Şimdi böyle birini serbest bırakmak akıl karımıdır? Bu tuzaktır. Teslim olanlar teorik savaş yapmaya gelmektedirler. Ve masum Kürt gençlerimizi aldatmak için inmektedirler. Böyle bir şeye fırsat tanımak gaflet, dalalet hatta hıyanettir.

 

Son tahlilde; saf olmamak gerekir, akıllı olmak gerekir. Oyunları, tuzakları iyi fark etmek gerekir. Bunun içinde namuslu elemanlar bulmak gerekir. Şeytanın oyunlarını karşı oyunlarla etkisiz kılmak gerekir. Tek can ve tek fikir olmak gerekir. Yoksa daha nice canlar kaybedilir, nice kaynaklar heba olur hatta vatan elden gider ve bakınır kalırız. Kurtuluş; İslam’dadır.

 

Tarih: 23.06.2012 Okunma: 729

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?