Sevgili dostlar! Ekonomik verimlilik, eşya dairesinde olanla, fikirler dairesinde olanda bir olmaz. Zira birinde çocukluk bakışı egemendir, diğerinde ise yetişkinlik bakışı egemendir. Birinde ne yapılması gerektiği hakkında fikir yürütme yoktur, diğerinde ise belli ve sistemli bir fikir temelinde hareket etme vardır. Asıl tedavi; şartlar ne olursa olsun var olan toplumsal potansiyelleri kullanarak bir medeniyet inşa etmektir. Bu medeniyet, medeniyet öncesi dönemin engel ve kalıntılarından kurtulduğu ölçüde aşamalı olarak kendi enstrümanlarını üretecektir. Kendi enstrümanlarını ürettiği ölçüde de, varoluşunu sağlam temeller üzerine oturtacaktır. Bir medeniyet, ancak kendini bilerek inşa edilebilir. Kendinden bihaber olanların bir medeniyet inşa etmesi muhaldir. İhtiyaçlarını bilmeyenlerin yapabilecekleri çok şey yoktur. Nerede durduğunu ve neye ihtiyacın olduğunu bileceksin. Bilmezsen, çakılır kalırsın.
Sevgili dostlar! Ne kadar karmaşık olurlarsa olsunlar bütün ekonomik faktörler ilk aşamada insan emeğinin ürünüdürler. Çünkü insan üreten demektir. Üretmek ise ekonomik bir faaliyettir temelinde. Ekonomik değerleri, insani değerlerle planlamamız gerekmektedir. Zira ekonomi ile insan ayrılamaz bir bütündür. İnsan demek emek demektir. Emek demek insan demektir. İnsansız emek, emeksiz ekonomi kabil değildir. Öyleyse, ekonomik yapıyı, kendi sahip olduğumuz kaynaklar temelinde tanzim ederiz. Yani ilk kaynağı, kendi denetimimiz altında ki doğal kaynaklarla belirleriz. Zira sahip olmadıklarımızla, bir gidişat tayin etmemiz, ahmaklıktır. Her insan, kendi sahip olduklarıyla, bir gelecek inşa edebilir. Doğal ve doğru olan budur. Sahip olmadıkların üzerinden bir gelecek tasavvur etmek alıklıktır. Sahip olduğun gücü bilirsen, kuracağın geleceği de ona göre şekillendirebilirsin. Başkalarının kaynaklarıyla, kimse kendine bir gelecek kuramaz. Bütçen kadar, bir yaşam düşlersin değil mi? Bilakis neler olabileceğini tahmin edebiliyorsundur.
Sevgili dostlar! Her zaman ifade ettiğimiz gibi, hayatın her alanında özne insandır. Bu yüzden bütün yapılar insan odaklıdır. Bir defa, sistem değişimi falan bir şey ifade etmez. İnsanın değişmesi gerekir. Zihniyetlerin değişmesi gerekir. Nihayetinde, sistemleri kuranda insandır. İnsan kötü ise, sistemde kötü olacaktır ve kötü şekilde uygulanacaktır. İnsan iyi ise, sitemde iyi olacaktır ve iyi uygulanacaktır. Nice iyi sistemler, kötü insanların elinde zalimleşirler. Nice kötü sistemler, iyi insanların elinde adildirler. Yani insan sonsuz derecede önemlidir. Bir tecrübenin, yeni bir ekonominin inşasında başarılı olduğunu gördüğümüzde bunun anlamı, belli bir kişiliğin başarılı olduğudur. Zira başarıyı ortaya çıkaran insandır. İmkânlar insan içindir. İmkân yaratmakta, o imkânları en güzel hedefler için seferber etmekte insanlara özgüdür. İnsan değişsin, bütün dünya değişecektir. İnsanı değiştirecek yegâne şey ise; Allah ahlakı ve adaleti ile bilinçlenmektir. Bilakis her şey boştur ve sonuçsuz kalmaya mahkûmdur. İnsanlık bu gerçeği idrak etmedikçe, vallahi, billahi, tallahi pisliklerden, bataklıkta yaşamaktan asla kurtulamayacaktır. Düşmanın vurduğu zincirleri asla kıramayacaktır.
TERÖR
‘’Öncelikle bütün şehitlerimize aziz ve yüce
Allah’tan sonsuz rahmet diliyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Allah,
altında yattıkları toprakları kâfirlere çiğnettirmesin. Sonsuz âminler olsun.
Ailelerinin ve Müslüman Türk Milletinin başı sağolsun’’
PKK, bir
Siyonist köpeğidir. Bu mutlak gerçektir. Kürt kardeşlerimizle zerre miskal bağı
yoktur. Var sanıpta, bunlara gönül verenler ancak cahillerdir, ahmaklardır,
alıklardır. Bir de PKK ile mücadele için Siyonistlerden (Bütün Batı- ABD-
İngiliz, İsrail) yardım beklemek mutlak alıklıktır. Çünkü Siyonist kendisi
zaten teröristtir, alçaktır, katildir, pisliktir, mikroptur ve her nevinden
bütün terörist gurupların adeta babasıdır. PKK, efendisi olan Siyonistler izin
vermedikçe asla alçaklıktan taviz vermez. PKK nın vazifesi havlamaktır. PKK, Siyonizmin
kapı köpeğidir. Türkiye’nin ve Türk Milletinin güçsüz bırakılmasının
garantisidir. Başarılabilirse ve Türk Milleti bütün unsurlarıyla birlikte izin
verirse Türkiye’nin bölünmesinin garantisidir. PKK, siyonizmin beklediği
olmadıkça asla teslim olmaz, olamaz. Barış yapmaz demeyeceğim, çünkü PKK ile
barış yapmayı geçin, yapmaya çalışmak bile zillettir, ihanettir. PKK nın
iradesi yoktur, adeta bir hayvan sürüsüdür. PKK içinde zoraki olarak bulunan,
aldatılan ve gerçeği görüpte kaçmak için yol arayan Kürt kardeşlerimizin
evlatlarını tenzih ederim, sözlerimi söylerken. İnşaallah Kürt kardeşlerimiz de
gerçeği görüler de, Siyonizmin bu zehirli yılanlarına yaklaşmazlar. Siz, PKK
nın kucağına gidipte, oradan üfürenlere de aldanmayınız. Onların hepsi Siyonist
köpeğidir. Suret-i haktan görünebilirler ama değillerdir. Onlar da Türkiye,
İslam ve Türk düşmanıdırlar. Hepsi Siyonizm maşasıdır. Araştırmak serbesttir.
En azından Ali Bayramoğlu denilen Siyonist maşasını biliyorsunuz ve tabi Ermeni
olduğunu da. Ermeni olması bizi ırgalamaz ama Ermenicilik yaparda ihanete
yelken açarsa, ki yapmaktadır ve açmıştır, bu bizi ırgalar ve bir gün gelir…
Ali Bayramoğlu, Avni Özgürel, Cengiz Çandar, Ahmet Altan, Hasan Cemal, Mehmet
Altan, Şahin Alpay ve bunlarla birlikte Gülenizm Cemaatinin önde gelen
lortlarının, bir de güya İslamcı olduğunu söyleyen birkaç sefilin Türkiye ve
Türk Milleti ile derdi vardır, zoru vardır. Bunlara Kemalistlerin lortlarını da
ekleyebilirsiniz. Yine Ertuğrul Özkök ve versiyonlarını da ekleyebilirsiniz.
BDP den hiç bahsetmedim, çünkü artık herkes anlamıştır ki; BDP=PKK dır. Ayrıca
Kemalistlerden terör olayına çözüm beklemekte beyhudedir. Çünkü Kemalistler
kahir ekseriyetle materyalisttirler. Materyalist olandan da şiddetten başka şey
çıkmaz. Ki zaten Kemalistlerde bu millete şiddetten başka şey sunmamışlardır.
Ki, PKK yı doğuran da bir yerde bunlardır. Zira PKK kendisi materyalisttir. Bu
topraklarda materyalizm savunulduğu müddetçe, Darvin savunulduğu müddetçe terör
asla bitmez ve bitmeyecektir. Bu gerçeği görememek, görüpte algılayamamak en
hafif tabiriyle saflıktır. Saflıktır, çünkü Darvinizmin insanlığa önerdiği yegâne
yol terördür. Öyleyse bilimsel kılıf ardında Darvinizmi savunmak, terörü
savunmaktır. Kimse ahmak değildir. Ahmak varsa, o da herzelerini yutturacağını
sananlardır. Lenin’in kendisi, terörü mutlak yol olarak görürken, bize maval
okumak ahmaklığın dik alasıdır. Lenin’i kimse yorumlamaya ya da bize izah
etmeye yeltenmesin. Bütün komünistler, bütün faşistler, bütün kapitalistler,
bütün liberalistler, bütün anarşistler, bütün Kemalistler mutlak olarak şiddet
yanlısıdırlar. Bu ölümsüz gerçektir. Gülenistler de, bunların aksine, teslim
olma yanlısıdırlar, çünkü korkaktırlar, zavallıdırlar. Biri dinden her şeyiyle
korkar, biri de dinin özünden korkar. Ama bu milletin evlatları Hz. Hüseyin’in
ve Kürşad’ın torunlarıdırlar. Allah yolunda cihada sevdalıdırlar. Bu yüzden ne
boyun bükerler ne de ihanete yeltenirler. Hak üzere dururlar ve gerektiği zaman
korkamadan vururlar. Haksızlığın mutlaka hesabını sorarlar.
Şimdi, böyle söyleyince, herkes vatan haini yaptın
diyebilirsiniz. Ama ben gerçeği değiştiremem ki. Maalesef gerçek budur. Hem de
mutlak gerçek. Bizler, kendilerini meydana aydın diye atan cahillere
inanmamalıyız. Bunlar, bizim saflarımızda bulunabilirler. Türklükten hatta
İslam’dan bahsedebilirler. Ama bizler yememeliyiz. Bizler, Tarihimize ve Kitabımıza
bağlıyız, bizim referansımız bu kadim kaynaklardır. Dine ve töreye uymayan,
bize de uymaz. Hz. Hüseyin’e ve Kürşad’a uymayan bize de uyamaz. Çünkü Türk
Milleti ne zulme boyun eğebilir ne de esir olabilir. Ya şehit olur ya hür
yaşar. Bunun aksini düşünenler, mutlaka köle olmaya mahkûmdurlar. Allah ve
vatan yolunda cihad’dan korkanların ve mücadeleden kaçanların kaderleri;
mezellet ve meskenet içinde yaşamaktır.
Ayrıca Zana’ya manaya inanmakta saflıktır. Zana saflaşmış
bir Siyonizm ajanıdır. Bir de şu var; olmayan şeyler icat etmekte PKK ya zemin
oluşturmaktadır. Kürt Sorunu; bu ülkenin böyle bir sorunu yoktur ve asla da
olmamıştır. Kürtlere zulmedenler varsa, onlar da Türk ve İslam düşmanı olan
Siyonist tohumlarıdır. Ki bu ülkede gerçek zulmü Türk Milleti yaşamaktadır ama
bunu algılayacak ve fark edecek beyin gerekir. Kürt kardeşlerimize yapılan
baskıların ardında, kendi içlerinde ki Siyonist köpekleri vardır. Bu taraftaki
Siyonist köpekleri ile işbirliği içinde olan köpekler vardır. Daha önceden de
söyledik. Namert olayım ki; BDP nin içinde bile Kürt düşmanı vardır. Ki, zaten
tümü Müslüman Kürt düşmanıdır. BDP ile bile barış yapmaya yeltenmek ihanettir.
Çünkü BDP, Türkiye ve Türk düşmanıdır hatta İslam düşmanıdır. BDP, katıksız
teröristtir. Ki, söylemleri malumdur, anlayamayacak kadar alık değiliz. Türk
Milleti, bütün unsurlarıyla birlikte tek can ve tek fikir olarak ancak bu işi
çözebilir. Yoksa asla çözemez. Boyun eğerekte bu iş çözülmez. Tuttuğunu
meydanda sallandıracaksın, asla acımayacaksın. Acırsan, acınacak hale düşersin.
Bu arada ev hapsi falan düşünmesin kimse, zira Türk
Milletinin delisi çoktur. Ve bu yüzden doğacak sancılara üzülecek tek kişi
yoktur. Herkes haddini hududunu bilsin. Ne bu vatan ne bu millet, birilerinin
dilediği gibi şekil vereceği bir meta değildir. Bu millete tek bir şey şekil
verebilir, o da; KUR’AN ve TÖRE’ dir. Ama burada esas önemli olan KUR’AN’dır,
zira KUR’AN da hüküm bulunduğu müddetçe TÖRE’ye iş düşmez. Ama TÖRE’den de
vazgeçilemez. Ev hapsi demek, şehitlerin ruhlarının muazzep olması demektir.
Şehit aileleri içinde gece-gündüz işkencedir. Bir iki tane ayartılmış,
aldatılmış, masum duyguları istismar edilmiş şehit ailesinin düşüncesinden
çıkarak bu yönde karara varmak ya da ileri geri konuşmak en hafif tabiriyle
terbiyesizliktir.
Terör, siyonizmin çocuğudur. Terör, rant kaynağıdır.
Terör, egemenlik kapısıdır. Terör, korkunun ve buradan da sömürünün anasıdır.
Terör, dinsizliktir, değersizliktir. Terör, acımadan ezilmelidir. Terörist,
affedilmemelidir ve affedilen olursa da fasılasız takip edilmelidir ama bence
affedilmemelidir. Haddizatında bu af olayı da çok tehlikelidir. Teslim olanlar,
bilerek teslim olmaktadırlar. Teslim olmaları istendiği için teslim
olmaktadırlar. Bazıları, bilerek ve isteyerek eylemden uzak tutulmaktadır, ama
istenildiği gibi de yetiştirilmektedir. Bu bazılarının eylemden uzak
tutulmasının nedeni, gün gelip teslim olması gerektiğinde, eyleme bulaşmamıştır
denilip serbest bıraktırılması içindir. Yani mutlak kahpece bir oyun vardır
burada. Sefil terörist gelecek, eyleme bulaşmadım diyecek ve serbest kalacak,
ama dağda o biçin yetiştirilmiştir teorik olarak. Ve adeta bir cehennem ateşi
yakamaya adaydır. Şimdi böyle birini serbest bırakmak akıl karımıdır? Bu
tuzaktır. Teslim olanlar teorik savaş yapmaya gelmektedirler. Ve masum Kürt
gençlerimizi aldatmak için inmektedirler. Böyle bir şeye fırsat tanımak gaflet,
dalalet hatta hıyanettir.
Son tahlilde; saf olmamak gerekir, akıllı
olmak gerekir. Oyunları, tuzakları iyi fark etmek gerekir. Bunun içinde namuslu
elemanlar bulmak gerekir. Şeytanın oyunlarını karşı oyunlarla etkisiz kılmak
gerekir. Tek can ve tek fikir olmak gerekir. Yoksa daha nice canlar kaybedilir,
nice kaynaklar heba olur hatta vatan elden gider ve bakınır kalırız. Kurtuluş;
İslam’dadır.