Sevgili dostlar! Bakınız Şehit Doktor Üstat Ali Şeraiti ne diyor; ‘’her dini, ayrı ayrı, insanın kurtuluşunu ilke edinen risaletler açısından değerlendirecek olursak, toplumsal gelişme bakımından –bilinç, dinamizm, sorumluluk, insani hedefler, toplumsal bakış, adaletçilik, onurlu yaşam, gerçekçilik, tabiata bakış, maddeyle uyum, ilmi gelişme, yapıcılık, uygarlık, dava duygusu ve insanlara değer verme… vs.- İbrahimi tevhid ekolünden Muhammed’in (sav) önderliğinde ki İslam’a kadar ileri, şuurlu ve güçlü bir misyon tanımıyorum.’’ Hacc kitabından iktibas/sh;7-8 Evet dostlar, gerçek budur ama bizler gerçeğe ne kadar yakınız tartışılır. Maalesef ne dinimizi ne de kitabımızı tanıyoruz ve biliyoruz. Bu yüzden de sürekli aldanıyoruz ve aldatılıyoruz. Kitabımızı kabristanlara hapsetmişiz. Raflarda çürümeye bırakmışız. Mukaddes bir nesneye dönüştürüp, insanları kitaptan uzaklaştırmışız. Sonra da başkalarıyla bilmeye ve başkalarıyla düşman olmaya çalışmışız. Bizler kolaya alışmışız dostlar. Şeyhlerimizi, parti liderlerimizi, ideolog denilen şarlatanları, sanatçı şebekleri, aydın denilen sefilleri, sporcu bozmalarını Peygamberimizden daha iyi tanıyoruz. Şeyhlerimizin, liderlerimizin, ideologlarımızın her sözünü ezbere biliyoruz ama Allah’ımızın ve Peygamberimizin tek bir sözünden bile nasibimiz yok. Samimi değiliz dostlar, samimi değiliz. Dışarıya karşı olmasak bile, kendi içimizde münafığız. Dilimiz başka söylüyor, gönlümüzde gizli olan başka şey. Bir defacık olsa da, bir gece vakti, ay ışığı altında aç kitabın olan Kur’an’ı tertil ile oku bakalım, sana neler söylüyor. Ne övene kulak ver ne de sövene. Kendi beyninle, kendi ruhunla yaklaş O’na. Gör bak, gerçekler karanlığın tam orta yerinden sökün etmeye ve bütün dünyanı aydınlatmaya başlayacaktır inşaallah. Çünkü Allah, saf ve samimi ruhlarla birliktedir.
Sevgili dostlar! Güneş olmasa ne olur? Hava olmasa ne olur? Toprak, su olmasa ne olur? Ve bunlar ferdi mülk olsa ne olur? Biter dostlar, hayat biter. Bunları düşünmeliyiz dostlar. Bu unsurlar varlığın yapı taşlardır. Ve bütün bu unsurlar ortaktır. Faydaları herkes içindir. Kimse bunları kendi tekeline alamaz. Misal; güneş, bir Avrupalı içinde, bir Asyalı içinde, bir Afrikalı içinde aynı güneştir ve aynı sıcaklığı sunar. Diğerleri de aynıdır. Herkes için aynı olmasa ve herkes kendine ait kılmaya çalışsa ne olurdu? Dünya kızıl nehirlere dönerdi. İşte İslam da tıpkı bunlar gibidir. Ortaktır ve faydası herkes içindir. Kimse İslam benimdir diyemez. Malum unsurlar olmadan nasıl hayat kabil değilse, İslam olmadan da hayat kabil değildir ve bu gerçeği her gün biraz daha idrak ediyoruz. İstesekte, istemesekte idrak ediyoruz. İdeolojiler için böyle bir çıkarımda bulunabilir misiniz? Asla. Çünkü ideolojiler, muayyen kitleler içindir. Her birisinin kendisine ait kıldığı kitlesi vardır. Onlar için kaideler sunar, hedefler belirler. Onlara güç ve rant bahşeder. Bu yüzden de, ideolojiler yüzünden, dünya daima kızıl nehirlere dönmüştür ve dönmektedir. Bir tek insan çıkıpta diyemez ki, ben ideolojimden şu faydayı gördüm. Ama herkes çıkıp diyebilir ki, ben İslam’dan şu faydayı gördüm ve görmüştür de. Faşizm, sadece faşistler içindir. Kapitalizm, sadece kapitalistler içindir. Komünizm, sadece komünistler içindir. Liberalizm, sadece liberalistler içindir. Anarşizm, sadece anarşistler içindir. Kemalizm, sadece Kemalistler içindir. Demokrasi, sadece demokratlar içindir. Bir tek İslam, herkes içindir. İslam, bedenlerin sıcaklığı, midelerin besini, kalplerin suyu ve havasıdır.