Anlayacağız karizma fena çizik yiyor

Hüseyin ŞİNASİ - 07.07.2012

 

Ülkemizde ve dünyada gündem ne kadar çabuk ve çok değişiyor. Suriye’deki iç savaş gündemdeki yerini koruyor. Dünyaya şekli verme iddiasındaki güçler ve onların desteklediği güçler toplantı üstüne toplantı yapıyor. Kavga gürültü arasında bir takım kararlar alıp uygulamaya çalışıyorlar.

Batı emperyalizmi ve küresel sermayenin jandarması ABD ve onun güdümünde hareket eden Avrupa ülkeleri nedense hain emellerine ulaşmak için yine birilerini kullanma yolundalar.

Batı emperyalizminin maşa olarak kullandıkları ülkelere bakıyor ve çok manidar bir tablo ile karşılaşıyoruz. Bum kervanda kim var? Suudi Arabistan var, Kuveyt ve Katar var. Ne yapıyorlar derseniz? Suriye’deki kardeş kavgasına parasal destek sağlıyorlar. Sanki kendileri çok demokratik bir ülkeymiş, halkları diktatör kral veya şeyhler tarafından yönetilmiyormuş gibi kendileri gibi bir diktatör olan Beşar Esat’ı devirmeye çalışıyorlar.

Suriye’nin bazı komşu ülkeleri de insani yardım adı altında sığınmacılara kapısını açıyorlar. Bazıları bu da yeterli olmamış gibi muhalif güçleri eğitiyor, silahlandırıyor, lojistik destek sağlıyor.

Suriye’deki iç kavga konusunda ülke olarak o kadar çok ileri gitmişiz ki, bir F-4 uçağımız Suriye silahlı güçleri tarafından düşürülmüş ve şehit pilotlarımız, uzun arama ve taramalardan sonra denizin 1260 metre derinliklerinden ancak çıkarılıp ailelerine teslim edilebilmiştir. Elbette düşürülen jet konusunda Suriye haksızdır. Ancak olayın bu aşamaya gelmesini de asla göz ardı etmemek gerekiyor.

Hükümetin uyguladığı Suriye politikası nedeniyle ne yazık ki “sıfır sorun dış politikasında” sıfırı tükettik. Geriye dönüp bakıyorum da dış politikadaki zaaflar sadece Suriye ile sınırlı değil. Filistinlilere yardım amacıyla yola çıkan Mavi Marmara baskını nedeniyle İsrail ile çatışma noktasına gelmiştik. Bize göre Libya’daki iç savaşta Türkiye’nin ABD ve NATO şemsiyesi altında bulunmak Müslüman’ı Müslüman’a kırdırmak asla unutulmayacak hatalardan biriydi.

Hatalar zinciri devam ediyor. Malatya Kürecik’de NATO savunma sistemlerinin kurulması da ülkenin, Rusya ve İran’ın açık hedefi haline gelmesine neden oldu. Ama hala Dışişleri Bakanı Davutoğlu görevinin başında ve kepçe kazan karıştırmaya devam ediyor.

Güncel olan bir başka konuya geçelim. 2004’den itibaren özellikle 2007 ve 2011 seçimlerinde iktidarın başarı hanesine katkı sağlayan TOKİ uygulamalarının da ne kadar boş ve anlamsız olduğu Samsun’da yaşanan sel felaketi ile ortaya çıkmış oldu. Bir tarafta 11 masum vatandaşımız hayatını kaybetmiş, öbür tarafta ne yerel yönetimlerden, ne DSİ’den, ne de TOKİ’den hiç kimse suçu üstlenmiyor. Herkes kucağındaki topu bir başkasına atıyor.

Bilindiği gibi TOKİ’nin Anamur-Ören Beldesinde de konutları var. Geçtiğimiz şubat ayında bir cenaze merasimi nedeniyle konutları yakından görme imkânım oldu. Bunca emek, bunca para ve buraya bağlanan umutlara yazık olmuş. Daha iki – üç yıl içinde konutların kullanılmaz hale geldiği, çevre düzenlemesinin, parke ve kaldırımların sanki on-onbeş yıllıkmış gibi perişan halde olduğunu müşahede ettik. Öbür taraftan TOKİ’den konut sahibi olanların ödemeler konusundaki şikâyetlerinin ardı arkası gelmiyor.

TOKİ’ YE o kadar çok ve geniş yetkiler verilmiş ki, adeta devlet içinde devlet haline gelmiş. TOKİ elindeki yetkileri kullanarak ülkenin her tarafında istediği arsayı alıp imara açıyor, projelendiriyor, inşaatı yapıp satabiliyor. Bir kurum bu kadar başına buyruk olursa daha çok Samsun facialarının yaşanması bir tesadüf olmayacaktır.

Sağlık konusunda yaşanan kavgayı biliyorsunuz. Sağlık çalışanlarının sıkıntıları bir yana, muayene ücreti katkı payları, ilaç teminindeki karmaşa bir türlü çözülemedi. Buna hiç gereği yokken ortaya atılan kürtaj ve sezaryen tartışmaları da eklenince işin tadı iyice kaçtı. Kürtaj ve sezaryen tartışmalarının temelinde yine maddi gerekçelerin ön plana çıktığı ve hükümetin bir hayli kabaran ameliyat masraflarını azaltmak adına böyle bir yola çıktığını hatırlatalım. Yoksa iktidar kimin sezaryen yaptırdığı, kimin kürtaj olduğu umurunda bile değildir.

Halkın yoksullaştırılması, yiyecek ekmeğe muhtaç hale getirilmesi, kredi ve borç batağındaki ürkütücü tablo….

Anlayacağınız 10 yıllık AKP iktidarının ustalık döneminde büyüleyici özellik çizik üstüne çizik yiyor. Ama bütün bunlara rağmen anketler % 50’lerden söz ediyor.

Tarih: 07.07.2012 Okunma: 818

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Osman Yıldız

06.05.2012 - 16:35

İsmail bey Yazınızı zevkle okudum. Öncelikle oğlunuz için yazdıklarınız bir baba olarak mutlu etti beni. Askerde ve kışlada değişim. Bunu sizin ağzınızdan duymak çok ama çok güzel. Tersi bir şey yazsaydınız rahatsız olurdum. Kaleminize sağlık. Ülkemiz doğru yolda demek ki...

özgür deniz

06.05.2012 - 17:22

Allah kavuştursun üstat...Allah bütün Mehmetleri aile ocaklarına ana kucaklarına kavuştursun...amin...ordumuz inşaallah gücünü koruyarak daha bir manevi iklime girer... kendi vazifeleri ile iştigal ederler...tabi gerekirse politik şebeklerin kifayetsiz kaldıkları yerdede vazifelerinin bilincinde olurlar...ama önce ruh olmalıdır... bir orduda ruh yoksa o ordu bitmiştir...bu yüzden milli ve dini ruha tam sahip subaylar gereklidir...zira zaman ve şartlar kötüdür...muhtemel tehlikeler için SAF VATANSEVER SUBAYLARA ihtiyaç vardır...teşekkürler üstat... sizin evladınıza ve herkesin evladına hayırlı teskereler inşaallah...umutla gerçekle imanla vatanla...

Osman Yıldız

06.05.2012 - 16:35

İsmail bey Yazınızı zevkle okudum. Öncelikle oğlunuz için yazdıklarınız bir baba olarak mutlu etti beni. Askerde ve kışlada değişim. Bunu sizin ağzınızdan duymak çok ama çok güzel. Tersi bir şey yazsaydınız rahatsız olurdum. Kaleminize sağlık. Ülkemiz doğru yolda demek ki...

özgür deniz

06.05.2012 - 17:22

Allah kavuştursun üstat...Allah bütün Mehmetleri aile ocaklarına ana kucaklarına kavuştursun...amin...ordumuz inşaallah gücünü koruyarak daha bir manevi iklime girer... kendi vazifeleri ile iştigal ederler...tabi gerekirse politik şebeklerin kifayetsiz kaldıkları yerdede vazifelerinin bilincinde olurlar...ama önce ruh olmalıdır... bir orduda ruh yoksa o ordu bitmiştir...bu yüzden milli ve dini ruha tam sahip subaylar gereklidir...zira zaman ve şartlar kötüdür...muhtemel tehlikeler için SAF VATANSEVER SUBAYLARA ihtiyaç vardır...teşekkürler üstat... sizin evladınıza ve herkesin evladına hayırlı teskereler inşaallah...umutla gerçekle imanla vatanla...