Sevgili dostlar! Bizim en büyük kusurumuz, İlahi Mesajı doğru algılayamamak ve anlayamamaktır. Bu yüzden de millet olarak istikametli bir yol yürüyemiyoruz, hep sallantılı haldeyiz. Milletimiz hep ayrı telden çalıyor. Çünkü hayatımızı İlahi Mesaj yönlendirmiyor, ideolojik temel üzerinde bina edilmiş nefsi hırslar yönlendiriyor. Böyle olunca da ne yerimizi biliyoruz ne de nasıl hareket edeceğimizi. Ne, ne yapacağımızı ne de ne söyleyeceğimizi bilemiyoruz. Herkes birbirini mutlak iyiliğe, doğruluğa ve güzelliğe çağıracağına, kendi saflarına çağırıyor. Bu da ikiliği tevlit ediyor. Oysa hepimiz, namuslu olsak ve insanları en doğruya, en güzele, en iyiye çağırsak hem gücümüz hem sevgimiz hem de birliğimiz artacak ve daha muhkem olacak. Ama bizler kendi gurubumuzun gücü, birliği ve sevgisi artısın diye iştigal edip duruyoruz. Diğerleri bizi ırgalamaz diye düşünüyoruz. Oysa böyle bir düşünce sakattır ve iğrençtir. Lütfen şu İlahi Mesajı dikkatle okuyalım ve idrak edelim; ‘’İçinizden iyiliğe çağıran bir topluluk bulunsun’’ Âli İmran-104. Allah’ınızı severseniz, burada bir guruba çağırın diye bir şey var mıdır? Burada genel bir çağrı ve emir vardır ve insanların mutlak iyiliğe çağrılması istenmektedir, bir gurubun arzularına değil. Ama içimizde henüz böyle bir topluluğun bulunduğuna dair bir emare yoktur maalesef. Çünkü öyle bölünmüşüz ve hala da bölünüyoruz ki, herkes kendi derdine düşmüş durumdadır. Herkes birbirini yeme, yok etme ve meydana hâkim olma yarışındadır. Hatta bu yüzden kâfirle bile işbirliği yapılacak kadar alçalmalara şahit oluyoruz.
Sevgili dostlar! Bir an önce kendimize gelmeliyiz ve özümüze dönmeliyiz. İlahi Mesajı doğru algılamalı ve anlamalıyız. Kısır kavgaları bırakmalıyız. Kendi menfaatimizi, amme menfaatine kurban etmeliyiz. Bizi, iyiliğe çağırmaktan, doğru yolda olmaktan, direnmekten, hasbi eylemler içinde olmaktan alıkoyan İsmail’imiz ne ve kim ise bir an önce onu kurban etmeliyiz ve yolumuzda sağlam durmalı, sert yürümeliyiz. İstikametimizi şaşırmamalıyız. Zahire değil, batına odaklanmalıyız. Kendimizi bilmeliyiz ve haddimizi aşmamalıyız. Küçük dağları ben yarattım dercesine yürümemeliyiz yeryüzünde. Kibir kötüdür ve alçaltıcıdır. Tevazu iyidir ve yükselticidir. ‘’Kibrin hasmı Allah’tır’’ derler aziz Önderimiz (sav). Yine ‘’yüksekliği aradım alçakgönüllülükte buldum’’ derler Hz. Ali (ranh) halifemiz. Bir defa ‘’İnsan zayıf yaratılmıştır.’’ Nisa-28, sevgili dostlar, böbürlenmeye, kendi başına her şeyi halledeceğine inanmaya lüzum yoktur. Bu yüzden birlik olunmalıdır. Çünkü parçalanmak şeytana yem olmaktır. Dağınıklık işleri bozucudur. Toparlanmak ise işlerin sağlıklı yürümesini sağlar. Öyleyse İlahi Mesajın gösterdiği yönde birlik olalım, bütün olalım ve sımsıkı birbirimize sarılalım. Tefrikaya düşmeyelim. Kendi gurubumuza değil, Allah’ın yoluna çağıralım insanları. Din, devlet, vatan, millet temelinde bir siyaset geliştirelim ve o siyaset çerçevesinde tek can ve tek fikir olarak kenetlenelim. Ama bu siyasetin dayandığı temeller; Kur’an ve Sünnet olmalıdır. Çünkü ancak o zaman bütün nefsiler tatmin olacaktır ve bir arada bulunmaktan gocunmayacaktır. Aklın yolu birdir. Artık üzerimizde dolaşan, küfrün karabulutlarını dağıtalım. Ufkumuzu karartan şeytanın tuzaklarını boşa çıkaralım. Çünkü biz şeytanlaşmadıkça, şeytanlar bizi asla kabul etmeyecektir. Hepimiz Allah’ın ipine tutunalım, şeytanın ve şeytanlaşmışların izini takip etmeyelim.
Sevgili dostlar! Türkiye’miz ve aziz milletimiz her yönden bir tazyikat altındadır. Dini, siyasi ve kültürel emperyalizmin kıskacındadır. Türkiye’mize ve Türk Milletine, tuzak üstüne tuzak kurulmaktadır. Hem din tahrifatçısı diyalogcular tarafından hem liberal demokrat denilen soysuzlar çetesi tarafından hem de sanatçı kılıklı züppeler tarafından tazyikata tabidir, ülkemiz ve milletimiz. Dehşetli derece de yozlaşma vardır. Siyasetimiz yerli değerler üzerinde yükselmemektedir, dinimiz özüne uygun yaşanmamakta ve yaşatılmamaktadır, kültürümüz tahkir ve tezyif edilerek yabancı kültür hayranlığı teşvik edilmektedir zımnen. Bir yandan dini değiştirilmeye çalışılırken, bir yandan politik olarak esir alınmaya ve boyun eğdirilmeye gayret edilirken, bir diğer yandan da kültürel değerleri yozlaştırılmakta ve eritilmektedir. Malum Siyonist destekli cemaat hem ağlayarak hem de kurumsal yapılar üzerinde etkinliğini artırarak dini tahrif ederken, Acun denilen zibidi ve benzeri zibidirler Allah Allah diyerek, Türk Türk diyerek bu vatan çocuklarının ruhlarını tahrip etmekte, kültürümüzü mahvetmektedir. Birileri din, birileri politika, birileri de kültür cephesinden amansızca savaşım vermektedirler ve elbirliği ile bu ülkeyi, bu dini ve bu milleti çökertmeye gayret etmektedirler. Bilgi ve bilinç eksikliği, öz değer düşmanlığı, bizleri, kendi kendimizin katili yapmaktadır kardeşlerim. Kendimize döneceğimiz yerde, sürekli düşmanlarımıza benzemekteyiz. Bir yanda dine karşı din savaşırken, bir yanda güdümlü politika ile bağımsız politika mücadele verirken, bir diğer yanda da yerli kültürle yabancı kültür karşı karşıyadır. Ruhumuzu esir almış hırslarımız da bizleri dirilmekten ve direnmekten alıkoymaktadır.