Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Haftada 35 namaz vaktinin 34’ünde boş olan camilerimiz, Cuma vakti doluyor, çok şükür.
Öyle doluyor ki, daha ezana yarım saat kala gittiğiniz halde yer bulamıyorsunuz.
Aslında, yer var da, camiye daha önce gelmiş olan “Müslüman kardeş”, yeni gelen kardeşine yer vermiyor.
Herkes geniş geniş oturuyor. Biraz toparlansalar, her sırada en az ikişer kişilik yer açılacak. Fakat kimsenin rahatını bozmaya niyeti yok.
Arka tarafta daralan bir mekân var. 4 kişi rahatlıkla namaza durabilir... Üçer kişilik “saf” yapıp oturmuşlar. Arada boşluklar gözüküyor. Ayaktaki bir mümin, “Biraz sıkışın, biz de girelim” diyor.
Taburede oturan adam, işaret diliyle, “Burası bize anca yeter” gibi hareketler yapıyor. Yer açılmıyor.
Çaresiz, plastik hasırlar serilmiş.olan avluya çıkıyorsunuz.
Oturuyorsunuz. Birkaç dakika içinde orası da doluyor.
Temmuz güneşi tepede... Beyniniz pişiyor, pantolonun altında bile dizleriniz yanıyor. O şartlarda kulluk görevinizi yapacak, ibadet edeceksiniz.
Yeni gelenler ayakta kalıyor, kendilerine “yer” bakıyorlar.
Avluda, güneşin altında namaz vaktini bekleyenler de geniş geniş oturuyor. Aralarda boşluklar var. Ayaktakiler, “Biraz toparlanırsak bize de yer açılacak” diyor. Kimse kılını kıpırdatmıyor.
Aynı anda, kürsüdeki vaiz; “Çocuklarımızı bencil ve egoist yetiştirdik” diyor...
İslamiyette;
Kaynaşma,
Yakınlaşma,
Birbirine yardım,
Merhamet,
Fedakârlık,
Kardeşlik kavramlarının öneminden bahsediyor.
“Hep bana, hep bana” zihniyetinin yanlışlığını dile getiriyor.
“Mümin”ler sessizce, saygıyla ve “huşu” içinde dinliyorlar. Çıt yok!
Vaiz,yukarıdaki kavramların üzerinde tekrar tekrar duruyor.
“Mümin kardeşler” sadece dinliyor!
Dinliyor!
Dinliyor!
İşitiyor mu?
Hiçbir hareket olmadığına göre, çok şüpheli!
Vaiz, “egoist çocuklar yetiştirdik” diye şikayet ediyor ya... Bu babaların arkasından nasıl bir neslin gelmesi bekleniyordu ki?
Vaizin vurguladıkları, “Müslümanın nitelikleri” olduğuna göre; “Müslüman kardeşi”ne yer vermeyerek, onunla “kaynaşmayan”, ona “yardım ve merhamet” etmeyen, küçücük bir “fedakârlığı” çok görenler nice Müslüman?
Mübarek Cuma vaktinde bile “hep bana hep bana” anlayışında olanların, vaizin canlı öğütlerine kulak tıkayanların neresi Müslüman?
x x x
MÜMİNİN KALBİ
Dervişlik baştadır tacda değildir,
Kızdırmak oddadır, sacda değildir,
Eğer bir mü’minin kalbin yıkarsan,
Hakk’a eylediğin secde değildir.
Yunus EMRE