SİLAH, İÇ SAVAŞ VEYA DIŞ SAVAŞ

İsmail Hakkı CENGİZ - 30.07.2012

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

Batılıların bir sözü var: “Elinde çekiç olan kişi her şeyi çivi olarak görür.”

Peki, elinde “silah” olan kimse, dünyayı nasıl görür?

Daima “ateş edeceği bir hedef” aramaz mı?

Bütün dünyayı bir “düşman” olarak görmez mi?

Günümüzdeki ateşli silahlar çok tesirli,

Öldürücü-sakatlayıcı,

Toplu imha edici...

Ele geçirmek ise çocuk oyuncağı!

Nitekim yukarıdaki sözün sahibi Batılı ülkelerde çoluk-çocuk “makineli” tabanca ve tüfekleri kolayca edinebiliyor, saklayabiliyor, kullanabiliyor.

Daha geçen hafta Amerika’da bir “çocuk”, bir film galasında seyircileri tarayarak 13 ölüme, 100 kadar yaralanmaya sebep oldu.

Bundan önceki “vukuat” ise çok daha korkunçtu: Norveçli bir “çocuk” eline geçirdiği silah ve mühimmatla; önce, hükümet binalarına bomba atmış, sonra da, makinelilerle, bir adadaki başka çocukları tarayarak, 97 ölüme, yüzlerce yaralanmaya sebep olmuştu.

x   x   x

BİLGİ ÇAĞINI YAŞARKEN

Herkes kabul ediyor ki, dünya her geçen gün biraz daha aydınlanıyor, cehalet azalıyor...

Günümüze “bilgi çağı” diyoruz.

Bilincin yükseldiği, “modern” bir çağda yaşadığımız kabul edilirken, işin birbirinden tuhaf,

Düşündürücü,

Hayret ve ibret verici yönleri var:

İlki, bu modern çağda silahlanmayı terkedecek çareler arayacağımıza, teşvik eden bir düzen kurmuş olmamız...

İkincisi; yukarıdaki iki katliamı da iyi eğitim almış, üniversite mezunu “okumuş çocuk”ların gerçekleştirmiş olması.

Demek ki, elinde silah varsa, eğitim seviyesinin bir önemi kalmıyor. Her halükarda, kendine “hedef” arıyorsun... Bütün dünyayı “düşman” olarak algılıyorsun!

Eğer insanlarda “akıl” ve “iz’an” varsa,

Devletleri, o ülkelerin en “akıllı” evlatları yönetiyorsa, bu silahlanma “ilkelliğe”ne derhal son vermeleri gerekir.

Aksi takdirde Amerika ve Norveç’te yaşanan katliamlardan daha büyükleri yolda demektir!

Şu andaki “vurdumduymazlık” inanılır gibi değil.

x   x   x

İÇ SAVAŞ VEYA DIŞ SAVAŞ

İç veya dış fark etmez, bir ülke savaşa girdiğinde, o ülkede “devlet otoritesi” zayıflar.

Bu, iki kere ikinin dört etmesi gibi pozitif bir sonuçtur.

Binaenaleyh, artık o ülkede neler yaşanacağını, kimin nereye hâkim olacağını, ne kadar insanın öleceğini kimse kestiremez.

Cumhuriyeti kuran kadrolar, bunun böyle olduğunu yaşayarak öğrendikleri için, Atatürk, “Mecburiyet olmadıkça harp bir cinayettir.” emiş; Onun için “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini vaz’etmiştir.. Ondan sonra gelenler de bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalmışlardır.

Şimdi, yanıbaşımızda bir “iç savaş” var.

Bu iç savaşa, adı “muhalif” olan silahlı kesimleri destekleyerek biz de körükle gittik.

Netice?

Suriye’de otorite zaafa uğradı...

Binlerce insan öldü...

Çatışmalar sürüyor, can kaybı her gün biraz daha artıyor...

Devlet sınırlarını koruyamıyor... Türkiye’ye yakın toprakları PKK’nın eline geçiyor.

Bunun böyle olacağını bizi yönetenler, bilhassa “Dışişleri” görememiş olabilir mi?

Bunu göremeyenler, hiçbir şeyi “öngöremiyor” demektir!

x   x   x

DUA

Allah’ım, bahşettiğin beyin nimetini tam kapasite kullanarak, üstün bir idrake yükselebilmeyi bizlere nasip et!

x   x   x

ETKİN DEĞİL ETNİK

Habertürk TV’de haber özetleri altyazı olarak geçiyor. Dün, gün boyu şöyle bir ibare geçti:

Irak parlamentosu aldığı bir kararla Türkmenleri Irak’ta üçüncü büyük ETKİN millet olarak kabul etti.

Tabii böyle bir ifade anlamdan ırak! Herhalde, “kavmî” manasına gelen ETNİK demek istiyorlar!

x   x   x

      GÜNÜN ÇİZGİSİ, wowturkey.com’dan


      Not: Resim gözükmüyorsa firefox’tan açmayı deneyin.

Tarih: 30.07.2012 Okunma: 801

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?