CEMİL MERİÇ’TEN ÜMİT MERİÇ’E

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 29.10.2012

Cemil MERİÇ

Hayalî veya ciddi menfaatler, hayalî veye ciddî hesaplar yolunu kesiyor dostluğun. Bazen yaralmaktan veya yarlanmaktan korkuyorum. En çok soyunduğumuz zaman mayo vardır üzerimizde.

“Söyleyemedim söylemek istediklerimi” diyor sarte. Yazı yazmak görmeyen bir insan için mümkün değil. Bir an, çalıştığım insanın sıkıldığını hissedersem, bitiyor.

Ansiklopedi dünya görüşünün metnidir.

Don Kişot olun. Tek hürmet ettiğim adamdır.kaybedilmiş bir davanın bu kadar fedakar bir kahramanı olabilir. Öyle görmek ve kendini inandırmak ihtiyacında. Dünya Şanso Pnso’larla dolu. Dünyadaki insanlar ikiye ayrılır. Don Kişotlar ve Şanso Pansolar. Şansolar namussuzdur. Kişot’un tavizi olmaz. Burjuva başından alay etmesini öğretir çocuğa. Güzelin ve iyinin mıdasının geçmesi neyi değişitir? Neyin iyi, ney,n kötü olduğu belli değil. TV, kitabı ilk raundda öldürdü.  Düşünce sakin bir iklimde gelişir ve kitap sayfalarında muhafaza edilir. Kaç senelik bir icat... TV her şeyi adileştiriyor. Biz yokuz, bize ait hiçbir şey yok. Tercüme TV. Her şeyimiz tercüme.

Son tahlilde kitaptan başka dost yoktur. Tekrar dünyaya gelsem, belli bir param olsun, okuyup yazayım. Üniversite kütüphanesine girsem, bir ay kalsam, zeytin ekmekle yaşasam. Bir nevi coit (cima) kitapla. Pasif kalıyorum kitapla. Derhal diyaloga giriyorum. Gideceğim ve söylediklerimi bitirmeden gideceğim. Aysberg gibi cemiyet itina göstermiyor. O zaman kalıyor. Türkiye’de ve dünyada benim durumda kaç kişi var? okurken bile hiç değilse üslup hakkında söyleyeceklerim var. düşünceden evvel söz var. anlatış tarzı mühim, anlattıkları değil.

Kütüphanemdeki kitapları hiç kimseden öğrenmedim ve cemiyete rağmen okudum. Okuyucum yok, olanları da elli sene okusam bitmez.

Üniversite yok. O zaman orada da yabancı dile ihtiyaç yok. Devlet yabancı dile çok masraf yapıyor. Yabancı dil tedrisi uşakları yetiştirecek kadardır, tefekkürün zincirlerini kıracak kadar değil. Ancak ilimle uğraşacaklara yabancı dil. Üniversite memur yetiştiriyor.

Hammer’i, Namık Kemal’i okumam lâzım.

Tarih bölümü dışarıdan görüldüğü gibi değildir.

Fedakârlık, taviz, uzlaşma gerçek hayatın her yerinde.

Tarihten sual gelecek sana. Herkes kendi tarihi ile, kendi memleketi ile meşgul.

Batı ile Doğu birbirinden ayrı iki medeniyet. Orada söylenen kelimeler, burada tercüme edilemez.

Üniversel hakikatler yoktur. Kelimeler hain ve yalancıdır.

Kelimeler kaderimize hükmetmiş.

Yalnızız. Tabiî müttefikimiz olan İslâm dünyasını kaybettik. Dilimiz ve dinimizle. Başka müttefikimiz yok, olamaz da.

Her medeniyetin, her milletin, her sınıfın ayrı bir ideolojisi var. ideoloji tam hakikat diye maskelenen yarım hakikattır. İdeolojilerin seni tatmin etmemesi tabiîdir. Parça parça hakikaterdir ideolojiler, kinle sürükler insanı. Hasede hitap ediyor.

Türk düşüncesini öldüren üç organ: Varlık, Cumhuriyet, Türk Dili.

Ahmet hakikati arayan iyi niyetli bir insan, taşer de öyleydi. MHP büyülü, CHP öyle.

... Egoist olduğumuz için başkalarını arıyoruz.bir nevî şirket, menfaatleri müşterek.

Dışımızda bir kader var. görülmüyor, bilinmiyor, ya istikbali düşünüyorsun, ya maziyi. An yaşanmıyor. İçindeyken memnun değilsin.

Hayat yaralıyor, Balzac’ı, yaraladıkça kitaplarını yaratıyor. Aşırı duygusallık yaşla geçiyor. Şiirden kaçtım ben. Yoğun mesaide buldum kendimi unutmayı. Hassasiyet beslendikçe artar.

ÜMİT MERİÇ: Hiç kimsenin olmadığı bir parkurda tek başıma koşuyorum.

CEMİL MERİÇ: Sosyale karışmadın zamanında. Bir fikir etrafında kaynaşabilirdin insanlarla. Az çok hayatı yaşanabilir buluyorlar. Başından sonuna kadar hayat abes. Mühim değil abes olması. Bir yerde kendinden uzaklaşmak lâzım. Kendine döndükçe “ben” azar.

Bütün bu kavgalar insanın bir ihtiyacına cevap veriyor; kendinden uzaklaşmak, kendine olan ilgisini azaltmak. Kezzap gibi oyuyor içine çevrildikçe bakış. Toplum rayından çıktı ve rayına oturmadı. ... Hayat kuru bir yerde. Ama sen yeşerteceksin onu.avama gündelik hayat yetiyor, sana yetmez. Kendine mahsus bir ülken olacak.

... Reeli ideal, ideali reel yapmak: Dünyayı değişitremeyeceğimize göre kendimizi değiştirmek lâzım. Herkesin macerası bu. İnsan kendini yalnız hissedince felakete düşer. ... Birçokları susar. Sükûtun ne trajediler sakladığını bilmeyiz. Kendimizi bir fenomen zannetmemeliyiz. Kimse kimseyi bütün olarak anlamaz, ancak sevdiklerimizi bir parça anlarız. Söylediklerimiz, düşüncelerimizi gizler bazen. ... l. Merhale kitabın, aydınlanmanın bir üstünlük sağlamayacağını kabul etmek. Kitap yaşayan reel insanların dışında bir cemiyet kurmak demektir. Herkesi çağıramazsın. Bir has bahçedir.

ÜMİT MERİÇ: Yaldızlıyor kitap insanı. Bu da çevreyi rahatsız ediyor.

CEMİL MERİÇ: Bunları saklayacaksın. İnsanlar mizaç itibarıyle kendinden farklı olandan kaçarlar. İnsanın kendi kendine kalmaya tahammülü yok. Cansıkıntısını başkalarına aktarır. Evinden kaçıyor insanlar. Kadınla erkek arasında bir kaynaşma yok. Vakit geçmiyor diye şikayet edilir. Neyin geçmesini istiyoruz? Hayatın. Ve hepimiz ölümden korkuyoruz. Hayatı mümkün kılacak imkânlar var: Okumak bunlardan biri.

... Hiç kimse yeniden yaralanmaya tahammül edemez. Davranışın asil, fakat bunun karşı taraftaki tesirini hesap etmiyorsun. Çok fedakârsın, ama insanlar fedakarlıktan hoşlanmaz. Herkes gibi olmak lâzım mümasebetlerde. Başkasından farklı olan her davranış, başkasına hakarettir. Israrlı fedakarlık çok fenadır. Bırak başkaları da fedakarlık yapsın sana. Herkes vermek ihtiyacındadır. Tek taraflı olursa, karşı taraftakini ezer ve husumet uyandırır. Alışverişte borçlu hissetse düşman olur. Bırak insanlar da sana versin. Hiç kimseyi borçlu bırakma. Borçlu görün, alacaklı olduğun zaman da. Fazla vericiden kimse hoşlanmaz. Hiç kimse yalnız alıcı olmak istemez. Belli bir ölçüde herkes yalnızdır, belki sen başkalarından daha yalnızsın. Ben tabiatın verdiği bir dostum. Acılarım dost olmamıza mani değil. Ancak seni seven birisi anlayabilir.

Kimsenin sevgiye verecek vakti yok. Herkes bir hay huy içinde. Büyük hayaller peşindesin. Bulamayınca kırılıyorsun. ... Ruh vücudu, vücut ruhu etkiliyor. Bilgilerimiz hudutlu. Diyalektik her şey demek, hiçbir hakikat yok demektir. Hiçbir kitapta aradığımızı bulamayız, belli ip uçleri buluruz belki çok çok. Mutlak, arzu ettiğimiz olduğu anda yoktur. Tekrar susuzluğa mahkûmuz. Beşerin hali budur. Madem ki realiteyi değiştiremiyoruz, bu realiteye kendimizi uyduracağız. Adem’den beri insanlığın macerası budur. Aynı macerayı yaşıyoruz. Konular değişiyor fakat fon bir. Ç. Realist olmaya başlamış. Daha fazlasını aramak kimsenin hakkı ve haddi değil. İstisnaî bir şey aramak kendini yaralamaktır. Yok istisnaî bir şey hayatta.

İnsanlar belli bir duruma razı oldukları zaman mutlu mudurlar zannediyorsun. Kitabı, ideal ve hayatının aslı olan bir zevk kabûl etmeyeceksin. O da hayata ilave edilen bir zevk. Hiçbir zaman idealini bulamayacaksın. Yaşamadığı şey ideal gelir insana. İçine girince gayet mülevves (kirli) olduğunu görür. Kendini uydurmak bir başkasına ve yine kendin kalmak. Daima kendin kalacaksın, daima yalnız kalacaksın. Her zevkin namütenahi ceremesi var. insanın intibak kabiliyeti sonsuzdur. Neticede her hayata katlanılır. Entelektüel tarafımız ne erkek, ne dişi kimseyi ilgilendirmez. Gizli, herkesten kaçarak okuyacaksın. Bunu bir üstünlük sebebi kabûl etmeyeceksin. Şahsi bir haz. Kendi kendine yetecek, okuma zevki. Entelektüelliğin hiç mi faydası olmayacak? Olacak, ama nerede? Balzac içindeki gücü aşkta, ticarette, politikada boşaltmadı. Kitaba kaçtı, orada boşalttı.

ÜMİT MERİÇ: Sevgi kabiliyetim fazla. Obje bulamıyor, taşıyor, çamur oluyor, berbat ediyor beni.

CEMİL MERİÇ: daima sahte değer ikame edeceksin. Erkek, çocuk, arkadaş. Fakat hiçbirisi aradığın olmayacak. Ben hayatımın hiçbir merhalesinde aradığım bir insan bulamadım. Hiçbir zaman insan kendini tam olarak göremez. Vehimler sahibidir. Konuşmak bir çok şeyi halleder ama her şeyi değil. İnsan bazı şeyler yaşamışsa, o sırada ihtiyacı varsa anlar. Aynı şeyleri bugün anlar, yarın anlamaz. İki insan yok mu dört milyar içinde anlaşacak. Yok. Ben bulamadım, bulmaktan da vazgeçtim. Hiç kimseyle, hiçbir meselede anlaşmak imkânı yok. Kendi ruhun üzerinde tesir yapabilirsin, başkalrını değiştirmek imkânı yok. İnsan daima acılarını yüceltmek ister. Ama kaçıyor insan kendinden.

Ruhun büyük bir ihtiyacı var konuşmaya.

ÜMİT MERİÇ: Allah fikri, insanın, natamam olan dünyada tamam bir varlık bulma iht,yacını karşılıyor.

CEMİL MERİÇ: bedbahtlık, bahtiyarlık dış dünyaya ait değil. Kendi içimizde. Küçük aklımızla namütenahiyi nasıl kavrayabiliriz? Akılla gidilmez Allah’a, bir his meselesi. Yalnız inanmak daha doyurucu. Pragmatik olarak inanılabilir. Hiçbir şey değil akıl. Allah bir tesellidir, insanı gündelik ıstıraplardan kurtarıyor. İnanmayanlar mutsuz. İnanananlar daha mutlu. Candide’i oku. Voltaire insanlığın en zekî insanlarından biri. İnsanlığın  bütün macerasını anlatmıştır, şaheseridir bir kelimeyle.

... Çocukça heveslerimiz var, bunlar oldukça sevineceğiz.bir fikre, bir dâvâya, bir insana bağlanacaksın. Ya sonrası? Ölüm. İnsan bir yerde yetinecek. Kaybettiğinin peşine düşmek, insanın büyük hamakatı. Dışarıdaki insanlar arasında sen bahtiyarsın.

...

Ahmet Mithat katiyen incelenmemiştir ve incelenmesi lâzımdır. Çok cepheli bir adam, Batı karşısında bir davranışı var, metin bir davranış. Kendi değerlerimizi bilerek Avrupa ile karşılaşalım.

(Sosyoloji Notları'ndan)...

Tarih: 29.10.2012 Okunma: 903

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Osman Yıldız

30.05.2012 - 11:56

İsmail bey! Siz sevinirken ben sizi üzeyim dedim. :) Emin olunuz memurlarımızdaki zihniyet değişmediği müddetçe aldıkları her kuruş zarardır. Memurlarımızın zihniyetini değiştirip salla başını al maaşını anlayışından çıkarıp iş üreten haline getirmemiz gerçek çözümdür. Çalışan memurlarımız için zam adaletsiz. Fakat gizli işsizlerimiz nedeni ile suçlu olan maalesef çalışan memurlarımız. Ya uyanıp gizli işsizliğin sonlandırılması için mücadele edecekler. Yada sizin gibi sevinecekler. Saygılarımla

Osman Yıldız

30.05.2012 - 11:56

İsmail bey! Siz sevinirken ben sizi üzeyim dedim. :) Emin olunuz memurlarımızdaki zihniyet değişmediği müddetçe aldıkları her kuruş zarardır. Memurlarımızın zihniyetini değiştirip salla başını al maaşını anlayışından çıkarıp iş üreten haline getirmemiz gerçek çözümdür. Çalışan memurlarımız için zam adaletsiz. Fakat gizli işsizlerimiz nedeni ile suçlu olan maalesef çalışan memurlarımız. Ya uyanıp gizli işsizliğin sonlandırılması için mücadele edecekler. Yada sizin gibi sevinecekler. Saygılarımla