Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
GANDİ
Geçen yüzyıl dünyadan bir “Mahatma”, Türkçe ifadesiyle “büyük ruh” geldi, geçti...
“Geçti” diyoruz, ama “ruh” için “geçti” demek ne kadar doğru?
Ruh, ölümsüz olduğuna göre, belki de şu anda etrafımızda biyerlerdedir... “Çağrılmayı” beklemektedir... Ortaya çıkmak için ona lâyık dirilerin var olduğunu görmek istemektedir!
Gandi, dünyaya “şiddet yok” ilkesini armağan eden adam...
“Pasif direniş”le, en korkunç silahların kazanamayacağı zaferleri kazanan mütevazı Hintli...
“Hem kişisel arınma hem de protesto amacıyla bazen bir ayı aşan oruçlar”ın, yani “açlık grevi”nin mucidi ve dünyadaki sembolü...
x x x
AÇLIK GREVİNİN TESİRİ MÜTHİŞTİR
En güçlü devletlere, en emperyalist imparatorluklara diz çöktürür... Geri adım attırır.
Çünkü sağlıklı bir insan, bir dâvâ için, hayatını ortaya koyuyor...
Kendini yüzde yüz haklı hissediyor ki böyle bir yola başvuruyor.
Burada “Hakk” kavramının altını çiziyorum. İlâhî bir kavramdan bahsediyoruz. Ölüme yatan biri dünyadaki mahkemeleri aşmış, Tanrı katında “haklı”lığına inanıyor olmalı...
Nitekim Gandi’nin “şiddet yok” tabiriyle uyguladığı açlık grevleri, tarihin en emperyalist imparatorluğu olan İngiltere’ye diz çöktürmüştür.
Mahatma’yla, Hindistan sömürge ülkesi olmaktan kurtulmuş, “bağımsızlığını” kazanmıştır.
x x x
AÇLIK GREVİNE KİMSE KAYITSIZ KALAMAZ
KCK tutuklusu 700 kişinin “açlık grevi” yaptığı bildiriliyor. Üstelik açlık grevi 50’nci güne ulaşmış... Yani artık, “ölüm orucu” eşiğine gelinmiş.
Bu mutlaka durdurulmalıdır...
Bu tutukluların “talepleri” dinlenmelidir. Pek çok talepleri içinde mutlaka “haklı” olanlar vardır. O konularda “esneklik” sağlanmalı... “Ölüm”, her halükarda önlenmelidir.
Yoksa her ölümün sorumluluğu iktidarın üzerinde olacak, dünya bile ayağa kalkacaktır.
x x x
HEM “AÇLIK GREVİ”, HEM ŞİDDET BİR ARADA OLMAZ
Yukarıda dedik ki, “açlık grevine haklı olduğuna yüzde yüz inananlar başvurur.”
Aynı kuvvetle diyoruz ki, “haklı olduğuna inanan hiçbir insan şiddete başvurmaz.”
Şiddetin olduğu yerde “Hak” değil, “haksızlık” vardır.
BDP’lilerin, “açlık grevlerine destek veriyoruz” diyerek kargaşa çıkarmaları, ortalığı cehenneme çevirmeleri “pasif direniş”in ruhuyla bağdaşabilir mi?
Kamuoyu, “Açlık grevi” yapanların arkasında dururken, şiddete başvuranların karşısına çıkar.
Hele, okulları boykot etmek, çocukların okula gitmesini engellemek, eğitimi durdurmak hiçbir şekilde “pasif direniş”in aleti olarak kabul edilemez.
İşin içine “şiddet”in karışması, “50 günlük ölüm orucu”nun inandırıcılığını da berhava eder... “Açlık grevleri”nin samimiyetini tartışılır, “ölüm orucunu” tesirsiz hale getirir.
x x x
ŞEMS-İ TEBRİZİ’NİN 40 KURALI
31. Mademki insan yaratılanların en şereflisidir, attığı her adımda, Allah’ın yeryüzündeki halifesi olduğunu hatırlayarak, buna yakışır asaletle hareket etmelidir.
İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile gene başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vaz geçmemelidir.
Aktaran Nevzat Dağlı... Devam edecek...
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, webcicafe.com'dan
NOT: Resim gözükmüyorsa, firefox’tan açmayı deneyin.