Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Önce, hatırlatalım:
İlk “kaza”; 16.03.2012, Afganistan’da düşen helikopterimizde, 5 Türk askeri şehit oldu. Helikopter, bir evin üzerine düşmüş, 2 Afgan vatandaşı da hayatını kaybetmişti.
İkinci “kaza”; 22.07.2012, Hakkâri Dağlıca’da 4 mürettebat ve 11 kişilik timi taşıyan askeri helikopter inişe geçtiği sırada düştü. 5 asker şehit olurken, 7 asker de yaralandı.
Üçüncü “kaza”; 11.10.2012; Diyarbakır’ın Lice İlçesi yakınında, Sikorsky tipi helikopter, kalkışı sırasında kuyruk kısmı tele çarpınca, gövdesi üzerine düştü. Kazada, uzman çavuş İlyas Genel şehit olurken, biri ağır 7 asker yaralandı.
Ve dördüncü “kaza”; 10.11.2012, Siirt Pervari’de, yine Sikorsky tipi helikopter düştü. 17 asker şehit oldu.
8 ay içinde, 4 helikopter kazası; bunda bir anormallik yok mu?
Gerçekten bunlar hep “kaza”yla mı düşüyorlar?
İnanmak zor!
Helikopterlerin vurulmuş olma ihtimali var mı?
Eğer bunlardan birini bile terör örgütü vurmuş olsaydı mutlaka sahiplenirdi. Gücünü kanıtlamak için “biz vurduk” derdi.
Düşen helikopterlerin hiçbirisi için PKK, bir iddiada bulunmadı.
Demek ki vurulma ihtimali yok.
Peki, bu “düşüş”lerin sebebi ne olabilir?
Bütün hava araçları; bilgisayar sistemleri sayesinde kullanılıyor. Bu sistemlere; uydulardan veya yerden uzaktan kumandayla müdahale edilebiliyor.
Kim tarafından?
Elbette üretici firma tarafından.
Helikopter satışından para kazanan firma veya devlet, sattığı helikopteri düşürür mü?
Belki düşürmez!
Ama kafamızda soru işaretleri oluşturur.
x x x
Bu arada, “Satın aldığımız helikopterler acaba, bize, daha baştan arızalı mı geliyor?” suali de aklımıza takılmıyor değil!
x x x
ÇARE
Aldığınız araç, son derece hayatî ve teknik bakımdan karmaşık bir hava aracı...
Bu konuda dışarıya bağımlı olmanın sakıncaları her geçen gün kendini daha fazla hissettiriyor.
Madem bu kadar elzem bir araçtır, o vakit, kendimizin üretmesinden başka çare yok.
Neden hâlâ kendi uçak ve helikopterimizi üretemiyoruz?
Üretemezsek daha çok tökezleriz...
Çoook düşeriz!
x x x
(N.Ş.A.) Normal Şartlar Altında
“Bir haber kanalının, kimi ekrana çıkaracağına editörleri, hadi bilemediniz patronları karar verir. Türkiye’deyse bir haber kanalı üst üste iki kere çağırdığı konukları bizzat hükümetten gelen taleple ‘kusura bakmayın’ diye çevirebilecek kadar alçalabilir ve hala ısrarla ‘gücünün’ özgürlüğünde olduğunu iddia edebilir. Türkiye, kul köle olmanın sağladığı gücün, özgürlükten değerli bulunduğu bir ülkedir.” Barış UYGUR, UYKUSUZ, 4 Ekim 2012
x x x
ŞEMS-İ TEBRİZİ’NİN 40 KURALI
40. Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır.
Aktaran Nevzat Dağlı...
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ,UYKUSUZ'dan, 4 Ekim 2012
NOT: Resim gözükmüyorsa, firefox’tan açmayı deneyin.