Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
2005-2009 arasında, Amerika’nın Dışişleri Bakanı olan Condoleeza Rice, Türkiye hakkında ziyade endişeli!
Washington Post’ta, 24 Kasım’da yayımlanan makalesinde, “Mısır ve İran’ın uzun ve sürekli bir tarihleri, güçlü ulusal kimlikleri olduğunu vurgulayan” Rice, devamla “Türkiye de öyle... Fakat hâlâ büyük ölçüde asimile edilmemiş ve bağımsız bir millet olma umudu besleyen Kürtler dışında” diyor.
Böylece, Rice, “ulusal kimliğin” mukavemeti bakımından, Türkiye’nin, Mısır ve İran’dan daha zayıf olduğuna dikkat çekmiş oluyor.
İlerleyen paragraflarında da, “Ankara, Kürtlerin Suriye’den koptuktan sonra, Türkiye’deki kardeşlerini de, aynısını yapmaya cesaretlendirmesinden korkuyor.” Endişesini dile getiriyor!
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’nin mimarı ve “Arap Baharı”nın işaret fişeğini atan Rice’ın Türkiye hakkında böyle bir “endişe” duyması insanı hislendiriyor, haliyle!
Üstelik, endişe bu kadarla da sınırlı değil: Rice, Türkiye’nin “Suriye’deki çatışmanın içine çekilmeye çalışıldığı”ndan da kaygı duyduğunu belirtiyor!
Demek, Bush’un Dışişleri Bakanı Rice, Türkiye’nin, Suriye’deki çatışmaların içine çekilmesini, hele bölünmesini kat’iyen istemiyor...
Bu, Bush ekibini, biz ne kadar yanlış tanımışız!
Amerikan Cumhuriyetçi Partisi’nin tek dileği Türkiye’nin bütünlüğünü korumakmış meğer!
Türkiye’ye aşırı ilgileri bundan, bu endişelerindenmiş, zaar!
Biz de onlar gitti Obama geldi diye nasıl seviniyorduk... Ne büyük hata!
Condoleezza Rice, Türkiye ve bölge hakkında o derece kaygılı ki, bu hengameden İran’ın kazançlı çıkacağını sıkça vurguluyor ve soruyor: “Amerika nerede?”
Bir zamanların “Şahin” Dışişleri Bakanı, bugünkü ABD yönetiminin Ortadoğu’da yavaş ve etkisiz kaldığından ve fırsatları kaçırdığından şikayetçi...
Soyadı “pirinç” anlamına gelen eski Bakan, Türkiye’nin üstüne âdeta bir anne şefkatiyle düşüyor:
ABD yönetimine, “Ankara’nın geçtiğimiz aylar boyunca NATO’dan yardım talep eden feryatları dikkatinizi çekmiş olmalı!” diye yükleniyor ve tekrar soruyor:
“Fakat Amerika nerede”?
Gayet yerinde bir soru...
Hakikaten, Amerika nerede?
Allah Allah... Nerede bu Amerika, yahu!
Buralarda duyanınız, göreniniz var mı?
Hadi, bulalım da, Condoleezza annemiz daha fazla üzülüp, kahrolmasın!
Bibakalım hele!
Kürecik’te...
İncirlik’te...
Ve dahi en “tesirli”-“kuşatıcı” düşünceler ve “vatansever” duygularla “yerleştirilecek” olan PATRİOT’ların yanında-yöresinde olabilir mi?
Bir de...
“Pirinçlik” diye biyer var mıydı, “üs”, beys” gibi bişey?
Diyarbakır yakınlarında mı, nerede?
Kapalı-mapalı dense de, en azından Amerikan’ın “ruhu” falan kalmış olabilir mi, oralarda?
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, YENİÇAĞ’dan, 25 Kasım