Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Öyleymiş!
Bağımsızlaşmış!
Tabii buradan, “daha önce bağımlıydı” hükmü çıkıyor...
Şimdi istiklaline kavuştu...
Bunu kim söylüyor?
Dünkü yazımda bahsettiğim, kanalahaber.com’daki “analiz”inde Alper Tan!
Tan, aynen şöyle diyor: “Türkiye’nin ABD’den bağımsızlaşmasından sonra başlayan ‘Arap Baharı’ ile Ortadoğu ve İslam dünyasında dengelerin hızla değiştiğini gören Washington, yeni bir gerçeklikle karşı karşıya idi”
Bunu biliyor muydunuz:
“Arap Baharı”, Türkiye’nin ABD’den bağımsızlaşmasından sonra başlamış!
İki gündür, Alper Tan’ın “analiz”inden aktardıklarım “muhteşem”, değil mi?
Her ne kadar, bendeniz, “analiz”deki iddiaları bir nebze sorguluyorsam da, siz asıl iddialara inanma eğiliminde olun veya doğru çıkması için dua edin!
Bizimkisi, “muhalif kafa”!
İşi gücü yok, “sorgulayacak”!
İşte, yine damarı tuttu, soruyor:
Türkiye, Amerika’dan bağımsızlaştı da meselâ;
Çok kısa süre önce, Suriye’yle neredeyse “kan kardeş” olan Türkiye, neden birdenbire kanlı-bıçaklı oluverdi? Bunda ABD’nin, Suriye’yi “kötü” ilân etmesinin payı var mıdır?
Hiç ihtiyacımız olmadığı halde, ABD, bağımsız Türkiye’nin Kürecik beldesine radarını ne hakla yerleştirebiliyor?
Amerika, “ambargo uyguluyor diye” niçin İran’la ticarî ilişkilerimizi sınırlayarak, ABD politikalarına destek oluyoruz?
Bağımsız bir ülkenin Başbakan’ı, “ülkesine konuşlandırılacak füzeler”den, ona karar verenlerden sonra mı haberdar olur?
İktidarın yetkili ağızları, Suriye’den, mukayese kabul etmeyecek kadar üstün olduğumuzu, hatta “Şam’a 3 saatte girebileceğimizi” dile getirdiklerine göre, burada bir NATO korumasına ihtiyaç var mı?
Bu “ihtiyacı” biz tespit etmediğimize göre, kim tespit etti de Patriot’ları dikiyor?
İzmir’de NATO’nun Kara Kuvvetleri kurulduğuna göre, ülkede yabancı asker sayısı gittikçe artıyor... Bu mudur “bağımsızlaşma” dediğiniz?
Haddizatında, bunlardan çok daha vahimi var:
“Millî” Eğitim’imiz, tâ 1949’dan beri Amerikalılara emanet... O günlerde, 8 kişilik Fulbright Eğitim Komisyonu kuruluyor... Bu komisyonnun 4 üyesi Amerikalı, 4 üyesi de Türk!
Neyse ki, 2012 Komisyonunda sadece 3 Amerikalı bulunmaktadır. Yani dengeler değişmiş midir?
Haberi, Millî Gazete’deki köşesinde, Yılmaz Dikbaş’tan aktaran, Adnan ÖKSÜZ’e kulak verelim. “Hayır. Komisyonun Türk üyelerinin tamamı Amerikanın has hizmetkârları olduğundan, artık Amerikalılar için üye sayısının 4'e 4 olması gerekirken 3'e 5 olması hiçbir önem taşımamaktadır.” (23 Eylül 2012)
“İsrail yenildi”, “Türkiye Bağımsızlaştı” diye ağzından bal damlayan Alper Tan, yukarıda sıraladığımız memleket hakikatlerine hiç değinmiyor!
Demek ki bunlar bağımsızlığımıza bir halel getirmiyor!
Alâ!
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, YENİÇAĞ’dan
NOT: Resim gözükmüyorsa, firefox’tan açmayı deneyin.