YENİÇAĞ
Petrol
ve silah endüstrileri arasındaki sorun o kadar çok yönlü ki üzerinde ciltlerle
kitap yazsanız yetersiz kalır. Yazıya önce birkaç veri ile başlayalım.
Rusya’nın enerji şirketi Gazprom, 44,459 milyar dolar kârıyla, Forbes dergisi
tarafından 2011’de dünyada en çok kazandıran şirket olarak duyuruldu. Listede
ikinci sırayı Amerikan petrol devi Exxon-Mobil (41,6 milyar dolar) aldı. Bir
önceki yıl Suudi Arabistan’ın Aramco şirketi listede ilk sıradaydı.
İlk ondaki şirketler arasında üçüncü olan Çin Sanayi ve Ticaret Bankası
dışında, Royal Dutch Shell, PetroChina, BP, Pemex, Chevron, Kuwait Petroleum ve
Iranian Oil and Gas Company en kazançlı şirketler sıralamasında ilk 10’da yer
alıyor. Adında Kuveyt, Suudi Arabistan ve İran yazmasına bakmayın hepsi
Amerikan ve İngiliz şirketlerinin yerli şubeleridir.
Önceki gün basına yansıyan başka bir haberde, Çin’in Irak’ta pay istediği,
PetroChina şirketinin Amerikan Exxon-Mobil’den Irak’ın güneyindeki petrol
sahasını 50 milyar dolar karşılığında satın alacağı belirtiliyordu. Bundan kısa
bir süre önce de Çinli Sipopec firmasının Kürt bölgesinde petrol arama
çalışmalarını yürüttüğü basına yansımıştı. Kuzey’i bırak, güneyde anlaşalım
diyorlar...
Çin kendisine ayrılan Orta Afrika’daki petrol havzasını Libya üzerinden
Akdeniz’e bağlamak istediğinde Kaddafi’nin başına neler geldiğini herkes gördü.
Tahran’la dünyanın en kapsamlı doğal gaz ve petrol anlaşması imzaladığında da
BM ambargosu tekrar İran’ın boğazını sıkmaya başladı. Irak pastası ise o kadar
büyük ki Çin’i bile doyurabilir! Ama biz hâlâ etkisiz eleman durumundayız.
Çünkü büyük petrol ve doğal gaz şirketlerimiz yok!
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA), “Dünya Enerji Görünümü Raporu” na göre
Irak, 20 yıl süreyle petrol ihracatından yıllık ortalama 200 milyar dolar kar
elde edecek. Bu sayı bile Irak’ın 10 yıldır niçin işgal altında tutulduğunu tek
başına açıklamaya yeter. Irak’ın petrol gelirinin büyük bir kısmı, işgalcilerin
savaş masrafları karşılığında ipotek altındadır. Nitekim petrol sahanın küçük
bir kısmının dahi bedeli 50 milyar dolardır.
Türkiye son aylarda genel olarak İngiliz hakimiyeti altındaki Kuzey Irak’la
doğrudan anlaşma yaparak, çıkarılacak petrolü Kerkük-Yumurtalık güzergahından
Akdeniz’e akıtmayı düşünmektedir. Boru ve doğal gaz hattı kurulamasa dahi Kuzey
Irak’tan çıkacak petrol Türkiye’nin ihtiyacını önemli oranda
karşılayabilecektir.
ABD ise genel hatlarıyla Bağdat hükümetiyle anlaşmıştır. Yoksa ülkesinde petrol
çıkarma izni(!) verdiği Exxon tarafından dahi lafı kale alınmayan hatta bir
şirket ’CEO’su kadar ülkesinde itibarı olmayan Irak’taki Maliki hükümetinin
Türkiye’ye kafa tutması mümkün müdür? Hepsi patronlarına göre tavır almaktadır.