YAKAN HAKİKATLER

Özgür DENİZ - 10.08.2008

Her şeyden önce sarahaten ifade edeyim ki; yegâne gayem istiklalimizin tahkimi, milletimizin gönenci, aziz vatanımızın terakkisi ve en nihayetinde sistemimizin tekemmülü. Din babında Elhamdülillah Müslüman’ım ve yine kavmiyet babında elhamdülillah Türk’üm. Ama bu demek değildir ki, benim ırkım ve ırkımın müntesipleri yücedir ve her şeye benim ırkım ve müntesipleri layıktır. Lakin hakikate ram olur ve insanlık ilkeleri ekseninde yaşarsa niye olmasın? Zira üstünlük takvada yani insanlıktadır. Ki bugün bütün kavmin yükseği de vardır, alçağı da vardır. Bu kavmi ne yükseltir ne de düşürür. Ama alçak benim kavmimden diye sessiz kalırsanız o alçaklığa sizde ortak olur ve kavminizi rezil etmiş olursunuz. Kâinatın yegâne yüce efendisi ve ümmetin tertemiz, emin ve yüce önderi Hz. Muhammed (sav), çok zengin ve kabilesinin önderi olan bir kişinin, hırsızlık yapan yakını için kendilerinden aracı olmasını istediğinde ne dedi: ‘’hırsız kızım Fatıma da olsa tereddüt etmem.’’ Evet, yüce ve ölümsüz adalet. Ey deli gömleği giymiş yalancılar gösterin adalet söylem ve eyleminizi de fiyakanızı görelim, boy ölçünüzü bir alalım.

 

 

Ebediyete değin değişmez, değiştirilemez ve dahi değiştirilmesi teklif edilemez ilkelerim: özgürlük, adalet, barış, kardeşlik, birey olabilme direnci, emeğin kutsallığı, mülkün toplumun malı olması (mecburi bireysel ihtiyaçları karıştırmayınız, üretim araçlarını kastediyorum.) Dinimi, vatanımı, milletimi, dilimi, bayrağımı, marşımı, ordumu, emniyetimi saymak ve sevmek erdemlerimdendir. En nefret ettiğim şeyler, kahpelik, iftira, ihanet, canilik, cimrilik ve kompleks. En sevdiğim şey okumak, yazmak, maddi-manevi değerlerime kasteden soysuzları ifşa edebilmek ve vatanıma bedelsiz hizmet aşkıyla canımı dişime takarcasına çalışmak, Türk Ruhu’nun soylu davacısı aziz gençliğime karşı kurgulanan kahpece senaryoları deşifre ederek gençliğimi uyarmak.

 

 

Bu vatan uğruna nice koç yiğitler, isimsiz kahramanlar; vatan hainleri, ordu ve emniyetin iflah olmaz muarızları vesilesiyle şahadet şerbetini içerek müteal olana mülaki oldu ve ölümsüz vuslatı gerçekleştirdi. Her insan, tabiatı mucibince suç ve günah işlemeye meyyaldir. Ve benim suçlum iyi, seninki kötü diye bir tasnif olamaz, olmamalı. Zira böyle bir tasnif ne insani ne de ahlakidir. Bilakis kahpecedir. Ve bir insanoğlu işlediği suçu, birilerinin, başkalarının üzerine yıkmaya çalıştığı halde, illaki hayır suçum bireyseldir dediği halde karşı taraf inat ediyorsa bu işte gizli ve derin bir kahpelik saklıdır. O kesimin toplum nazarında suçluluk psikolojisine büründürülmesine ve soylu mazilerinin reddedilmesine gayret edilmektedir ki bu belli ölçüde başarılmıştır. Bir zat suç işlemiştir ve cezasını çekmiştir. Ama bu kişi üzerinden, işte görüyorsunuz bize ve bizimkilere işlenen suçların cezası ağırdır, ayağınızı denk alın, biz sizi katledenleri topluma kabul ettirebiliriz, ama bunu siz yapamazsınız diyerek derinden gözdağı veriyorlar ve göz göre göre siyasi ikbal peşinde koşanlara haksızlıklar yaptırılıyor.

 

 

Yabancı tohumların ülkemiz üzerine kâbus gibi çöktüğü bir süreci yaşıyoruz. Köşe başları tutulmuş. Devletimiz zaafa uğratılmakta, ekonomimiz çökertilmekte, vatanseverler her türlü dalaverelerle köşeye sıkıştırılmakta ve öz vatanlarında parya muamelesi görmekte. Amerikan dolarlarıyla Türk Yurdu’nda Türk düşmanlığı yapan soysuzlar, kanı bozuklar taltif edilmekte, bu Yüce Millet’in öz sermayesi onlara peşkeş çekilmekte. Vicdanlar susmuş, beyinler kirlenmiş, idrakler kilitlenmiş, akıllar tutulmuş, yürekler işgal edilmiş. Sahipsizliğe terk edilen ve yıllarca işlenen zulümlerle psikolojileri bozulan vatan evlatları üzerinden taarruza maruz bırakılmışız ve tarihimizi reddetmeye zorlanıyoruz.

 

 

Her gün, bilmem neyci şu diyerek bir devrin vatan sevdalıları suçluluk psikozuna sokulmaya çalışılmaktadır. Ulan kanı bozuklar, bu vatanın generalleri, emniyetçileri, mehmetçikleri, savcıları, öğretmenleri ve daha nice memleket sevdalıları şerefsizce katledilirken ve üstelik cezalarını bile çekmeden salıverilirken nerelerdeydiniz ve nerelerdesiniz? Ne bu mukaddes toprakların sevdalısı olanları reddederim ne işlenen suçları kabullenirim. Her insan suç işler. Karar, Yüce Türk Halkı’nın ve Bağımsız Türk Mahkemeleri’nindir.

 

 

Dostlarım, sevgili milletimin şerefli bireyleri lütfen gereğinden fazla uyanık olun. Dostu düşmanı iyi belleyin. Şunu kati olarak bilin ki: Vatan olmadan hiçbir şey olmaz ki Din bile yaşanamaz, hür olarak, vatansız. Her şey gelip geçici ama Vatan sabittir. Aslında bu iki unsur et tırnak gibidir ki ne dinsiz vatan bakidir, ne de vatansız din selamettedir. Eğer, yarınki neslimizi düşünüyorsak bu vatana hakkıyla sahip çıkalım. Kara Kızıl Yeşil kapitalist barbarlar ve vandallar gibi bu vatandan nemalanmaya değil bu vatana hizmet aşkıyla bağlanalım ve gelecek nesillere Tam Bağımsız Türkiye’yi armağan edelim. Lütfen uyanık olun. Sevgi, dostluk, umut, muhabbet ile kalın. Kitapsız yaşamayın. Kur’an-ı Kerim’i muhakkak okuyun ve sahte dincileri, din baronlarını, dini sizi sömürmek için kullanan din tacirlerini çok iyi tanıyın. Nutuk’u muhakkak okuyun ve Mustafa Kemal Atatürk üzerinden vatan hainliği yapan maskeli amerikan uşaklarını, yakasına Atatürk rozeti takarak bunu bulunduğu yerde görevini yapmamasında ve bu nedenle uyarılmasında bir gözdağı olarak kullananları çok iyi tanıyın ki; Atatürk demiyor mu; ‘’vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır’’ diye?

 

 

Yine Ali Şeraiti, Erol Güngör, Nurettin Topçu, Remzi Oğuz Arık, Dündar Taşer, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, İsmet Özel, Osman Yüksel Serdengeçti, Cemil Meriç, Peyami Safa ve daha nice kimlikli ve kişilikli olan bu vatanın gerçek aydınlarını okuyarakta sahte milliyetçileri, vatan, millet, bayrak, marş ve devlet gibi ölümsüz değerleri yağız Türkmen çocuklarını sömürmek için kullananları ne olur çok iyi tanıyın... Seni seviyorum yüce milletim ve senin kucağında yaşamaktan tarifsiz gurur duyuyorum sevgili ülkem... Lanet, milletimi ve ülkemi kahpece sömürenlerin ve haysiyetsizce bu vatanın hazinelerini üç kuruş dolara yerli ve yabancı düşmanlara peşkeş çekenlerin üzerine olsun. Yaşasın hürriyet, emeğin kutsallığı ve kollektif yaşam. Ne olur uyanık olun, okuyun, gerçeği görün ve Kaderimiz hep Keder olmasın. Bizi yalnız ve yalnız Gerçek özgür kılar unutmayın.       

 

 

EKSTRA MÜLAHAZALAR:

 

Bizler ne yaptık; ‘’hoşgörücülük, medeniyetler ittifakı, dinler diyalogu’’ gibi safsatalarla uyutulduk ve barış hayalleriyle her türlü zulme seyirci kaldık. Peki, ‘’Allah katında din İslam’dır.’’ ‘’Allah dinini ikmal etmiş ve sizin için İslam’ı seçmiştir.’’ ‘’Hakkı batılın boyasıyla boyayıp, bile bile hakkı gizlemeyin.’’ Gibi ulvi hakikatleri nereye koyacağız? Yapmayın Allah aşkına, böyle bir şey yok arkadaşlarım, dostlarım, vallahi yok. Yegâne gaye: Müslüman-Türk’ün ezelde vurduğu amansız ve keskin darbenin, öptürülen üzenginin, itaate mecbur bırakılan ulvi kanunların intikamını almak, Müslüman-Türk’ün mevcudiyetini yok etmek, İslam topraklarındaki mukaddes beldeleri yerle bir etmek, Ortadoğu’nun en büyük ve yegâne zenginliği olan petrollere el koyarak ‘’sonsuz ve sınırsız küresel hegomanyayı’’ perçinlemek. Bu mevzuda, lütfen, ne olur Raif Karadağ ağabeyin ‘’Petrol Fırtınası’’ isimli eserini bulun ve muhakkak, mutlaka okuyun. Çünkü bu kitap o kadar derin tesir bıraktı ki, bu ağabeyimizin şahadetine vesile olmuş oldu.

 

 

Zamanınızı, ‘’kötülük kuşları’’ gibi, kişiliksiz, kimliksiz, şahsiyetsiz, namussuz, şapşal, edepsiz, şerefsiz, terörist ve amerikan yardakçısı pisliklere hasredeceğinize, şerefli ve namuslu insanlara hasredin hem bilgi ve fikir sahibi olursunuz. Okuyun, okuyun. Büyük yemin ediyorum, özgür olmak, hakikati sarih bir şekilde görmek ve doğru karar vermek için namuslu insanları okumaktan başkaca yol yoktur ve öğrendiklerini eyleme dönüştürmekten başka. Kur’an diyor ki: ‘’kitap yüklü eşekler olmayın.’’ Sadi diyor ki: ‘’amelsiz söz gevşek dayanaktır.’’ Huxley diyor ki: ‘’hayatın gerçek amacı bilgi değil eylemdir.’’ Muhammed İkbal diyor ki: ‘’eylemde birlik yoksa fikirde birlik anlamsızdır.’’ Nurettin Topçu diyor ki: ‘’bizim kim için ve ne için çalıştığını bilen insanlara ihtiyacımız vardır.’’ Karl Marx diyor ki: ‘’biz öğrenmiş olmak için değil, hayata tatbik için öğreniyoruz.’’ Atatürk diyor ki: ‘’efendiler konuşmayın, işleyin.’’ Hz. Muhammed (sav) diyor ki: ‘’iman amel ister.’’

 

 

Evet, dostlar; pratiksiz teorinin hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur. Zübeyir Gündüzalp diyor ki: ‘’tatbik edilmeyen tecrübeler malumat yığınından ibarettir.’’ Cemil Meriç diyor ki: ‘’düşünmek savaşmaktır.’’ Ali Şeriati diyor ki: ‘’gerçek aydın, pratikle teoriyi mezcederek, peygamberi bir misyon yüklenen insandır.’’ Son tahlilde, bendeniz de diyorum ki: ‘’pratiksiz teorinin kaçınılmaz sonucu iflastır, fikrin sefaletidir.’’ Var mı başka çıkış yolu arkadaşlar? Ölümsüzmüş gibi yaşayanlar aldandılar. Faniliğe mahkûm bir âlemi bakilik kılıfı geçirerek kendi kendilerini kandıranlar yanıldılar. Hesapsız, kitapsız bir hayat tahayyül ve tasavvur edenler o an geldiğinde feci sarsılacaklardır. Zira o gün, ‘’bizler sanık hayatımızsa tanık’’ olacaktır. Şahitliğe geldiğimiz âleme sahiplik düşüncesiyle meftun olduğumuz için kahrolacağız.

 

 

Çok inceldik dostlar çok, ama bu arada içtenliğimizi yitirdik. İnceldiğimiz kadar içtenliğimizden uzaklaştık. Ve ortaya, abus çehreler, sahtekâr suratlar, maskeli kişilikler, samimiyetsiz tebessümler, riyakâr dostluklar, kişiliksiz davranışlar, mürai tavırlar ve süfli düşünceler saçıldı. Yazık bin defa yazık, üç günlük dünyada baki kalacağını sananlara, muvakkat zevklere aldananlara, sermayeye tapanlara. Bu aldanışların en büyüğü ve en fecisi. İnsan, şayet inanmasa bile insan olarak kalıp yaşamasını bilmeli, becermeli oysa. Kendinize iyi bakın. Zulme uğrayanlara dua ve yardım, zulüm edenlere beddua edin. Siyonizmi ve uşaklarını telin edin. Emperyalizme direnin. Susmayın. Hareket edin. Amerikan güdümlü cemaatçiler gibi pratiksiz teoride boğulmayın. Kendi kendinizi kandırıp, kendinizin cellâdı olmayın.

 

 

AYRINTI:

 

1.Yukarıda öz olarak ifade ettim çok önemli nüansları. Haksızlık kimden gelirse gelsin kime yönelik olursa olsun zulmün ve zalimin karşısında adaletin ve mazlumun yanındayım.

‘’zulme sessiz kalan zalime yardım etmiş sayılır’’ Hz. Ömer (ranh). ‘’Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’’ Hz. Muhammed (sav) ‘’en büyük cihad, zalim hükümdar karşısında hakkın haykırılmasıdır’’ Hz. Muhammed (sav) ‘’zalime yardımcı olmayın ateş size de dokunur.’’ Kur’an. ‘’Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin.’’ Kur’an. Misal, bir Siyonist’e düşman olabilirsiniz ama bir adalet terazisinde Siyonist haklı ise hakkı iade edilmelidir. Bu muhtelif kimlik sahipleri de olabilir. Sonsuzluğa kul hakkı taşınarak uçulmaması mutlak olarak ifade edilmiştir.

 

 

Şimdi gelelim mevzuya: bir vilayetimizde bir olay vuku bulmuş. Olayı ilk olarak NTV de duydum. Ama inanmadım. Zira bir kişinin sıreti neyse sureti de odur. ‘’Kişi dilinin altında gizlidir.’’ Hz. Muhammed (sav) ‘’küp içindekini sızdırır’’ Türk Atasözü Bu önyargı değil deneyimdir. Zira güven yüce bir tutarlılığın meyvesidir ve güveni kişinin zatı ikame eder. Kimse kimseye güven bahşedemez. Efendim bir vakıfta ki din öğretmeni bir öğrenciye tecavüz etmiş. İki kardeş hanımefendiler birlikte tacize uğramışlar. Söz, ahlak ve haysiyet cellâtları olayı hiç araştırıp soruşturmadan mütedeyyin insanları topyekûn töhmet altında bırakıp kamuoyuna sapık bunlar diye takdim edebilmek için olduğu gibi yansıttılar. Tıpkı Konya vilayetimizde ki vahim olay üzerinden hayâsızca Müslümanlara atış yaptıkları gibi. Olayın aslını hiç araştırmadan. Hayatta en iğrendiğim köpekliklerden biri de iftiradır. Çok alçakça ve domuzca bir ahlaksızlıktır. Yüce Allah’ım ne maruz bıraksın ne de yakınından geçirsin. Bu konunun GÖRÜNMEYEN YÜZÜ‘’habervaktim.com’’ adresinde Hasan Karakaya’nın bugünkü yazısından okuyabilirsiniz. Bu tür bir olay bir ateistin ya da farklı kimliğe sahip bir kişinin başına da gelse aynı şekilde davranırdım. İnsanlık kimlikte değil yürektedir. Bugün dürüst bir komünist gördüğümüz gibi dürüstlükten behresiz bir nüfus cüzdanında Müslüman yazan şahıs da görebiliyoruz. İşte ben bu yüzden insanlığı eksen alırım bu tür durumlarda. Ki insan önce insan olarak halk edildi sonra din ve peygamber geldi.

 

 

2. Şimdi şu sözler ekseninde hayat bütün buutlarıyla derin bir bakış fırlatalım ve gereğini yapalım inşallah yüce dostlar: söz, eyleme temel teşkil etmedikçe, yani eyleme dönüşmedikçe anlamsızlığın mahkûmudur ve zevzeklik nesnesidir.

 

‘’TAARRUZUN HEDEFİ HAÇLI SEFERLERİNDEN BERİ AYNIDIR; KILIÇLA KAZANILAMAYAN ZAFERİ YALANLA KAZANMAK.’’ Cemil Meriç (şimdi, söz bulaşıklarından oluşan paçavralarda yalanlar savurarak bu milleti yok etmeye kurgulanmış haysiyet, ahlak ve söz cellâtları aydınımsıların resmini gözünüzün önüne getiriniz ve tefekkür ediniz bu söz ekseninde lütfen, Allah için. Sözleri olmadığı için ancak yalanla egemen olmaya çalışan bir zihniyeti göreceksiniz. YUKARIDAKİ MALUM OLAYA BU EKSENDE BAKMANIZI BAHUSUS İSTİRHAM EDİYORUM ŞEREFLİ DOSTLARIM, BASİRETLİ VE FERASETLİ OKUYUCULAR)

 

‘’İktidara giden yolda yalanı kullanınız.’’ Lenin.)

 

‘’Kardeşim laik hassasiyeti artırmak için öldürüldü.’’ Ceyhan Mumcu (dürüst ve onurlu aydın Uğur Mumcu’nun biraderleri)

 

 

‘’sevgi olmadan hizmet etmeyi düşünmek güneş görmeyen ağaçtan meyve beklemektir. Milletini sevmeyen ona hizmet edebilir mi? Nurettin Topçu (kartel bu millete ve vatana hizmet edebilir, orduyu ve emniyeti sevebilir mi? Yine malum olaya bir de bu söz ekseninde bakalım Allah için.Özgür Deniz)

 

‘’sömürgeciler (ve yerli köpekleri. Özgür Deniz) soruna at gözlüğü ile bakılmasını istiyorlardı. Yerli halk anasını sever gibi onları sevmeliydi. Avrupalı seçkinler yerli ahaliden kendilerine seçkinler yetiştirmeyi iş edindiler. Yetişkinlerden yetenekli olanları ayırdılar. Onların gövdelerini batı kültürünün ilkeleri ile dağladılar. Ağızlarına deve hamuru misali büyük laflar soktular. Bunlar sömürgeci ülkede kısa bir müddet kaldıktan sonra bütünü ile değişmiş olarak anayurtlarına dönüyorlardı. (Türk aydını batıda yuttuğu herzeleri kendi topraklarına kusuyordu. Cemil Meriç) Canlı yalan makinelerinin kardeşlerine söyleyecek lafları kalmıyordu.’’ Frantz Fanon (bizdeki batının şahsiyetsiz birer uşağı olan ve batı ahlakının robotik birer icracısı olan aydın müsveddelerini anımsayın lütfen ve malum olaya birde bu açıdan bakalım ne olur. Özgür Deniz)


        ‘’Asya’dan, Afrika’dan ve Orta Doğu’dan bazı aydınlar getirin ve kendi geleneklerinizi öğretin. Daha sonra batılı elbiseler içinde bazı eğlence yerlerinde ve kültür merkezlerinde gezdirin. Artık onlar size hayran olacaklar ve sizden ayrılmak istemeyeceklerdir. Bu insanlar kendi ülkelerine gittikleri zaman sizin borazanlarınız olacaklardır. Siz Avrupa’dan hürriyet, eşitlik, çağdaşlaşma kavramlarını söyleyeceksiniz. Onlarda bulundukları yerlerde aynısını tekrar tekrar haykıracaklardır.’’ Frantz Fanon- Yeryüzünün Lanetlileri.

 

         3. Siyasete yön tayin eden karanlık yok olsun, özgürlük güneşi doğsun, hakikat rüzgârları essin ve beni töhmet altında bırakanlar o zaman görsün ADALET VE ÖZGÜRLÜK KAVGASINDA SAHTEKÂR TAVIR SERGİLEYENLERELE MÜCADELEMİ. VE MEVCUT İKTİDAR ÖYLE BİR ORTAMDA, YANİ SUÇU KARANLIĞA ATAMAYACAĞI BİR ORTAMDA, ADALETİ VE ÖZGÜRLÜĞÜ SAĞLAMASINDA NASIL ATIŞ VE VURUŞ YAPILIRMIŞ GÖRELİM İNŞAALLAH. Mevcut konjonktürde fazla bir şey söylenemiyor, zira resim malum ve aşikâr. Ve nice gidenleri de gördük. Yani adaletli olmak yani hakkaniyetli olmak mecburiyetindeyim. Ben partici değil, hakiki adaletçi ve hakiki özgürlükçüyüm.

 

 

NE EZİLEN NE EZEN.

DEĞİŞMELİ BU DÜZEN.

İNSANCA HAKÇA BİR DÜZEN.

 

KARAC’OĞLAN

Tarih: 10.08.2008 Okunma: 644

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

ELEBİK

29.06.2008 - 18:06

DİREK OLMASADA MEDYA ŞEYTAN...ADAMLAR İÇİN BİR İŞ DOLAYISIYLA MEMUR GİBİLEŞMİŞLER. SELAMLAR

özgür deniz

30.06.2008 - 13:19

asla ve kata zerre şüphe yok ki şeytanında şeytanı.sefil mahluklar.haysiyet cellatları.vatan düşmanları.adalet ve özgürlük cellatları.mehmetçik düşmanları.emniyet düşmanları.yani bütün yüceliklerin ve insani olan her şeyin düşmanlarıdır ve insanlık cellatları.saygı selam muhabbet efendim.

ELEBİK

29.06.2008 - 18:06

DİREK OLMASADA MEDYA ŞEYTAN...ADAMLAR İÇİN BİR İŞ DOLAYISIYLA MEMUR GİBİLEŞMİŞLER. SELAMLAR

özgür deniz

30.06.2008 - 13:19

asla ve kata zerre şüphe yok ki şeytanında şeytanı.sefil mahluklar.haysiyet cellatları.vatan düşmanları.adalet ve özgürlük cellatları.mehmetçik düşmanları.emniyet düşmanları.yani bütün yüceliklerin ve insani olan her şeyin düşmanlarıdır ve insanlık cellatları.saygı selam muhabbet efendim.