Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Hepimiz kadar sağlıklı gözüken Mehmet Ali Birand, aslında, kısa süre önce ameliyat geçirmiş, tedavisi sürüyordu. Buna rağmen, 4-5 kişinin üstesinden zor geleceği yazarlık-yöneticilik-programcılık-sunuculuk gibi bir çok işi tek başına götürüyordu.
Onun bu yönüne atıfla, Ali Kırca, Birand’ın, “Her hal ve şartta, hastalıkta, tedavi sürerken, inadına hayata sarılın” mesajı verdiğini söyledi.
“Ani ölüm”ün bu mesajı verdiğini savunmak zor. Son günlerinde bu mesajı verdiği ileri sürülse bile bizce, isabetli değildir. Çünkü böyle bir mesajı, bizzat ölüm çürütmüş oluyor: “İstediğiniz kadar hayata sarılın, ‘ölüm Allah’ın emri”dir!
Bence, Birand’ın ani ölümü, yukarıdakinin tam tersi “mesaj”larla yüklü!
Ölüm veya ölümü emreden, bize diyor ki; “Hayata, daha doğrusu dünyaya o kadar da sıkı sarılmayın. Akşam sapasağlamken, sabah hastanelik olabilir, akşamına da terk-i dünya edebilirsiniz”.
x x x
BİRAND KİMDİ, NASIL BİRİYDİ?
Şimdi, size sorsam, “Birand Ak Partili miydi”? Cevap, “Hayır”!
“PKK yandaşı mıydı”? Cevap, ”Hayır”!
“AKP karşıtı mıydı”? Cevap, “Hayır”!
“PKK’ya karşı mıydı”? Cevap, “Hayır”!
Peki, neydi Birand?
Şu üç günlük dünyada, insan daha “keskin”, daha “kesin” olmalı...
İktidarları kızdıracağım, şimşekleri üzerime çekeceğim diye kaygılanıp esnedikçe esnememeli!
Bu kadar ağır sorunlarla boğuşan bir ülkede Birand çok daha etkili olabilirdi.
O “milletler arası tanınırlıkla, o birikim ve donanımla”, elindeki müthiş “medya gücüyle” çok daha çarpıcı bir “üstat gazeteci”, hatta tarihî bir kişilik olabilirdi.
Ne yazık ki, hep “idare-i maslahat”ı tercih etti.
Halbuki, “şu ölümlü dünyada”, çok sağlam-üstün bir karakterle örnek olabilirdi.
x x x
Dün, akşama doğru, Birand’ı çok seven, her akşam onun sunduğu haber bültenini dinleyen bir yakınımla beraberdik. Ölümünü öğrendikten sonra ağzından şu üç kelime döküldü:
“Her devrin adamıydı”!
Bence, Birand neydi-kimdi, sualinin, en isabetli cavabı, işte bu, üç kelimelik cümledir.
x x x
Eğer Birand ölümüyle, Kırca’nın söylediği “mesaj”ı verdiyse; tersi olan “mesaj”ları da, Allah’ın verdiğini kabul etmek lâzım:
Şu üç günlük dünya, kula kul olmaya, hiçbir faninin önünde eğilip bükülmeye değmez... Çünkü ölüm kaçınılmazdır, vesselâm!
x x x
HİÇ ÖLMEYECEK GİBİ YAŞAYAMAYIZ
İnsanlar öleceklerini unuttukları ve sonsuza dek yaşayacakmış gibi davrandıkları zaman, geçen ay ve yılları tam olarak değerlendiremez ve yararlanamazlar. Böyle oldukları sürece, ancak açgözlülük, sevgisizlik ve yanlışlık temelinde davranır ve insanî yükümlülüklerini kavramadan, dalkavukluk ve yüzegülücülük yaparak, yararsız zevk ve eğlenceler için evini, işini ihmal ederek, toplumsal ve ailevi görevlerden uzaklaşırlar.
SHOSAN(1579-1655), Zen Ustası
x x x
“GÖRDÜĞÜMÜZ LÜZUM GEREĞİ”
Karaman’a bağlı üç beldenin belediye başkanı MHP’den istifa etmiş. AKP’ye geçeceklermiş.
“MHP'li 3 belediye başkanı adına konuşan Muhammer Sarı, 'Gördüğümüz lüzum gereği’ partimizden istifa ettik. İstifa nedenimizin ayrıntılarını ilerleyen günlerde açıklayacağız' dedi.”
İfadeyi, gazete2023’ten aynen kopyaladım. Bendenizin bir katkısı, eklemesi yoktur.
Sarı, 2 dönemdir belediye başkanıymış.
Önce, MHP genel merkezine, bu kadar “muhteşem Türkçe” konuşan, bir başkan adayını çok aradınız mı, diye soruyorum!
Sonra da, bu başkanlara “muhteşem Türkçenizi de alın, gidin” diyorum!
Ait olduğunuz yere!
Güle güle...
x x x
GÜNÜN ÇİZGİSİ, LEMAN'dan, 16 Ocak
NOT: Resim gözükmüyorsa, firefox’tan açmayı deneyin