BİRAZ NOSTALJİ--MÜPTEDİ ŞİİRLER

Özgür DENİZ - 12.08.2008

BİRAZ NOSTALJİ-MÜPTEDİ ŞİİRLER

 

Erzincan vilayetimizdeki soysuzca vahşeti lanetliyorum. Rahmetli olan ve sonsuzluğa uçan şehit Mehmetçiklere yüce Allah’tan rahmet diliyor, muhterem yakınlarına da acı yüklü yüreğimle başsağlığı diliyorum. Mükerreren İDAMSIZ DEVLETİN devlet olamayacağını keskin olarak ifade ediyorum. ‘’sizin için kısasa kısasta hayır vardır.’’ Kur’an. Zira bile isteye yetim hakkını çalan, beyt’ül malı soyan, metazori olarak bir masumun ırzına geçen, suçsuz bir insanı katleden, bir sabiye alçakça tecavüz edip sonra katleden, bir milletin ve devletin yok olması adına düşmanla teşrik-i mesai yapan ne ile tecziye edilebilir ve bu suçlar sonsuza kadar nasıl sonlandırılır? Suç işle gir cezaevine beslen halk emeğiyle sonra çık tafra yap korku yay egemenlik kur kendini adamdan say. Böyle devlet, böyle mahkeme olmaz ey insanlar. Akıl var izan var. Bu ne garabet. Bir suça öyle bir ceza vereceksin ki suçu işleyen pislik anasından doğduğuna bin pişman olacak. Toplumda huzur bulacak. Herkes devlet ananın kucağında güven içinde yaşayacak. Hayattan tad alacak. Yoksa her türlü pislik, rezillik, sefalet, korku, zulüm vs. topluma hâkim olur. Devleti, mahkemeyi takan olmaz. Artık kurumların başında bulunanlar görevlerinin gereğini yapmalıdırlar. Oraya deri koltuklara yapışıp keyif sürmek ve rant elde etmek için gelmediler herhalde. Birazcık insaf. Eğer şerefiniz, onurunuz, haysiyetiniz, vicdanınız, şefkatiniz, merhametiniz varsa lütfen gereğini, insanlık düşmanlarına zerre acıma duygusuna kapılmadan yapınız. Yoksa o yerleri terkeyleyiniz Allah aşkına.  

 

 

Sevgili dostlar bugün sizlerle muhtelif düşüncelerimin birer izdüşümü olan müptedi şiirlerimi paylaşacağım âcizane. Her düşünsel döneme ait birer ikişer şiirimi paylaşacağım inşaallah. Diğerlerini inşaallah çıkaracağım şiir kitabımdan okuyabilirsiniz. Haberdar ederim inşallah her birinizi, hepinizi sevgili insan kardeşlerim. Yüreğinize iltica ediyorum, öyle masum, öyle onurlu.

 

Avare dolaşmalar, havai konuşmalar

Hakikat neydi? Neydi bizim işimiz?

Yolculuk nereyeydi? Nedir bu koşuşmalar?

Niçin böyle istical edişiniz?

Nereye serseri kurşun gibi gidişiniz?

Cevap ver ey dünya, cevap verin insanlar!

Neydi gizli olan şey? Hakikat neydi?

Görünmeden inanılan nasıl bir şeydi?

İşte çözümsüz bilmecenin cevabı o kimsedeydi.

Bilmeceyi çözmeden yaşamak beyhudeydi.

Galiba bizi yaşatan da cevabın hasretiydi.

 

Ateist ruh halinin ürünüdür.

***********************

 

Sessiz ve boğuk bir geceydi

Rüzgâr bir hayvan gibi uluyor

Gökyüzü bir çocuk gibi ağlıyordu

Fakat hayat garip bir bilmeceydi

Yaşamak ağrısı yüreğimi dağlıyordu

Çözemedim bir türlü çözemedim gitti

Hayat denen bilmeceyi

Kimseler içinde kimsesizlik canıma tak etti

Ay doğdu berrak kıldı geceyi

Kurudu ağzım, sustu yüreğim

Söyletmedi son heceyi

 

Ateist ruh halinin ürünüdür.

***********************

 

Bilmiyorum nasıl ve ne zaman başlamış yaratılış?

Ve vehleten vücut bulmuş kâinat.

Benden buldum ben beni bu âlemde

Bütün çelişkilere inat.

İnsandan ve hayvandan kalabalıklar içinde.

Ve denizler karalar

Dahası var

Canlı cansız varlıklar

Yalnızım yapayalnız

Dertli her dem kederli

Bambaşka bir âlemdeyim sanki

Bitmeyen sürgünün mahkûmuyum

Çok uzaklarda kalmış

Kaybolan yurdumu arıyorum

Yurdumu bilenler varmış

Her gelene soruyorum

Ve ben bulmaya çalışırken kaybettiklerimi

Dokundu omzuma yabancı bir el

Bilmediğim görmediğim tanımadığım

Seslendi ve dedi gel

Kayıplarımdan daha değerli

Kazançlarım olacağını söyledi

Ama neydi?

 

Ateist ruh halinin ürünü

**************************

 

Bir serçe gagasında yem götürürken yavrusuna ne düşünür?

Anne ne düşünür emzirirken biçare bebeğini?

Ve baba bir şeyler beklerken yiğidinden, ne düşünür?

Bakarken gökyüzüne öyle masum, ne düşünür çocuk?

Ve bizler ne düşünür, düşleriz?

Bakarken sevgilinin yumuk gözlerine.

Çıkarsız sevebilir miyiz bir çocuğu?

Kucaklayabilir miyiz, çetin bir vuruşmada yoldaşımızı?

Bir çiçeği özgürce koklayabilir

Ve öpebilir miyiz yârin yanağından umarsızca?

Bölüşebilir miyiz bir dilim ekmeği kardeşimizle?

Paylaşabilir miyiz doğan günü?

Her şeyden öte bir şey var ki;

Yumruklar havada

İnatla ve özgürce yaşayabilir miyiz doğan her günü?

 

Komünist ruh halinin ürünü

***********************

 

Güzel ve yüksek şeyler düşlesek

Özlem duysak aydınlığa

Yaksak bütün ışıkları

Aydınlatsak yarın ki kuşakları

Sevsek… Hep sevsek… Herkesi

Düşsel bir dünya kursak

Kurduğumuz hayalleri hayra yorsak

Ve halkları kardeşçe sarsak

Sevgilimizi sımsıkı kucaklayıp

Karanlığı yasaklasak

Yıkıp çekiçlerle örslerle duvarları

Küle döndürsek betonları

Uzatsak ellerimizi bize uzak olanlara

İleriden geride kalanlara

Su versek

Işık olsak

Yaşamı solusak

Sevgisizliğin ve esaretin girdabında solanlara.

 

Komünist ruh halinin ürünü

***********************

 

 

SEN

 

Rüzgâr gibiydin

Selanik’ten esip

Ülkemde kasırga oldun

Güneş gibiydin

Selanik’ten doğup

Ülkemi aydınlığa boğdun

Masmavi gözlerin vardı

Ulusuma ışık saçan

Berrak bir zihnin vardı

Ufuklara yelken açan

Aydınlık düşlerin vardı

Sonsuzlukta uçan

Tükenmez bir sevgin vardı

Bir nehir gibi akan

Asil bir zekân vardı

En kompleks sorunlara çözüm bulan

Ulusuma önder oldun

Dört bir yana haber saldın

Dönüşü olmayan kararlar aldın

Bağımsızlıkta karar kıldın

Sen rahat uyu başöğretmenim

Emanetin emin ellerde

İsmin dillerde, sevgin gönüllerde

Devrimlerin yaşayacak

Cumhuriyetin korunacak

Dimağı bilimle aydınlanmış

Yürekli devrimci nesillerde

 

Kemalist ruh halinin ürünü

***********************

 

AĞLAMA

 

Dünya doğrulara dardı

Her yerde ihanet vardı

Türk-İslam en kutlu yardı

Ağlama sen gül bebeğim

 

Hiç yaşamadılar baharı yazı

Yüreklerde kaldı bir derin sızı

Neredeler şimdi? İmamoğlu, Önkuzu

Ağlama sen gül bebeğim.

 

Omuz omzaydılar hep kol kola

Bizim için çıkmışlardı Ülkü adlı yola

Hicran yakışmazdı sadık bir kula

Ağlama sen gül bebeğim.

 

Düşün hele Gün Sazakları

Yâd et bozokları

Onlar davamızın yüz akları

Ağlama sen gül bebeğim.

 

Neredeler şimdi? Gün Sazaklar

Şehit etti onları kahpe tuzaklar

Çok uzaklar bize bozoklar

Ağlama sen gül bebeğim

 

Hepside birbirine ekliydi

Hepside çatal yürekliydi

Asıl, asıl şimdi gerekliydi

Ağlama sen gül bebeğim

 

Korkma bir gün sular durulacak

Derin yaralar sarılacak

İnan Milli Devlet kurulacak

Ağlama sen gül bebeğim.

 

Milliyetçi ruh halinin ürünü

***********************

 

Delik deşik bir hayatı yaşıyoruz

Kaybetmişiz manayı

Yozlaşmış duyguların

Sahte sevgilerin

Gündelik aşkların

Esiri olmuşuz

Ölümsüzlük sevdasına kapılıp

Çılgınca bağlanmışız dünyaya

Kaçmışız hep kendimizden

Dalmışız zevklerine

Muvakkat hayatın

Muhakkak olandan bihaber

Gün gelmiş

Zaman durmuş

Kurbanı olmuşuz kara bahtın

Tekerleği dönmez olmuş tarihin

Yaşadığımızı sanmışız

Ve lakin aldanmışız

Bir kez olsun dönüpte bakmamışız

Mazi aynasına.

 

Nedamet duyan ruh halinin ürünü

****************************

 

Göçeceğiz bir gün hepimiz
Zira göçmek için geldik biz
Hep kalmak isteriz, evet
Lakin gerçekleşecek reddi imkânsız davet
Göç davulları çaldığında nihayet
Kaçamayız, karar; kesin ve net
Demiyor mu; Kitab-ı Kerim de ayet
''İnna lillahi ve inna ileyhi raciun''

 

İslami yöneliş kıvılcımlarının ruhumu sardığı durumun ürünü

********************************************

 

İNADINA YAŞAMAK

 

Bombalar yağarken masumların üzerine yağmur gibi

Kıpkızıl bir renge boyanıyor toprak

En mesut düşleri bırakırken

Yavrusunun gözlerine anne

Berrak bir nura gark oluyor insanlık

Yaşamı bitenlere inat

Kadın oğul kız kısrak

Olan bitenden bihaber

Hakikatlere inat

Yalanlar savruluyor köşelerde

Kahpeler boğuluyor şişelerde

Gölgeler dolaşıyor sokaklarda

Ciğersiz ve beyinsiz

Korkunç kâbuslar yaşıyor Anadolu

Özgür düşlere hasret insanoğlu

Karanlık zamanlara inat

Her yerde kan ve barut kokusu

Bozulurken tabiatın dokusu

Her gün yenileniyor hayat

Solan baharlara inat

Yakıyor hayatı Karun’un köpekleri

Kutlu bir cihada hazırlanıyor Allah’ın askerleri

Dünyayı saran zulümlere inat.

 

İslamcı ruh halinin ürünü.

************************

 

GİDELİM

 

Gel gidelim sevdiğim

Gökyüzüne bakarak

Yüce dağları aşarak

Çılgınca yaşayarak

Gel gidelim sevdiğim

Sevdamızı taşıyamaz bu topraklar

Yüreğimiz kaldırmaz bu acıları

 

Artık bütün yönelişlerden azadeliğe doğru uçuş, bir nevi kaçış

**************************************************

 

Yanı başımızda masmavi gökyüzü,

Altımızda engin bir deniz.

Ve biz

Avcı uçakları gibiyiz.

Sonsuzluğa uçuyoruz

Derin ve sessiz.

İnsanlığa ışık saçıyoruz

Sebepsiz

Çok uzaklardan.

Bu dünyadan

Ve bu hayattan

Olabildiğince uzaklara kaçıyoruz.

 

Yine bütün sahteliklerden kaçış ürünü

*********************************      

 

Dalıp dalıp giderim arada bir

Çok uzaklara

Kaybolan hayallere

Yiten umutlara

Hüzün çöker üstüme

Bu ölü şehirde

Derin acılara boğar hayat

Çaresizlik en beter ölüm

 

Aldatılışın derin acısının duyumsanması.

*********************************

 

 

BEN

Düşlerim uzaklarda 
Umutlarım zamanın avuçlarında
Sevdalarım beyaz gülüşlerde gizli
Muamma yüklü bir hayatın yolcusuyum BEN.


İhanetlerin kıskacında azatlı bir köleyim
Berrak fikirlerim beynimde tutsak

Aşkımsa yüreğimde kelepçeli

Tehlikeli oyunların sergüzeştiyim BEN.

 

Bizdendir diyerek anlarlar BEN’i
Bir zümreye mahsussa neyleyim bu teni

Yekpare bir kafile sararsa son demde kefeni
Bilin ki; insanlığın davacısı, hürriyetin ve adaletin kavgacısıyım BEN.

 

Kendimi net ifade edebildiğim şiirim. Artık bütün sahteliklerden arınıp, tarafgirliğe veda edip yekpare insanlığı kuşattığım ruh halinin ürünü.

***************************************************************

 

DEVRİM GÜNEŞİ

 

Ey bu dünyanın insanları

Kulak verin gerçeğin çağrısına

Yüce devrim güneşi doğacak

Ezilen halkları aydınlığa boğacak

 

Özlemle beklenen o gün gelecek

Sermaye ebediyen devrilecek

Ruy-i zeminin mukaddes topraklarında

Barış gülleri derilecek

 

Bileklerimize vurulan prangalar

Boynumuzu kuşatan zincirler kırılacak

Karşımıza kurulan barikatlar

Emekçinin sarsılmaz direnişiyle yarılacak

 

Ambarlar emeğin üretimiyle dolacak

Mustazaflar zengin ve özgür olacak

Karanlık bir ömür devrimle sonlanacak

Bunu gören halkalar direnişle canlanacak

 

Zihinlerimiz işgalden kurtulacak

Tefrikalar son bulup kardeşlik canlanacak

Mustazaflar kopmaz bağlarla bağlanacak

Onulmaz yaralar devrim ateşiyle dağlanacak

 

Milletimiz müreffeh, devletimiz kudretli olacak

Zenginlikler eşit olarak paylanacak

Olanaklar herkese sonsuz sağlanacak

Bunu gören şerefsiz komprador burjuvazi kahrolacak

 

O günü göremeyebiliriz belki biz

Yine de bu yolda onurluca dövüşmeliyiz hepimiz

Çünkü bize yaşamı bağışlayacak

Bu yolda direnişi taçlandıran mukaddes kinimiz

 

Devrimci duyguların ürünü. Gerçek devrimci ruhun tezahürü.

**************************************************

 

Tarih: 12.08.2008 Okunma: 720

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?