DEVLET TELEVİZYONUNDAN SURİYE HABERLERİ

İsmail Hakkı CENGİZ - 15.02.2013

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.



TRT Haber, 13 Şubat Çarşamba günü, “BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navi Pillay, Suriye´deki çatışmalarda hayatını kaybedenlerin sayısının 70 bini geçtiğini, uluslararası toplumun tek ses olmamasının bedelini Suriye halkının ödediğini belirtti.

 ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Susan Rice da, Güvenlik Konseyi´nin ortak bir karar almamasından dolayı Esed rejiminin daha fazla insanı katlettiğini vurguladı.” haberini yayımladı ve bunu saat başı tekrar tekrar verdi.

Haberden, Esad’ın, “silahsız halkına” karşı bir katliam uyguladığı,

Sanki karşısında hiçbir direniş olmadığı,

Yıllardır “muhalif”, “isyancı” falan denilenlerin hiçbir şey yapmadıkları izlenimi doğuyor.

Aynı TRT, bir gün önce; “Muhalifler, Fırat nehri üzerindeki, Suriye’nin en büyük barajını ele geçirdiler.” haberini, görüntüler eşliğinde, her saat başı tekrar tekrar verdi.

Ayrıca, TRT olsun, iktidara yakın diğer medya olsun, bir senedir “muhaliflerin, ülkenin 3’te 2’sini kontrol ettiklerini” yazıp-çizip-söyleyip duruyorlar...

Nitekim bağımsız ajanslardan, resim ve filmler eşliğinde, muhaliflerin, Suriye askerlerine karşı yer yer “zafer kazandıkları”nı,

“Ele geçirilenlerin vahşice öldürüldüğü”nü görüyoruz.

Hatta muhaliflerin, arasıra, uçak ve helikopter düşürdükleri de yine görüntüler eşliğinde dünyaya servis ediliyor.

Yine zaman zaman, muhaliflerin havanlarının, toplarının, hatta tanklarının olduğu da yazılıp, söyleniyor...

Suriye’nin kuzey sınırlarının muhaliflerin elinde olduğu,

Pek çok yerleşim birimiyle birlikte, ülkenin en büyük kenti Halep’in de muhaliflerin eline geçtiği,

Şam’ın düşmek üzere olduğu da yine verilen haberler arasında...

x   x   x

Dünkü Milliyet’te, “AİLECE ESAD’A KARŞI” başlığı altında “Suriye’deki iç savaş kadın muhalifleri de cepheye sürüklüyor. Kadın muhalif Um Jaafar peçe takıp cephede eşi Abu Jaafar ile Suriye lideri Beşar Esad’ın güçlerine karşı savaşıyor” şeklinde bir haber vardı. Haber, “Genç kadın, eşinin (ÖSO) Özgür Suriye Ordusu’na bağlı bir taburun komutanı olduğunu da belirtti.”

Dikkatinizi, “tabur komutanı” ifadesine çekmek isterim.

“Tabur” dediğiniz, ortalama 500 (beş yüz) kişiden oluşan, ağır silahlara sahip bir askerî birliktir. Demek ki Esad’ın karşısında, ÖSO adı altında, basbayağı askerî bir “teşkilat” var!

x   x   x

MELEKLER ORDUSU!

Tabii biz her vakit tekrar ettiğimiz gibi, Esad’ın bir an evvel gitmesini istiyoruz.

Lâkin gerçeklere de gözlerimizi kapatmıyoruz...

Evet, arada masum insanların da öldüğü doğru... Ama şunları da sormak gerekmez mi:

Şu “muhalif” dedikleriniz ülkenin yarıdan çoğunu nasıl kontrol edebiliyorlar, silahsız mı?

Suriye’nin en büyük barajını nasıl ele geçirdiler?

Uçak ve helikopterleri nasıl düşürüyorlar?

Esad’a karşı “zafer” kazandıkları vakit ellerindeki bir takım “uzun şey”lerle havaya ateş açıp poz veriyorlar.. Yoksa o ellerindeki “uzun şeyler” barış çubuğu mu?

Resimdeki kadının kucağındakiler oyuncak mı?

70 bin ölümde bunların hiç mi sorumluluğu yok?

Melek mi bunlar?

x   x   x

GÜNÜN ÇİZGİSİ, LEMAN’dan, 06 ŞUBAT


NOT: Resim gözükmüyorsa, firefox’tan açmayı deneyin

Tarih: 15.02.2013 Okunma: 695

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?