Yeni anayasada gelinen son nokta

Hüseyin ŞİNASİ - 19.02.2013

                                 

 

Yeni anayasa çalışmalarında zaman iyice daraldı. TBMM’de oluşturulan anayasa uzlaşma komisyonunda işler iyi gitmiyor. İşler iyi gitmiyor ki, Başbakan Erdoğan aba altından sopa göstermeye ve bu mart ayı sonuna kadar (31 Mart 2013) anayasa uzlaşma kurulundan bir sonuç çıkmazsa, kendi hazırladıkları anayasa taslağı ile halka gidebileceklerini söyledi. Olur mu, olur. AKP’nin getireceği bir anayasa taslağına BDP onay verir, CHP’den hatta MHP’den küçük bir destek gelirse bu iş tamamdır. Hatta bu anayasanın halkın yarıdan fazlasının “evet” oyunu alacağı belli gibidir. Bu işlerin böyle bir şekle gireceği daha 12 Haziran seçim sonuçları açıklanırken ortaya çıkmıştı.

 Bakınız bizim 16 Temmuz 2011’de yayınlanan “Yeni anaysa yapmaksa muradınız” başlıklı yazımızın bir bölümünde neler demişiz.

Muhalefet milletvekillerinin yani CHP, MHP ve BDP milletvekillerinin TBMM’ndeki konumu zaten en baştan bellidir. Ellerinden gelen bir şey yoktur. Ama iktidar partisi AKP milletvekillerinin de meclisteki rolü “kabul edenler, etmeyenler, kabul edilmiştir” den öteye geçmeyeceği ustanın çıraklık ve kalfalık dönemlerinden anlaşılmıştır.

İktidar milletvekilleri, bir yerden emir ve icazet almadıkça, herhangi bir konuda yasa tasarısı, soru önergesi, gensoru ve meclis araştırma önergesi verme hakkına bile sahip olamayacaklardır. Göz açıp kapayıncaya kadar milletvekilliği sürelerinin nasıl geçtiğini anlayamayacak, yeni dönemde listelerin ön sıralarında yer bulup bulamayacaklarının hesabını yapmaya başlayacaklardır.

Adına iktidar denilen oyunun yazarı, senaryosu, aktörleri, ışıkçı ve kostümcüleri, suflörleri önceden bellidir.  Yukarıdan bir el, bir işaret, “ben, sen, o” şeklinde tanımlamasını yapmış geri kalanlara “durun, bekleyin, bakalım” denmiştir. Beklenecektir çaresiz.

Bitirelim.

12 Haziran seçim sonuçları, yukarıdan beri sıraladığımız nedenlerle milli iradeyi temsil etmekten çok uzaktır. Kısacası bu meclis yeni bir ”Anayasa” yapacak iradeye sahip değildir. Buna rağmen yeni bir “Anayasa” yapacaklarsa, bu Erdoğan, Kılıçdaroğlu, Bahçeli veya Öcalan “Anayasa”sı olmaktan öteye geçmeyecek, gelecekte birileri daha bu anayasayı değiştirmeye kalkacaktır. Ha 12 Eylülün darbeci 5 generalinin anayasası; ha mevcut 4 liderin anayasası olmuş, hiç fark etmez. Çekiverin kulağını gitsin.

Elbette bu zor ve çetrefilli sorunun bir çözümü var. Sırf anayasa yapmak üzere bir meclis oluşturursun. TBMM 550 milletvekilinden oluştuğuna göre, Türkiye’yi her seçim bölgesinden bir milletvekili çıkacak şekilde bölümlendirir, buralarda seçim yapar %51 oy alanı meclise kabul eder, anayasanı da, baba yasanı da yapar bu meclisi dağıtırsın.  Eğer yapmak istersen. “

Şimdi tekrar dönelim bugüne. TBMM’de temsil edilen 4 partiden eşit sayıda üyelerle bir anayasa uzlaşma komisyonu kurdular. Komisyonda kararlar ittifakla alınması gerekiyordu. Bu komisyon aylarca çalıştı, didindi. Bazı temel konularda uzlaşma sağladılar, bazı konularda anlaşamadılar. Komisyona verilen süre uzadıkça uzadı. Ama ortaya bir anayasa taslağı çıkmadı veya çıkamadı. Komisyona katılan partilerden hiçbiri çekilmeyi göze alamadı. Alamazlardı çünkü yeni anaysa konusunda hepsinin halka verilmiş sözleri vardı.

Uzatmayacağım, yeni anayasa çalışmalarında sonuç ne olur? Tek kelimeyle iktidarın yani Başbakan Erdoğan’ın dediği olur. Ve halk önüne getirilen anayasayı kabul edip onaylar. Aradan bir zaman geçer bir başka iktidar veya lider çıkar, “kim koymuş bunu kaldıralım gitsin” diyebilir.

Zira 1994’de bir öğretmenle konuşurken, “birgün şeriatçı, dindar bir parti halkın çoğunluğunun oyunu alsa, anayasayı değiştireceğim dese, ne olur demiştim. O arkadaş “olamaz böyle bir şey, anayasayı koruyacak kurumlar var” demişti. Her halde sözünü ettiği kurumlar TSK, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay idi. Bu kurumlar şimdi ne hallerdedir, herkes biliyor. Anlayacağınız vatandaş 2010 halkoylamasıyla sarı öküzleri aslanlara kaptırırken, TSK’nın, yüksek mahkemelerin ve devlet geleneğinin defteri bir güzel dürülmüştü.

2010 halk oylaması öncesi bana biri halk oylamasının amacını sormuş ve ona evet demek Erdoğan’ın başkanlığını kabul, hayır demek, Erdoğan’ı kabul etmemektir demiştim.

Sorarım size nereye doğru gidiyoruz?

Yolunuz açık olsun, ben bu işte yolum. Tek başıma olsam da.

          

 

 

Tarih: 19.02.2013 Okunma: 777

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?